Hamburg (Rûdaw) - AfD Hamburg Eyalet Meclis Grubu Başkanı Dirk Nockemann, “Bizim istemediğimiz şey, Hamburg’da gördüğümüz radikal İslamlaşmadır. Çoğu zaman sokaklarda insanların İslami bir devlet talep ettiğini görüyoruz. Biz bunu reddediyoruz ve istemiyoruz. Biz eğitimli bir milletiz ve dini bir devlet değil, seküler yasalar ve özellikle demokrasi ile ifade özgürlüğünü savunuyoruz” dedi.
AfD lideri Alice Weidel Hamburg Belediye Binasında partisi tarafından düzenlenen bir etkinliğe katıldı.
Etkinliğitakip eden Rûdaw muhabiri Ala Şali, AfD Hamburg Eyalet Meclis Grubu Başkanı Dirk Nockemann’a önümüzdeki ay yapılacak seçimler, AfD’nin politikaları ve Almanya’daki durum hakkında görüşlerini sordu.
Hamburg Belediye Binasında düzenlenen etkinliğe çok sayıda kişinin katıldığına dikkati çeken Nockemann, “Sadece Hamburg belediyesinde 840 üyemiz var. Doğal olarak, Bayan (Alice) Weidel herkesin ilgisini çekiyor. O, kendine güvenen, eğitimli ve yetkin bir ekonomisttir. Gerçekten, bizim en iyi temsilcimizdir; böylesine kendine has bir kadını sevdiğimiz için şanslıyız” diye konuştu.
Nockemann, “Anketlere göre oy oranlarınız artıyor. Bunun sebebi nedir?” sorusuna, “İnsanlar, siyasetin geçmiş on yıllarda sürekli yeni vaatler verdiğini ama bu vaatlerin gerçekleşmediğini görüyor. Şu anda dramatik bir ekonomik yıkımla ile karşı karşıyayız. Almanya’nın sanayisi, özellikle enerji sektörü, zayıflıyor çünkü Almanya’da üretim artık sürdürülebilir değil. Maliyetler çok yüksek ve sanayi rekabetçi olma özelliğini kaybediyor. Bu, halkın fark ettiği önemli sorunlardan biri” yanıtını verdi.
Dirk Nockemann, şöyle devam etti:
“Biz, ucuz enerji talebinde bulunan tek partiyiz. Gaz ve kömür, evet, bu dönemde kullanılabilir. Aynı zamanda CO2 planlarını da uygulayabiliriz; tüm bunlar mümkün. Ayrıca, Almanya’ya yönelik göçü sınırlama isteğimizi dile getiren tek güvenilir parti olarak görülüyoruz. Hamburg’un kültürel çeşitliliğe sahip, farklı kültürlerin bir arada yaşadığı bir dünya şehri olmasından memnunum. Bu tamamen olumlu bir durum ve bu çeşitlilik insanları zenginleştirebilir. Ama sınırlar olmalı.
Bizim istemediğimiz şey, Hamburg’da gördüğümüz radikal İslamlaşmadır. Çoğu zaman sokaklarda insanların İslami bir devlet talep ettiğini görüyoruz. Biz bunu reddediyoruz ve istemiyoruz. Biz eğitimli bir milletiz ve dini bir devlet değil, seküler yasalar ve özellikle demokrasi ile ifade özgürlüğünü savunuyoruz. Kadınlarımızın kendilerine güvenmesi, güçlü olmaları ve İslam ülkelerinde olduğu gibi erkeklerin arkasında yürümemeleri gerekiyor.”
AfD ayrıca göçmen karşıtı politikaları ile öne çıkıyor ve bunu seçim propagandası olarak dakullanıyor.
“Amacınız yalnızca oturma izni olmayanların geri gönderilmesi mi yoksa Almanya’ya tüm göçü tamamen yasaklamak mı?” sorusuna Dirk Nockemann, “Öncelikle sınırların kontrol altına alınmasını sağlayabiliriz. Ülkemize kimlerin geldiğini bilmek istiyoruz. Mevcut durum şu: Her isteyen Almanya’ya gelebiliyor, ‘Merhaba, buradayım’ deyip sığınma başvurusunda bulunabiliyor. Bunu değiştirmek istiyoruz. Bu kabul edilemez. Kimlerin geldiğini bilmiyoruz. Suçlular girebilir, radikal İslamcılar girebilir. Bunların reddedilmesi gerekiyor” dedi.
Dirk Nockemann, kaçak göçün kontrol edilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Oturum hakkı olmayanlar ülkeyi terk etmeli. Örneğin, suç işleyenler ya da Yahudilere yönelik tehdit oluşturanlar burada kalma hakkı almamalı. Ancak ilkesel olarak şu an milyonlarca insanın Almanya’dan gitmesini istemiyoruz” diye ekledi
Alman siyasetçi, “Geçtiğimiz günlerde bir hastanedeydim; hemşireler ve doktorlar arasında neredeyse hiç Alman yoktu. Bu, diğer insanların gitmesi durumunda karanlık bir tabloyla karşılaşacağımız anlamına gelir. Biz bunu istemiyoruz” şeklinde konuştu.
Dirk Nockemann, Almanya’ya sığınan kendi vatandaşı göçmenleri geri kabul etmeyen ülkelere ekonomik baskı uygulanması gerektiğini savundu.
Parti olarak eğitime önem verdiklerini ve eğitimde başarı anlayışını yeniden okullara kazandırmak istediklerini dile getiren Nockemann, “Eğitim sadece bir süreç değil, zorlu öğrenme süreçleri ve düşünce sistematiğinin geliştirilmesiyle doğrudan ilgilidir. Bilimsel ve teknik konuların okullarda güçlendirilmesi gerekiyor. Bunların daha fazla vurgulanması gerekiyor. Bazı konular yalnızca konuşulmakla kalıyor ama ülkemizi ileriye taşımıyor. Bu nedenle, bilim, teknoloji ve araştırmaya dayalı bir düşünce sistemi inşa etmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Dirk Nockemann, “Diğer partiler sizinle koalisyon kurmayı reddediyor. Eğer hükümette yer almazsanız, nasıl bir değişim yaratabilirsiniz?” sorusuna, “Hükümette yer almasak bile, sadece programımızla ve önerilerimizle diğer partiler üzerindeki etkimiz artıyor. İnsanlar daha fazla oy veriyor ve bizim programlarımıza yöneliyor. AFD'nin bu kadar güçlü olması, doğu federal eyaletlerde, özellikle Saksonya’da yüzde 33 ila 36 oy alması, CDU’nun bize doğru yönelmesine neden oluyor” yanıtını verdi.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın