‘Cariye olmamak için sağır ve deli numarası yapıyorduk’

17-02-2019
Rûdaw
Etiketler IŞİD Şengal Ezidi Kürt
A+ A-

Erbil (Rûdaw) – IŞİD’den kurtarılan Leyla adlı Şengalli Ezidi Kürt kadını, esareti döneminde yaşadıklarını Rûdaw’a anlattı. Leyla, kendisi gibi kaçırılan kadın ve kızların örgüt mensupları tarafından whatsapp üzerinden pazarlandıklarını söyledi.

 

Yaşı 30’a dayanan Leyla’nın siması, aslında Kürdistan’da yaşayan barışçıl bir inanca sahip Ezidi Kürtlerin başına gelenleri açıkça yansıtıyor. O da kaçırılan diğer tüm Ezidi Kürt kadın ve kızlar gibi kaybettiği yakınlarının acısını içine gömmüş.

 

3 Ağustos 2014’te Şengal’e saldıran IŞİD mensupları tarafından iki çocuğu ile birlikte kaçırılan Leyla, “Bizi götürdükleri her yer savaştan harap olmuş yerlerdi. Her yer Şengal’in işgal edildiği ilk güne benziyordu. Ezidi kızların bir bölümünün saçlarını erkek çocukları gibi kısa kesmişlerdi” diyor.  

 

Kaçırdıkları kız ve kadınları “cariye” gibi kullandıkları için övündüklerini belirten Leyla, “Bazılarımız cariye olmamak için sağır, dilsiz ve deli numarası yapıyorduk. Doktor getirip kontrol ettiriyorlardı. Bizi almaya gelen IŞİD’lilerin saçları, sakalları, hatta yüz ifadeleri bile birbirlerine çok benziyordu. Her biri kendine bir kız seçiyordu. Çirkin olanlara da şampuan ve detol vererek gidip temizlenmesini istiyorlardı” diyor.

 

Kur’an’ı ezberleyenlere hediye

 

Temuz 2015’te IŞİD’in “Musul İmamı”, Kur’an-ı ezberleyenlere hediye olarak birer cariye verileceğine dair “fetva” yayınladı. Leyla, “IŞİD’in tüm ödül ve hediyeleri Ezidi kadın ve kızların kaderi ile ilgiliydi” diyor.

 

Örgüt, Leyla ve arkadaşlarını Suriye’ye geçirme kararı alıyor. Otobüsle Şengal’den geçtiklerinde doğup büyüdüğü sokağı ve hayatının geçtiği evi görüyor. Leyla o anı şöyle anlşatıyor:

 

“O an içim cız etti. Bir süre sonra uçaklar Şengal’i bombalamaya başladı. İçimden, ‘Ya Rabbim, bir bomba içinde bulunduğumuz otobüse de çarpsa da ölsek’ diye dua ettim.”  

 

Akşam Suriye’ye ulaştıklarını belirten Leyla, “Bizi götürdükleri yerde bir odaya aldılar. Hapisaneye benziyordu. Belli ki bizden önce de burada Ezidi kızlar kalmıştı. Boynumuzdaki yeşil boncukların tümünü topladılar. Nazar boncuklarından nefret ediyorlardı. Sonraki gün bizi bir eve götürdüler. Sabun ve şampuan verip, ‘yıkanın size görmeye gelecekler’ dediler” diyor.

 

“Whatsapp üzerinden satılıyorlardı”

 

Leyla, IŞİD mensuplarının mahkeme ve şahit huzurunda “cariye” alabildikleri gibi bazı mensupların whatsapp üzerinden onları pazarladığını dile getiriyor. Öyle ki Leyla ve iki çocuğunun fotoğrafı, fiyatları ile birlikte whatsapp gruplarında paylaşılmış.

 

Ezidi kadın, Ebu Hazım adlı Suudi vatandaşı bir örgüt mensubunun “cariye tücarlığı” yoluyla zengin olduğunu söylüyor.

 

Leyla ve çocuklarını Ebu Enes diye biri satın alıyor ancak o da ertesi gün onları Seyf adında başka Musullu bir örgüt üyesine sayıyor. Leyla, “Namaz kılmadığım için bana işkence ediyordu” diyor. Daha sonra Abdullah Haşimi diye başka Arabistanlı bir kişi Leyla ve çocuklarını alıyor.

 

“Hamile kadınlar alınmıyordu”

 

Bir Ezidi Atasözü, “Bizim topraklarda önce kadınlar uyanır, güneşi onlar doğurur” der. Layla, “Tüm kadınları alıp götürdüler. Bizim topraklarımızda güneşi doğrucak kadın kalmadı” diyor.

 

Suudi IŞİD’li Abdullah, bir süre sonra Leyla’yı başka bir örgüt üyesine satıyor. Ezidi kadının anlattığına göre, Abdullah onu 4 örgüt üyesine teslim etmiş, onlar da Leyla’yı bir eve götürüp elbiseler giydirmiş, içlerinden Ebu Hamza diye biri onu almayı kabul etmiş.

 

Leyla, Ebu Hamza’nın da kadın tücarı olduğunu söylüyor. “Eve vardığımızda burada bir çok Ezidi kadın ve kızın yaşadığını gördüm. Evi varlık içindeydi ama buranın aynı zamanda bir cariye alım-satım merkezi olduğunu anladım” diyor.

 

Leyla, bu evde bulunduğu süreçte hamile kadınların doğum yapana kadar alınıp satılmadıklarına şahit oluyor. “Örgütün sorumluları çok çabuk cariye değiştirirlerdi. Kadınlara zorla tecavüz eder, işkence ettirirlerdi ama hamile olan kadınlara bir süreliğine karışmazlardı” diyor.

 

“Kadınlar intihar ediyordu”

 

 

Ezidi kadın, esir tutuldukları yerden kaçmalarının imkansız olduğunu söylüyor. Rakka’da yaşadıklarını etrafı mayın tarlası ile çevrili dar bir yerde yaşamaya benzetiyor. Kaçmaya kalkışırsan bir sokak ötede tutuklanır ve cehennemi yaşarsın. Ötesi ise mayın tarlası.

 

Leyla, içinde bulunduğu hazmedemeyen birçok kadın ve kızın intihara kalkıştığını ve bazılarının başarılı olduğunu da söylüyor.

 

Şu an o kabus dolu esaretten kurtulan Leyla, “Aslında ben de ölmeyi çok istedim, canıma kıymak istedim, ama yanımdaki çocuklarıma bakınca vaz geçiyordum” diyor.

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli