Diyarbakır (Rûdaw) – Renc İle programının bu haftaki konusu Türkiye’de Kürtlerin anadillerine yaklaşımı ve Kürtçe önündeki engeller oldu. Diyarbakır’da hazırlanan programa vatandaşlar, sanatçılar, dilbilimci ve akademisyenler konuk oldu. Programda, Kürtçenin hayatın her alanında kullanılması, anadilin önemi ve yaşanan sıkıntılar ele alındı.
Rûdaw TV’nin tanınan siması Renc Sengawi’nin sunduğu “Legel Ranj” (Renc İle) programı bu kez Diyarbakır’da Kürt diline, Kürtçenin günlük yaşamda, aile içerisinde, çarşı-pazar ve günlük hayatta kullanılması konusuna odaklandı.
Diyarbakır’da yaşayanların görüşü soruldu
Programın ilk bölümünde, Renc ve ekibi Diyarbakır’da çarşı ve pazarda, halka açık alanlarda vatandaşların görüşlerine baş vurdu.
Rûdaw mikrofonuna konuşan Diyarbakırlıların çoğu, yeni neslin artık Kürtçe konuşmadığını, anadilin giderek günlük hayatta daha az kullanıldığını söyledi.
Vatandaşlar bu konuda ebeveynlerin ihmali olduğunu vurguladı.
Yazar Hamit Dilbahar, program aracılığıyla Kürt anne ve babalara seslenerek, “Unutmayalım ki dilimiz onurumuzdur, dilimiz varlığımız ve özümüzdür. Bu yüzden çocuklarımızla Kürtçe konuşalım, onlara anadillerini öğretelim. Sokakta, hayatın her alanında Kürtçeyi egemen kılalım. Böyle yapmazsak dilimiz yok olur” dedi.
Dilbahar, “Anadil ana sütü kadar helaldir. Dil bedendir, dil ruhtur, dil biziz. Yeni nesiller de bilmelidir ki Kürtçenin diğer dillerden hiçbir eksiği yoktur. Kürtçe diğer tüm dillerin kaynağıdır, en eski dildir” diye belirtti.
Diyarbakır’da yaşayan Abdullah Polat isimli vatandaş da, gençlere seslenerek, "Utanmayın, nerede olursanız olun her zaman ana dilinizi konuşun" dedi.
Zeynep Sultan isimli genç ise, “Gençler olarak kendi dilimizi bilmemek bizim için büyük bir utanç” diye konuştu.
Kürt milli kıyafeti satın almak için Diyarbakır çarşısında bir terzi dükkanında bulunan Muhammed Uçucu da, gençler arasında Kürtçenin konuşulmamasının nedenini, Kürtçe anadilde eğitim olmamasına bağladı.
Terzi Nihat Ali ise, "Başka dili bilmemek haram değil ama maalesef devlet olmayınca dilimiz de geri kalmış" dedi.
Uzman ve akademisyenler değerlendirdi
Programın ikinci bölümünde ise konuklarla Kürtlerin yaşadıkları kentlerde Kürtçenin durumu, Kürtlerin kendi anadillerine yaklaşımı, yaşanan sıkıntı ve karşılaşılan engeller tüm boyutları ile ele alındı.
Programın ana konukları ise, Kürt Araştırma Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu, Duhok Kürt Yazarlar Derneği Başkanı Hasan Silivaneyi, Kürt PEN Eş Başkanı Ömer Fidan, İsveç'te emekli Kürtçe öğretmeni ve yazar Amed Tigris, Kürt müziği araştırmacısı Zeynep Yaş ve dilbilimci Bahoz Baran’dı.
Ruhavioğlu: Kürtçe büyük şehirlerde daha az konuşuluyor
Reha Ruhavioğlu, Kürtlerin anadilden uzaklaşmasına neden olan faktörleri sıralayarak, bunlardan birinin Türkiye devlet sisteminin Kürt diline karşı uyguladığı asimilasyon ve yasaklama politikası olduğunu söyledi.
Bugün 50 yıl önceki gibi sıkı bir asimilasyon politikası olmasa da geçmişin etkilerinin yaşandığını ifade eden Ruhavioğlu, “Ama bugün Kürtçenin kullanılabileceği ne bir ekonomik, ne siyasi, ne de eğitim alanı bulunuyor. Diyarbakır gibi kadim bir kentte devletin hakimiyeti daha eskidir. Ancak daha sonra şehir olan kentler, köylerden göç aldığı için Kürtçe daha yaygındır. Şehirler büyüdükçe anadilini konuşanların sayısı da azalıyor” dedi.
Ruhavioğlu, kırsal kesimdekilerin kentlilere oranla daha fazla Kürtçe konuştuklarını belirterek, bu konuda yaptıkları bir saha araştırmasının sonuçlarını da paylaştı.
Yetişkinler arasında yaptıkları araştırma neticesinde ebeveynlere “ebeveynlerinizle hangi dili konuşuyorsunuz?” diye sorduklarını belirten Ruhavioğlu, “Yüzde 30'u ebeveynlerimizle yüzde 100 Kürtçe konuşuyoruz diye cevap veriyor. Ancak çocuklarınızla hangi dili konuştukları sorulduğunda sadece yüzde 9'u çocukları ile yüzde 100 Kürtçe konuştuğunu belirtiyor. Yani yüzde 30 ebeveynleri ile, sadece yüzde 9'u çocukları ile Kürtçe konuşuyor” ifadelerini kullandı.
Kürt Araştırma Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu, "Kürtçe bilmeyenler, kendi dilini konuşmayı ihmalkarlık olarak görüyor. Bazıları anne ve babalarının kendilerine Kürtçeyi öğretmediğini söylüyor. Kürtçenin resmi dil olmasını isteyip istemedikleri sorulduğunda, büyük bir kısmı evet diyor. Kürt dilinin eğitim sisteminde resmi olmasını istiyorlar” diye belirtti.
Tigris: Köylerde bile artık Kürtçe konuşulmuyor
Yazar Amed Tigris de, Türkiye devletinin en başından beri Kürtçeyi yasakladığını belirterek, “Devlet Kürtlere iki seçenek sundu; Ya çocuklarını okula göndermeyecek ve okuma yazma öğrenmeyecekler, ya da asimile olacaklar. Türkçe konuşmak zorundalar. Kürtler de çocukları için bir gelecek sağlama düşüncesi ile ikinci yolu tercih etti” dedi.
Ailelerin gelecek kaygısı ile çocuklarını okula gönderdiğini belirten Tigris, “İkinci neden ise psikolojiktir. Köyden geldiklerinde yaşam biçimleri ile herşeylerini değiştirmeye başlıyor. Bununla birlikte dillerini de değiştiriyorlar” diye konuştu.
Köylerde de Kürtçenin artık daha az konuşulduğunu belirten Tigris, "30 yıl önce öğretmenlik yaptığım köylere gittiğimde de beni Türkçe hoş geldin diye karşıladılar. Avrupa’da da böyle. Buradan işçi olarak gidenler yabancı okullarda okumaya başladı. İlk başta çocuklarının gittikleri ülkenin dilini öğrenmesini istediler. Bu problem oluyor. Bu yüzden o ülkelerde çocukların önce kendi dillerini, kültürlerini öğrenmeleri isteniyor. Ama burada böyle değil. Asimilasyon var” diye anlattı.
Pedagog Tigris, Stockholm’de 30 yıl öğretmenlik yaptığını hatırlatarak, Avrupa’da üçüncü nesillerin Kürtçeyi unuttuğunu ancak Diyarbakır’da ikinci neslin anadilini unuttuğunu belirtti.
Amed Tigris, "Herkesin Kürtlük bilinci yüksek değil. Toplumun bu durumunu normal görmek gerekiyor. Önceleri Kürt kızları okula gitmezdi, Türkçe bilmezlerdi. Ama şimdi okullar açıldı, çocukları ile Kürtçe konuşmayarak kadınlar şimdi asimilasyona ortak oluyor” yorumunu yaptı.
Yaş: Anadil yaşam dilidir
Kürt müziği ve kültürü araştırmacısı Zeynep Yaş da ataerkil bir sistemde baskının daha çok olduğuna dikkati çekerek, “Anadil sadece kadınların dili değildir. Anadil hayatın dilidir" dedi.
Yaş, “Mesele tamamen politik değil. Örneğin, bir anne çocuğuyla Kürtçe konuşmuyorsa ve çocuğuna Kürtçe ninniler söylemiyorsa mesele sosyal bir meseledir. Bunun sorumluluğunu da sadece anneye değil, tüm topluma yüklemeliyiz. Çocukların anneleri tarafından büyütüldüğü doğru ama çocuklar sadece anneleriyle değil, toplumdan da etkileniyorlar” şeklinde konuştu.
"Dil bizim için anne sütü kadar gereklidir. Dilimiz tehlikede olduğu için birlikte çalışmalıyız" diyen Zeynep Yaş, “Ben köyde doğdum, sonra İstanbul’a gittim. Türkiye şehirlerinde yaşayan Kürtler biz Kürtçe konuşamıyoruz diyor. Meseleye bilimsel değil sadece politik bakarsak bir sonuç elde edemeyiz. Mesele ulusal bir mesele, bu da sadece konuşmaya bağlı değil. Zemin, zaman ve mekan gibi koşullara bağlıdır. 1970’lere kadar da bu mahallede Süryaniler yaşardı ama ağalar Kürtlerdi, herkes Kürtçe bilirdi” dedi.
Silivaneyi: Anne baba devlet sisteminden daha güçlüdür
Duhok Kürt Yazarlar Derneği Başkanı Hasan Silivaneyi, "Dilimiz varlığımızdır. Düşmanlarımız her zaman dil üzerinden millet olarak bizi yok etmeye çalıştı" görüşünü paylaştı.
Çocuklarının anadilde eğitim konusunda annelerin önemli bir rolü olduğuna vurgu yapan Silivaneyi, “Maalesef Diyarbakır’daki insanımızın çoğu, hatta yetişkinler bile daha çok Türkçe konuşuyor. Yazarlarla sanatçıların birbirleriyle Türkçe konuştuğunu fark ettim. Bu gerçekten büyük bir mesele çünkü bir ulusu yaratan, yaşatan yazarlar ve sanatçılardır. Bu nedenle onlar kendi dillerinde konuşmalıdır” dedi.
Silivaneyi, “Kimileri Kürtçe konuşmanın bir eksiklik olduğunu düşünüyor, bu kendileri için yaratılmış bir illüzyon, bazıları ise bunu geliştirmiş durumda. Bu yanılsamayı silmek entelektüellerin görevidir” diye ekledi.
Geçmişte Kürtçe yasağının olumsuz bir etkisi olduğunu ifade eden Silivaneyi, “Böyle devam ederse, 60-70 yıl sonra Diyarbakır’da Kürtçe bilen kalmayacak. Bu yüzden insanlar kendi diline sahip çıksın, onun için savaşsın, desteklesin ve kendi halkını bilinçlendirsin” diye belirtti.
"Türkçe konuşuyorsan önemli olduğunu düşünmek bir yanılsamadır” diyen Hasan Silivaneyi, “Bizim dilimiz diğer dillerden aşağı değildir. Anne baba kendi diline saygı duymalı. Anne baba devlet sisteminden daha güçlüdür. Böyle bir sistem Kürtlere boyun eğdiremez” şeklinde konuştu.
Duhok Kürt Yazarlar Derneği Başkanı, bugün Türkiye’de faaliyet gösteren Kürt kültür kurumlarının anadil konusunda iyi bir çalışma içerisinde olduklarını vurguladı.
Fidan: Kürtçe konuşmak suç sayılıyor
Kürt PEN Eş Başkanı Ömer Fidan da, isminin dahi yasak olduğu bir ülkede yaşadıklarını belirterek, 30 yıl önce bilinçli bir şekilde köylerin yakıldığını, boşaltıldığını ve şehirlere yerleşen nüfusun da hayat tarzlarının yüzde 100 değiştiğini söyledi.
Çocukların yetiştirildiği ortamdaki değişikliklerin anadillerini de etkilediğini anlatan Fidan, "Kürtler bir köyde birlikte yaşarken hepsi birbirini tanır ve Kürtçe konuşurlardı. Ama şimdi şehirlerde anne baba çalışmak zorunda. Çalışıyorlar, çocuklarını anaokuluna göndermek zorundalar. Çocuk Türkçe konuşulan çevrelerde 8-10 saat, evde 2-3 saat geçiriyor” diye konuştu.
Kürtçe önündeki engellere ve ırkçı yaklaşımlara değinen Fidan, "Türkiye'de çoğu şehirde Kürtçe konuşanlar saldırıya maruz kalıyor. Bazı şehirlerde Kürtçe konuşursan saldırıya uğruyorsun. Öyle ki Kürtçe konuşmak suç sayılıyor” dedi.
Baran: Devlet siyaset yoluyla Kürt dilinin değerini yok etti
Kürt dil bilimci ve Kürtçe öğretmeni Bahoz Baran da, devletin Türkçe dışında diğer dillere yaklaşımına dikkati çekerek, "Devlet siyaset yoluyla Kürt dilinin değerini yok etti. Kürtçe cehalet ve eşitsizlik dili haline geldi. Şehir, medeniyet, modernizm Kürtler için Türkçe konuşmakla eşdeğer tutuldu. Şehirlere geldiklerinde artık Türkçe konuşuyorlar. Şehirde de bir işte veya devlet kurumlarına gittiklerinde Türkçe konuşmak zorundalar” dedi.
"Egemen devletler işini yapıyor, bir siyasetleri ve programları var ve 100 yıldır bunu uyguluyorlar” diyen Baran, “Peki Kürtler bu siyasete karşılık ne yaptı? Bence bir siyaset veya planları yok" diye ekledi.
Bahoz Baran, evde Kürtçe konuşmanın zor olmadığını ancak artık durum değiştiğini ifade ederek, "2022'den bahsediyoruz. Zaman ve mekan eskisi gibi değil. 100 yıl önce aile okudur deseydiniz doğruydu. Fakat şimdi Türkiye'deki şehirlerde Kürtler için kendi dillerini öğrenmeleri açısından yüzde 1'lik fırsat yok. Eğer 30 milyon Kürt varsa, bunların yüzde 0,1'i kendi dillerinde okuyamıyor" yorumunu yaptı.
“Diliniz için savaşmaz, programlarınızı ve materyallerinizi hazırlayıp dilinizi tanıtmazsanız, tek başına konuşarak dil gelişmez” diyen Baran, "Dilimizin küçümsenmesi birçok alanı etkiledi. Çok gerekli olan Kürtçe-Kürtçe sözlüğümüz yok. Kürtçeyi tanıtmaya şimdiden başlamak çok daha iyi" diye konuştu.
Programının diğer bir konuğu olan Kürdistan Bölgesi’nden ünlü Kürt sanatçı Eyüp Ali de diğer sanatçılarla birlikte bir kaç parça seslendirdi.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın