Londra (Rûdaw) – Büyük hayallerle İngiltere’ye göç eden mülteciler kaldıkları otellerde hayatları adeta cehenneme dönmüş durumda.
İngiltere’deki göçmenlerin durumu, özellikle son zamanlarda büyük ilgi görmeyi hak ediyor.
Rûdaw bu hafta özel bir dosya açarak otellere yerleştirilen mültecilerin durumunu inceliyor.
Rûdaw muhabiri Ala Şalî, Londra'da Kürdistan Bölgesi’nden göç eden bir çiftin hikayesinin peşine düştü; bu çift yaklaşık dört buçuk yıldır bir otelde "mahkumlar" gibi yaşıyor.
"Otellerde bir hapishane hayatı"
Bu iki genç çiftin hikayesi, hayaller cennetinden gerçek bir cehenneme giden bir yolculuk gibi.
2020 yılında toplumsal bir sorun nedeniyle ülkelerini terk ederek İngiltere’ye göç etmek zorunda kaldı.
Ancak bu iki çift huzura kavuşmak yerine, yaklaşık dört buçuk yıldır İngiltere’deki otellerde adeta mahkumlar gibi yaşıyor ve hâlâ ifşa olma korkusuyla yüzlerini kameralardan gizliyorlar.
Şeker ve kanser hastası kadın mülteci içerisinde oldukları kötü durumu şu cümlelerle anlatıyor:
"Kürdistan'dan toplumsal bir sorun yüzünden ayrıldım ve hiçbir şekilde geri dönemem. Akrabalarımla ilişkim kalmadı. Burada da hastalıklarım nedeniyle sağlık sorunları yaşıyorum. Ruhsal durumum son birkaç yılda çok kötüleşti. İki büyük ameliyat geçirdim ve birçok tıbbi raporum var ama şimdiye kadar benim için hiçbir şey yapılmadı."
Eşi de günlük yaşamın umutsuzluğunu dile getirerek, "Hayatımız sadece otele gidip gelmekle geçiyor. Gün boyu otelin tavanına bakmaktan başka, yapacak hiçbir işin yok. Haftada sadece dokuz pound alıyoruz. Gerçekten dokuz pound, bu ülkenin sıradan bir insanı için hiçbir şey değil, bir kahve fiyatı bile etmiyor. Bu ülke mültecilerin kendi ayakları üzerinde durmaları için çalışmalarına dahi izin vermiyor. Benim gibi eşi hasta olan biri için bu durum çok zor ve bana büyük bir haksızlık yapıldığını düşünüyorum" şeklinde yaşadığı zorlukları anlattı.
"Onlarca kez intihar etmek istedim"
İltica başvuruları iki kez reddedilen çiftin, çalışma hakları olmadığı gibi belirsiz bir gelecekleri onları kara kara düşündürüyor.
Bu umutsuzluk psikolojilerini derinden etkiledi.
Hastalıklarla mücadele eden kadın mülteci sözlerine şöyle devam etti:
"Ülkeni terk etmek zorunda kaldığında, her şeyin kolay olacağını hayal edersin. İnsancıl bir yanıt alamadığında, tüm hayatın altüst olur. İşte o zaman yıkım hissedersin. Şimdi büyük bir sıkıntı hissediyorum. Onlarca kez intihar etmek istedim... Anne olmak istiyordum ama ruhsal durumum o kadar kötü ki bunu bile yapamıyorum."
Mülteciler "iki arada bir derede"
Konaklama yeri eksikliği nedeniyle İngiltere hükümeti yasa dışı göçmenleri otellere yerleştiriyor.
Medyanın hiçbir şekilde otelde kalan mültecilerin hangi koşullarda yaşadıklarını göstermelerine izin verilmiyor.
Londra yakınlarında 311 odasıyla onlarca göçmen aileye ev sahipliği yapan otelin sakinleri özgürlük hayali kuruyor.
Otellerdeki göçmenler iki arada bir derede kalmış durumda.
Bir yandan sağcı partiler, oy toplamak için bu otellerde göçmenlerin bedava kaldıklarını söyleyerek göçmen kartını bir siyasi araç olarak kullanıyor.
Diğer yandan göçmenler bu otellerden ayrılmak istiyor ancak hükümet otellerden ayrılmalarına izin vermiyor.
"Uzun ve engelli bir yasal yol"
İngiltere hükümetinin yeni kararları binlerce göçmenin uykusunu kaçırmış durumda.
Artık yasa dışı göçmenlere, özellikle Manş Denizi üzerinden gelenlere iltica hakkı verilmeyeceği açıklandı.
Ünlü hukuk danışmanlık şirketlerinden birinde çalışan Avukat Alan, iltica sürecini şöyle açıklıyor:
"İçişleri Bakanlığı ilk mülakatta başvuruların yüzde 95'ini reddediyor, çünkü iltica için gerekli belgelerin olduğuna inanmıyor. Süreç yıllarca sürüyor; başvuru yapıldıktan sonra sığınmacı statüsünün kabul edilmesi altı ila yedi ay sürüyor. Daha sonra mülakat için bir yıl ve mahkeme için de iki yıl beklemek gerekiyor."
Yeni yasalar mültecilerin geleceğini daha da karartıyor
Avukat Alan, Britanya ile Fransa arasındaki anlaşmanın ve Reform Partisi gibi partilerin baskısının daha katı yasaların çıkarılmasına neden olduğunu söylüyor.
Avukat Alan sözlerine şöyle devam etti:
"Reform Partisi iktidardaki parti üzerinde büyük baskı uyguluyor. Parti başkanı Nigel Farage'ın taleplerinden biri de artık daimi oturma hakkının kaldırılması. Diğer bir talep ise, bu ülkeye gelenlerin belirli ekonomik koşulları karşılamadıkça ailelerini getirememeleri. Maalesef bu yılın dokuzuncu ayından itibaren bu karar yürürlüğe girdi. Ailenizi getirmek isterseniz gelirinizin 29 bin pound olması ve bir evinizin olması gerekiyor."
"Göç için yasal bir yol olmalı"
İngiltere İçişleri Bakanlığı verilerine göre, sadece geçen yıl 37 bin kişi teknelerle ülkeye ulaştı.
Bu sayı bu yılın 11 ayında 38 bin 700'ü aştı.
Bu durum, bazı İngiltere vatandaşlarının da yasal yollar talep etmesine neden oluyor.
İngiltere vatandaşı Nick de mültecilerin durumu hakkında Rûdaw'a şunları söyledi:
"Bence çalışmalarına ve geçimlerini sağlamalarına izin verilmeli. Göçün durdurulması gerektiğine inanmıyorum ama göç için yasal bir yol olmalı. Yasa dışı göç için hiçbir teşvik olmamalı. Reform Partisi temelde göçmen karşıtıdır ve insanları kışkırtıyorlar, bu yüzden onlara karşıyım."
İngiltere Mülteci Konseyi'ne göre, yeni önlemler nedeniyle yaklaşık 71 bin mülteciye vatandaşlık verilmeme ihtimali bulunuyor.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın