Alman SPD üyesi: Suriyelilerin geri dönmelerini istemek aptallıktır

25-01-2025
Ala Şali
Ala Şali
Etiketler SPD Almanya Almanya Sosyal Demokrat Partisi Ralf Stegner Rojava Rojava Kültür ve Sanat Festivali
A+ A-

Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) ve Almanya Federal Parlamentosu Dış Politika Komitesi Üyesi Ralf Stegner Suriyeli göçmenlerin geri gönderilmesi fikrinin "aptallık" olduğunu ve bunu desteklemediklerini söyledi.

Alman politikacı Stegner, Orta Doğu'daki sorunlar için, Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kürt meselesi de dahil olmak üzere, diplomatik çözümler bulunması gerektiğini vurguladı.

Ralf Stegner, Donald Trump'ın Beyaz Saray'a dönüşünün etkilerini, Amerika-Avrupa ilişkilerini, Ukrayna krizini, Suriye'nin durumunu ve göçmen meselesi hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Stegner, Avrupa'da aşırı sağın yükselişi konusundaki endişelerini dile getirerek, demokrasinin ve değerlerinin korunması gerektiğinin altını çizdi. Ralf Stegner ayrıca Avrupa birliğinin önemini ve dünyanın diğer demokratik ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.

Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) ve Almanya Federal Parlamentosu Dış Politika Komitesi Üyesi Ralf Stegner Rûdaw TV muhabiri Ala Şali’nin sorularını yanıtladı:

Rûdaw: Sayın Stegner, Donald Trump yasal yemini edip ABD Başkanı olarak göreve başladıktan sonra, Amerika'nın yönetimindeki yeni aşamanın ekonomik, siyasi ve sosyal açıdan Almanya ve Avrupa için ne anlama geldiğini öğrenmek istiyorum?

Ralf Stegner: Donald Trump'ın başarısının, özellikle Amerikan toplumu için bir tehlike oluşturduğunu düşünüyorum, çünkü geçmişte iyi olan birçok şeyi radikal bir şekilde değiştirmeyi amaçlıyor. Örneğin, Kongre'ye saldıran ve darbe girişiminde bulunanları affetmek istemesi buna bir örnektir. Çünkü bazı şeyler, özellikle insanlarla ilgili olanlar, zamanla daha az önemsenmeye başlanabiliyor. Bu durum, Amerika-Avrupa ilişkileri için de bir sınav olacak. Ancak ben her zaman Amerika'nın güçlü bir demokrasiye sahip olduğunu vurguluyorum. Geçmişte, örneğin geçen yüzyılın büyük krizinde, Almanya gibi faşizme kaymadan liberal bir demokrasi olarak kalmayı başarmıştı. Toplum ve sivil toplum güçlü olduğu için, Trump’ı atlatacaklardır, fakat bu dört yıl zor geçebilir. Bu konuda kendimizi kandırmamalıyız ve dikkatli olmalıyız. Her kelimeyi inceleyip ona hemen inanmak zorunda değiliz, ancak bazı 'anlaşmalar' var ki içerik açısından hoşumuza gitmeyebilir. Amerika'ya boyun eğerek yaklaşmamalıyız ya da kendimizi alt bir konumda hissetmemeliyiz. Bunun yerine, Avrupa'da birlik içinde olup iyi çalışmalıyız ki Amerika Birleşik Devletleri için önemli bir faktör olabilen ve onlarla uyumlu bir güç olabilelim.

Rûdaw: Tam olarak Almanya ve Avrupa neyi bekliyor ve bu Amerika-Avrupa ilişkileri için ne anlama geliyor?

Ralf Stegner: Şu anda birçok açıdan Amerika'ya bağımlıyız; Avrupa'nın savunma güvenliğini koruyan ülke  ve Batı'nın öncü gücü olarak ona bağımlıyız. Donald Trump'la ilgili net olan tek şey, öngörülemez olması. Bu durumun değişeceğe benzemediğini düşünüyorum. Ancak ben her zaman şunu söylüyorum: dört yıl dört yıldır ve bu da geçecek. Amerika Birleşik Devletleri'nde, muhafazakâr Cumhuriyetçiler ve diğer siyasi ile ekonomik çıkarlar, sonunda yeni bir yön belirleyecekler.

Trump yönetimiyle birlikte Avrupalı şirketlere yönelik vergi ve askeri bütçede önemli artış talepleri olacak. Kendi çıkarlarımıza uymayan şeyleri uygulayarak Amerikalıları memnun etmeye çalışmamalıyız. Avrupa'da güvenlik, Avrupalıların daha iyi bir şekilde işbirliği yapmasıyla mümkün olur. Ancak Avusturya, Macaristan, İtalya veya Hollanda gibi ülkeleri düşündüğümüzde, bu işbirliği daha da zorlaşıyor. Sağcı hükümetler, hatta bazı aşırı sağcı hükümetler buralarda iktidara geldi ve bu, ciddi bir sorun teşkil ediyor. Avrupalıların daha fazla işbirliği yapması için çalışmalıyız. Olumlu bir örnek, Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılması olabilir; her ikisi de Avrupa'nın değerler topluluğuna ait iki ülke. Almanya-Fransa ilişkileri daha da güçlendirilebilir ve aynı şekilde Almanya-Polonya ilişkileri de. Avrupa'da başka birçok ortaklık ve işbirliği canlandırılabilir. Amerika Birleşik Devletleri ile başa çıkmanın önemli bir anahtarının birleşik ve yetenekli bir Avrupa'da olduğunu düşünüyorum.

Aynı zamanda, bazı açılardan bizden farklı davransalar bile, demokratik olan dünyanın diğer ülkeleriyle de diyalog kurmalıyız. Hindistan, Brezilya ve Senegal gibi ülkeler, küresel düzeyde önemli bir rol oynuyor. Benim görüşüme göre, Federal Şansölye bu ülkelerle de, bu ülkelerin politika ve uygulamalarının iyi ya da kötü olduğuna bakmaksızın diyalog kurmaya çalışıyor. Hepimizin etkilenebileceği küresel sorunların çözümü için birlikte çalışmalıyız.

Rûdaw: Dikkat çekici bir noktaya değindiniz. Şu anda Avusturya, Hollanda ve diğer bazı ülkelerin siyasi durumuna baktığımızda, aynı zamanda Almanya'da Almanya için Alternatif Partisi giderek güçleniyor. Sizce demokrasi tehdit altında mı?

Ralf Stegner: Bu, önemli bir sorun çünkü benim neslim, barış ve refah içinde büyüyen ilk nesil. Bu da, çocuklarımız ve torunlarımız için bu durumun devam etmesini sağlamak gibi bir sorumluluk yaratıyor. Ancak burada sadece barış ve refah tehdit altında değil, aynı zamanda özellikle demokrasi düşmanları tarafından demokrasi tehlike altında. Bizim görevimiz de, tüm demokratik partilerle birlikte, demokrasi düşmanlarını geri püskürtmek için elimizden gelen her şeyi yapmak. Bunu, insanların günlük yaşamlarında karşılaştıkları sorunlara daha fazla önem veren bir politika oluşturarak başarabiliriz; örneğin kira, bakım, sağlık, iş ve emeklilik gibi konularda. Dahası, popülistlerin dilinden daha basit olmayan, ancak insanların neyi desteklediğimizi net bir şekilde ifade edebileceğimiz bir dil geliştirmemiz gerekiyor. İnsanlara, demokrasi düşmanlarına oy verenlerin, aslında hepimizin üzerinde oturduğu dalı kestiklerini açıkça anlatmalıyız.

Rûdaw: Amerika NATO'nun en güçlü üyesi konumunda, NATO üyelerini ne gibi değişiklikler bekliyor?

Ralf Stegner: Askeri bütçemizi önemli ölçüde artırmamız yönünde talepler var, ancak bunu yapmamız gerektiğini düşünmüyorum. Çünkü İkinci Dünya Savaşı'ndan 80 yıl sonra, Amerika'nın tek başına bizi savunmasını beklemek gerçekçi bir seçenek değil. Ancak ben, askeri bütçemizin büyük ölçüde artırılmasını desteklemiyorum, özellikle de dünya genelinde silah eksikliği çekilmediği bir dönemde. Bunun yerine, gerçek sorunları çözmek için kaynaklarımızı odaklamalıyız; örneğin, yoksulluk, çevresel tahribat, iç savaşlar ve göç gibi. Geleceğe yatırım yapmalıyız. İç ve dış güvenliğin sosyal güvenliğe karşı kullanılmasına asla izin vermemeliyiz. Eğer bunu yaparsak, popülistlere karşı kaybederiz ve bu yalnızca siyasi açıdan değil, aynı zamanda içerik açısından da yanlış olur.

Rûdaw: Yani sizce Avrupa ülkelerinin yüzde beşe hayır diyebileceğine inanıyor musunuz?

Ralf Stegner: Bu şekilde olursa iyi olur; çünkü Amerika'nın hala çıkarları var ve Avrupa'da kalacaklar. NATO ve işbirliği, birinin düdük çalması ve diğerlerinin şapkalarına avuçlarına alması 'Evet efendim' demesiyle işleyen bir şey değildir. Aksine, biz özgüveni olan ülkelere sahibiz. Mali sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz, ancak boyun eğmemeliyiz. Dostlar arasında, gerekli ciddiyetle ve medeni bir şekilde içimizi dökerek birbirimize söylememiz gerekenleri söylemeliyiz - işte yapmamız gereken şey budur.

Rûdaw: Şu anda Avrupa Ukrayna savaşıyla meşgul. Trump bu savaşı bitireceğine söz verdi, Avrupa ülkelerine danışmadan Trump'ın yapabileceği hangi anlaşmadan korkuyorsunuz?

Ralf Stegner: Bence Putin, ister Kuzey Kore'de ister başka bir yerde olsun, diktatörlerle iş yapmaktan hoşlanıyor ve Ukrayna'nın aleyhine Putin'le bir anlaşma yapabilir. Bu iyi bir şey değil, çünkü Ukrayna bağımsız bir devlettir. Savaş sona ermeli, ancak bu sona erme, müzakerelerin yapıldığı ve Ukrayna'nın da dâhil olduğu bir süreçle olmalı. Orta Doğu'ya bakalım; ateşkes olması iyi, bazı rehinelerin serbest bırakılması da olumlu bir gelişme. Ancak, değiş tokuşun, yerleşim politikasının ve demokrasiye yakışmayan şekilde yürütülmesinin, yeni neslin birbirlerine karşı nefretle büyümesine neden olmasını istemiyorum. İsrail için, insanlık için ve Filistin halkı için güvenliğe ihtiyacımız var.

Rûdaw: Ukrayna savaşına dönersek, Avrupa ülkeleri Trump'ın Ukrayna'nın rızası olmadan Putin'le anlaşma yapmasından korkuyor, bu korku yerinde mi?

Ralf Stegner: Bence (Trump'ın) bunu Avrupalıların veya Ukrayna'nın katılımı olmadan yapması kötü sonuçlanacak. Bunu Afganistan'da da o zaman gördük. O zaman Trump Taliban'la bir anlaşma yaptı. İyi değildi, NATO dahil edilmedi, oranın hükümeti dahil edilmedi. Trump bu şekilde çalışıyor. Bu yüzden Avrupa'nın kendisinin diplomatik girişimde bulunması daha iyi olur. Almanya Orta Doğu'da cesaretle öncülük edebilir. En azından biz de bunu yapmalıyız.

Rûdaw: Sayın Stegner, bir Sosyal Demokrat ve Almanya'nın dış politika uzmanı olarak, Suriye'nin mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz. Almanya ve NATO ülkelerinin aktif bir rol oynaması gerektiğini düşünüyor musunuz?

Ralf Stegner: Suriye, kanlı bir diktatörlüğün sona erdiği bir örnektir. Tanrı'ya şükür. Alman muhafazakarlarının hemen hemen tüm Suriyelilerin evlerine dönmesi gerektiğini söylemesi çirkin. Bu gerçekten aptallık ve vicdansızlık, beni gerçekten öfkelendiriyor. Durumu değerlendirmeliyiz, komşu devletlerle konuşmalıyız, Türkiye ve konuşmamız gereken diğerleriyle, her ne kadar orada zor ortaklar olsalar da, neler olabileceğini görmek konuşmalıyız.

Orta Doğu'nun oradaki tüm aktörleriyle bir barut fıçısı olarak kalmasından korkuyorum. Avrupa Birliği'nden acil diplomatik girişimler gerekiyor. Geçmişte bunu yapmamış olmamız büyük bir başarısızlık."

Rûdaw: Suriye'nin kuzeydoğusunda Türkiye'nin ortadan kaldırmak için her türlü çabayı gösterdiği bir Kürt defacto hükümeti var. Siz Sosyal Demokratlar olarak seçimleri tekrar kazanırsanız, bu hükümetle nasıl başa çıkacaksınız? Suriye'deki bu sorunları nasıl çözmek istiyorsunuz?

Ralf Stegner: Kapalı kapılar ardında hala işler çözülebilir. Diplomasi bu şekilde çalışır - başka bir yol yok. Türkiye ile başa çıkmak için de basit bir çözüm yok. Türkiye zor bir ortak. Gerçekten, orada olan birçok şey kabul edilemez. Aynı zamanda, Türkiye bir NATO ülkesi. Bu doğal olarak bize bu sorunları NATO içinde çözmemiz ve birbirimizle konuşmamız gerektiğini söylüyor, ancak bunun için basit bir yol olsaydı, şu anda masada olurdu. Bunlar zor konular.

Rûdaw: Partiniz buna hazır mı?

Ralf Stegner: Daha öncede bu konuda hazırlık yaptığını sanıyorum. Uluslararası ilişkileri yönetmede çok deneyimli bir Federal Şansölyemiz var. Rakibi hiçbir düzeyde yürütme sorumluluğu olmamış biri. Vatandaşlar böyle kriz zamanlarında, deneyimli bir kriz yöneticisine sahip olmanın, konuşmadan ve hareket etmeden önce düşünen birinin olmasının daha iyi olup olmadığını çok dikkatli düşünmeli.

Rûdaw: Almanya'nın iç meselelerine dönersek, Sosyal Demokrat Parti olarak önümüzdeki birkaç haftada size güvenini kaybeden seçmenlerin oylarını nasıl geri kazanmayı düşünüyorsunuz?

Ralf Stegner: Sanırım mücadele edebiliriz. Buna 'oy gezisi' denmemeli bu, daha önce gösterdiğimiz ve tecrübemiz olan bir kampanya. İyi iş, uygun ücret, güvenli emeklilik, iyi bakım ve benzeri konular hakkında kampanya yürütmemiz gerekiyor. Barış ve güvenliğin akıl yoluyla daha iyi elde edilebileceğini göstermemiz gerekiyor. Göç politikası konusunda, burada da söylediğim gibi, burada bulunan – yasa ve kurallara uyan çok sayıda insan var. Eğer onlara fırsat tanısaydık, onları entegre etmek ve fırsat vermek isterdik. Ancak şiddet suçları işleyenler, küçük azınlıklar ve kalma izni verilmemesi gereken kişiler, korkutucu tahrik ve iletişim biçimleri olmadan birçok sorunu çözeriz. Böylece popülistlerin siyasi oksijeninin yarısını kesmiş oluruz.

Rûdaw: Arkamda Kürt kökenli ve partinizin Federal Meclis adayı olan Serdar Yüksel'in posterinin asılı olduğunu görüyorsunuz. Serdar bey şehrinde tanınan biri. Adaylarınızın bazılarının Alman kökenli olmaması sizin için ne kadar önemli?

Ralf Stegner: Bu, sadece çeşitliliğin bir parçasıdır. SPD bir halk partisidir ve Serdar Yüksel mükemmel bir adaydır. Bochum halkını bu konuda tebrik edebiliriz ve umarım doğru şekilde oy verirler. Sanırım öyle yapacaklar, çünkü Bochum halkı akıllı. Dahası, bizim Almanya'daki sorunumuz çeşitlilik değil, dar görüşlülüktür.

 

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli