Küresel sinir haritası açıklandı: Hangi ülke ne kadar sinirli? İşte Gallup’un yanıtı
Erbil (Rûdaw) - Gallup Danışmanlık ve Analiz Merkezi'nin 2025 yılına ait "Dünyada Duygusal Durum" raporu yayımlandı. Uluslararası anketin çarpıcı sonuçları, siyasi ve ekonomik istikrarsızlığın bireysel duygular üzerindeki derin etkisini bir kez daha gözler önüne serdi.
Rapora göre, dünya genelinde sinir, üzüntü ve endişe seviyeleri son on yılda önemli ölçüde artarken, Iraklılar dünyanın en sinirli beşinci halkı olarak dikkat çekti.
Çad zirvede, Irak ilk onda
144 ülkede 145 binden fazla kişiyle yapılan detaylı ankete dayanarak hazırlanan Gallup raporu, en sinirli halkların listesini de içeriyor. Listenin başında yüzde 47 ile Çad yer alırken, Ürdün yüzde 46 ile ikinci sırada bulunuyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ise yüzde 42'lik oranla dördüncü sırada kendine yer buldu.
"Dün kendinizi sinirli hissettiniz mi?" sorusu belirleyici oldu
Anketin temelini oluşturan soru, katılımcılara "Bir önceki gün kendinizi sinirli hissettiniz mi?" sorusunun yöneltilmesiydi. Her ülkenin sıralaması, bu soruya "evet" yanıtı verenlerin yüzdesine göre belirlendi.
Iraklıların yüzde 40'ı sinirli hissetti
Raporda beşinci sırada yer alan Irak, katılımcılarının yüzde 40'ının bir önceki gün kendilerini sinirli hissettiğini belirtti. Bu oran, ülkedeki yüksek düzeydeki psikolojik ve duygusal stresin bir göstergesi olarak yorumlandı.
Dünyanın en sinirli on halkı (Gallup 2025 Raporu'na göre):
Çad: yüzde 47
Ürdün: yüzde 46
Ermenistan: yüzde 43
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti: yüzde 42
Irak: yüzde 40
Sierra Leone: yüzde 40
Gine: yüzde 39
Demokratik Kongo Cumhuriyeti: yüzde 38
Filistin: yüzde 38
İran ve Fas: yüzde 37
Siyasi ve ekonomik istikrarsızlık duyguları tetikliyor
Gallup, sinir, üzüntü ve endişe gibi olumsuz duyguların, ülkelerdeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlıkla doğrudan bağlantılı olduğuna dikkat çekti.
Rapor, küresel düzeyde insanların yüzde 39'unun endişeli, yüzde 37'sinin ise stresli hissettiğini ortaya koydu.
Bu oranların son on yıla kıyasla önemli bir artış gösterdiği belirtildi. Uzmanlar, bu durumun küresel çapta ruh sağlığına yönelik artan ihtiyacı ve toplumsal refahın siyasi ve ekonomik gelişmelerle ne kadar iç içe olduğunu gözler önüne serdiğini ifade etti.