Kürt sanatçı Hozan Fatê, Kürdistan’ın 4 parçasından klasik Kürt şarkılarını içeren bir albüm hazırladığını söyledi.
Ailesinde müzik dışında başka bir işle uğraşılmadığını söyleyen Fatê, “İyi ki babam beni okula göndermedi. Yoksa ben de bazı Kürtler gibi ‘Kürt’üm ancak Kürtçe bilmiyorum’ diyecektim” dedi.
Hozan Fatê Rûdaw’ın sorularını yanıtladı...
Müziğe nasıl başladınız?
Müziğe ailemle başladım. Çünkü babam, dedem ve büyükbabam, hatta halam da müzikle ilgileniyordu. Ailemde müzik dışında hiçbir iş yapılmazdı. Hiçbir diplomaya da sahip değiller. Okula gitmediğim için Türkçe öğrenemedim. Burada parantez açmak isterim. Yıllarca beni okula göndermediği için babama veryansın ediyordum. Yıllar sonra ise, ‘iyi ki göndermemiş’ dedim. Çünkü ben de birçok kişi gibi “Kürt’üm ama Kürtçe bilmiyorum” diyecektim.
Kürtçe söyleyen ilk grup olarak da 1986’da “Koma Şirvan”ı kurarak, “Zimanê Kurdi” albümünü çıkardık. Tabii o zaman çok küçüktüm. Bir süre sonra da belli bir konuma geldik. İlk solo albümümü 1993’te “Ez Diçim” adıyla çıkardım. Siyasi anlamda Türkiye’nin çok kötü koşullarda bulunduğu bir dönemdi. 1996’da, yani Almanya’da gidene kadar da 4 kaset çıkarmıştım.
Almanya’da 15 yıl kaldınız. Nasıl geçti?
Aslında güzel geçti. Birçok ülkeyi gezme imkanı buldum. Neredeyse gezmediğim yer kalmadı diyebilirim. Ama herşeye rağman, seni buralara çağıran bişey var. Bu hissi de engelleyemiyorsun. Orası senin değil… Başta Almanya olmak üzere Avrupa bana bir “kadın” olarak “insan” olarak bana çok şey verdi. Bunu asla inkar edemem.
Ancak nasıl ki bir Alman, bir Fransız Kürdistan’da tam olarak yapamaz; bir Kürt de oralarda tam olarak yapamaz. Güzel dostluklar ve arkadaşlık bağları kurulur ki bu hepimiz için geçerlidir. Ancak her insan doğduğu yeri arar… Özellikle zorunlu bir şekilde bir yere gitmek çok zor. Bulunduğun yerde yalnızlık ve sahipsizlik hissi çok acıdır.
Kürt müzisyenlerin çoğu dönemin şartlarından dolayı Türkçe şarkı söyledi. Ancak siz Kürtçe’yi tercih ettiniz…
İçimden geldiği ve sevdiğim için söyledim. Bugün de olduğu gibi kendi dilimizi ve haklarımızın savaşını verdik. Bu nedenle kendimi hiçbir zaman sanatçı olarak da görmedim. Bunun için dahi bana “gundi” (köylü) de derler. Bundan da şeref duyarım.
Ezidi Kürt göçzedelerle ilgili yardım çalışmalarınız oldu…
Evet! Yardım yapıldı. Ancak birilerine “yardım ettik” demeyi doğru bulmuyorum. Sonuçta bir savaş oldu ve bunun sonucunda bizlerin birşeyler yapması gerekiyor. Almanya’daki KOMKAR’lı arkadaşlarla çalıştık. 2 ay Kürdistan Bölgesi’nde kalarak yardımları dağıttık. Keşke daha fazla birşeyler yapabilsek.
TRT 6’da bir süre çalıştınız. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Genel anlamda sanatımla ilgili yanlış karar verdiğimi düşünmüyorum. İnsanlar körü körüne TRT6’ in kötü olduğunu düşünüyordu. Ayrıca Kürdistan TV’de ve Kurd 1’de çalıştığımda dönemlerde de bazı kesimler tarafından bana karşı tepkiler olmuştu. Bir de “barış sürecinde” birazda desteğim olsun istedim. İtraf edeyim Diyarbakır’da programa başladığım ilk dönemde ürktüm. Daha sonra ise çok olumlu telefon ve yorumlar aldık.
Yeni müzik çalışmalarınız var mı?
Evet! Kürt klasikleriyle güzel bir çalışmaya başladık. 4 parçadaki Kürtler’i kapsayan bir çalışma oldu. Kürtler’in birçoğu farklı bölgelerde asimile edildi. Ancak bununla beraber yerel şarkılarını korumuşlar. Bu nedenle klasiklere ayrı bir önem veriyorum. Böyle bir albüm hayalimdi ve yapmadan da ölmek istemiyorum.
Kürdistan Bölgesi’ne sık geliyor musunuz?
İlk olarak 2000 yılında geldim. Geldiğim dönemle şimdi arasında çok fark var. Gün geçtikçe ilerleyip büyüyor. Buraya yerleşmeyi düşünüyorum.
Birde sağlık sorunum var. Nerde ne olacağı belli değil. Başımda bir damar tıkanıklığı var. Bu nedenle de öleceksem de kendi evimde ölmek isterim. Kürdistan’da ölmek güzeldir...
Bağımsız Kürdistan Devleti hakkında ne düşünüyorsunuz. Sizce kurulacak mı?
Birçok Kürt oluşumu var. Hiç şüphesiz Kürtlük için de faaliyet gösteriyorlar. Ancak Sayın Mesud Barzani “Bağımsız Kürdistan kurulacak” demişse, mutlaka kurulacaktır. Çünkü biliyorum ki onun ağzından çıkan söz yerine gelir.

PORTRE/ Hozan FATÊ
Aslen Hakkari’li olan Fatê, 1973 yılında Van’ın Ermanas köyünde doğdu. 1986 yılında amcası dengbêj Kazo ve amcasının oğlu ile birlikte Koma Şîrvan grubunu kurdu. 1991 yılında Kürtçe üzerindeki yasağın resmen kalkmasıyla albüm çalışmasını başlatan grup, 1992 yılında“Zimanê Kurdî” (Kürt Dili) adlı ilk albümünü çıkardı. 1996 yılında Almanya’ya gitmek zorunda kaldı.
Fatê’nin ilk solo albümü “Ez diçim” (Gidiyorum) oldu. 1996 yılında Bûka Çiya (Dağın Gelini) isimli ikinci albümünü çıkardı. Üçüncü albümü ise “Digirîm” (Ağlıyorum).
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın