İstanbul (Rûdaw) – İstanbul’da yaşayan Zeki Bülent Ağcabey’in evindeki koleksiyonunda Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Amerika da dahil birçok farklı kültürde kullanılan 700’e yakın müzik enstrümanı var.
İstanbul’daki en ilginç koleksiyonerlerden biri olan Zeki Bülent Ağcabay, yaşadığı evi adeta bir enstrüman müzesine çevirmiş. Asıl mesleği mimarlık olan Ağcabay, daha çok evinde biriktirdiği 700’e yakın müzik enstrümanı ile tanınınıyor.
Ağcabey’in enstrümanların içinde Anadolu kökenli çalgıların yanı sıra Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Amerika menşeli müzik aletleri de var. Bazısı 130 yılı aşkın yaşı ile bu müzede yer alıyor. Ud, keman, tambur, davul, santur, piyano vb. enstrümanlardan oluşan eserler sadece sergilenme amacı ile bulunmuyor.
Kimi zaman kendisi gibi müziğe gönül vermiş arkadaşlarıyla biraraya gelen Zeki Bülent Ağcabey bu müzik aletlerinden birini alarak o anki ruh haline uygun notaları çalıyor.
Ağcabey, “Ben 1956 Gaziantep dogumluyum. Ilk ve orta ogrenimimi orda gordukten sonra Istanbul ve Edirne’ye geldim. Edirne’de mimarlık eğitimi aldım ve mezun oldum. Orada evlendim. İş hayatıma orada devam ettim. Müzikle ilgime gelirsek, küçük yaşta evde müzikle ilgilenen babam ve annem vardı. Bana da genlerden geçmiş olduğunu zannediyorum. İlkokulda bando şefliği yaptım ben. Daha sonra meslek hayatımda iş gereği stresli günler ve yıllar sonrasında da aile hayatında gelişmeler ve çocuk sahibi olup onu büyütmesi ve mesleki bazı sıkıntılardan bunaldım. 40’lı yaşlarda belki de 45’lerde ben biraz daha kendime zaman ayırmalıyım diye başladığım şeydir müzik” diyor.
Ağcabey bu fikri nereden edindiğini ise şöyle anlatıyor:
“Koleksiyon yapma fikri Paki Öktem ustam ile tanışmamdan sonra onun enstrümanlarından edinme olarak başlayan bir konumdan onun yine bana tanıştırdığı rahmetli Ethem Ruhi Üngör, önemli bir enstrüman koleksiyoneri, onun koleksiyonuna hayran olmam ve ondan hatta izin alarak ben de yapabilir miyim gibi bir noktada el almak suretiyle enstrüman toplamaya başladım. Onun çok önem verdiği birkaç enstrümana rastladım bu merakın içine girdiğimde. Onları edindim. Ve ondan sonra kendi kendine biraz da bir kader de diyebiliriz, bir misyon üstlenmiş gibi enstrüman toplama işine girdim.”
Zaman zaman arkadaşlarıyla birlikte sözlü ve sazlı müzik ziyafetleri veren Ağcabey, kimi zaman da hayır kuruluşlarının gecelerine katılarak sanatıyla yardım amaçlı konser veriyor.
Bu tür organizasyonlarda ona eşlik eden Teoman Erdem de keman çalıyor.
Teoman Erdem, “Önceleri müziğe olan ilgim o kadar yoğun olmamakla beraber devam ediyordu. Fakat Zeki Bülent hocayı gördükten sonra bu ilgi aşırı derecede arttı diyebilirim. Hiçbirşey bilmediğimi aslında bu yaşta anladım. Çok şey kattı bize. Tam bir müzik adamı ve müzik aşığıdır kendisi. Ses aşığı da diyebilirim. Sazlara olduğu kadar insanlara da çok dostça davranan birisi. Onu tanıdığım için çok memnunum” diyor.
Evinin altında yer alan garaj kısmını atölye olarak kullanan Zeki Bülent Ağcabey, burda birbirinden değerli müzik aletlerinin onarımlarını yapıp onlara yeniden hayat veriyor. Her bir tel ve akord üzerinde titizlikle durup gerekli ayarları yapmtıktan sonra onları sanatkarlara teslim ediyor.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın