Haber Merkezi - Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Talha Köse, barış süreciyle ilgili açıklamalarda bulundu. Köse, "Türkiye'nin hem iç hem bölgesel dinamikleri böylesi bir adımı zorunlu kılmıştır" dedi.
TBMM komisyonunda kritik değerlendirme
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un başkanlığında toplandı. Toplantıda "çatışma-çözümü alanında" çalışmaları bulunan akademisyenler dinlendi.
Son konuşmacı olan Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Talha Köse, Türkiye'nin kendine has bir çözüm modeline sahip olduğunu vurguladı. Köse, "Türkiye'nin bu konudaki özgünlüğü, günümüzde ortaya çıkan bölgesel ve küresel dönüşümler alanında da ele alınmalıdır" ifadelerini kullandı.
"40 yılı geçen çatışmalar çok istisnai"
Köse, bölgesel konjonktürü değerlendirirken şu tespitlerde bulundu:
"Gelinen noktada Ortadoğu'da yaşanan jeopolitik dönüşüm Türkiye için yeni güvenlik riskleri ortaya koyuyor. Bölgemiz ciddi tehditlerle karşı karşıya. Yüzyıl önce oluşturulan sınırların tasfiye olduğu, bunun yerine yeni sınırlar oluşturulmaya çalışıldığı bir dönemdeyiz."
MİT Akademisi Başkanı, çatışmaların süresine dikkati çekerek, "İç savaş, ayaklanma gibi çatışmalar genelde 15-20 sene sürüyor. Türkiye için bakıldığında 40 yılı geçen çatışmaların çok istisnai olduğunu görüyoruz" dedi.
Negatif barıştan pozitif barışa geçiş
Köse, barış sürecinin en önemli ayırt edici özelliğinin silahların bırakılmasının hayata geçirilmesi olduğunu belirtti. Bu konuda şunları söyledi:
"Barış çalışmaları alanında güvenlikçi perspektiften farklı olarak çatışmanın sonlandırılması nihai hedef değildir. Negatif barış silahların susmasıdır ancak pozitif barış sadece çatışmasızlık hali değil, aynı zamanda adaletin tesisi, toplumsal güvenin inşası, farklı kimliklerin bir arada yaşamasını net bir şekilde ortaya koymasıdır."
Sürdürülebilir barış için adımlar
"Şu anda içinde bulunduğumuz durum negatif barıştır. Ancak pozitif barışın inşası için daha etkili adımların atılması ve barışın kalıcı hale getirilmesi gerekmektedir" diyen Köse, sürecin sürdürülebilir hale gelmesi için pozitif barış noktasında adım atılması gerektiğini vurguladı.
Sürecin özgün yönleri
MİT Akademisi Başkanı, barış sürecinin dikkat çeken özelliklerini şu şekilde sıraladı:
"Sürecin bir diğer özgün yönü dış aktörlerin devre dışı bırakılmış olmasıdır. Bu sürecin devlet sahipliğiyle ve siyasi iradeyle yürütüldüğünü göstermektedir. Taraflar arasında güven inşası ve etkin iletişim stratejileri sürecin yönetiminde belirleyici faktörlerdir. Dolayısıyla güven inşasına yönelik adımlar arttırılmak durumundadır.
Toplumsal destek stratejisi
Köse, kamuoyu desteği konusunda şu değerlendirmeyi yaptı: "Kamuoyunun desteği zamanla artacaktır. Henüz sürecin üzerinden kademe kademe toplum bilgilendirilmekte ve süreç içerisinde bu destek artacaktır. Hızlı bir kamusal açılım yerine beklentilerin doğru biçimde karşılandığı, aktörlerin kademeli olarak sürece dahil edildiği bir yapı inşa edilmektedir."
Bölgesel boyut ve komşu ülkeler
Köse, sürecin bölgesel boyut ve komşu ülkelerle ilişkisine de değinerek, "Meselenin komşu ülkeler ve bölgesel yönetimlerle yürütülen temaslar sürecin dikkat çeken yönlerinden biridir. Ortadoğu'da yaşanan güvenlik sorunları ve istikrarsızlık göz önünde bulundurulduğunda terör örgütleri ve devlet dışı silahlı aktörlerin bölgedeki varlıkları oldukça kritiktir" ifadelerini kullandı.
Suriye ve Irak merkezli koordinasyon
"Suriye ve Irak merkezli bölgesel dinamiklerin kontrolü ve eşgüdümünün sağlanması sürecin sahadaki etkisini arttıracaktır. İstikrar ve rızaya dayalı işbirliği anlayışı Türkiye'nin yalnızca iç değil aynı zamanda bölgesel barış mimarisine de katkı sunma niyetini göstermektedir."
MİT Akademisi Başkanı, örgüt bileşenlerinin sürece dahil edilme stratejisini şöyle açıkladı:
"Örgüt bileşenlerinin sürece farklı kanallar üzerinden kontrollü biçimde dahil edilmesi sürecin dikkat çekici bir yönüdür. Örgüt lideri Abdullah Öcalan'ın yanı sıra Avrupa, Suriye, Irak uzantılarıyla yürütülen temaslar bütüncül bir çözüm arayışının yansımasıdır."
MİT Akademisi Başkanı, süreçteki riskleri değerlendirirken şu ifadeleri kullanarak, "Birçok barış sürecinde olduğu gibi bu süreçte de bazı riskler mevcuttur. Bu süreç tasarımları yapılırken bu yol kazaları ve muhtemel sorunlara karşı da tedbirler alınmak durumundadır" uyarılarda bulundu.
Şiddet ihtimaline karşı hazırlık
"Barışın kalıcılığı aslında risklerin doğru teşhis edilmesi, bu risklere karşı etkili önlemler alınması, toplumsal ve siyasi direncin de arttırılması ile mümkün olabilir” diyen Köse, “Bu noktada sabotajlar olacaktır, şiddet ihtimali her zaman vardır, bu konuda tedbir alınması gerekir. Terörsüz Türkiye süreci yalnızca Türkiye'nin iç güvenliği ve toplumsal barışı değil, aynı zamanda Ortadoğu'da kalıcı bir barış ve uzlaşıyı sağlama potansiyeline sahiptir. Bölgedeki ülkeler bu bölünmüşlüğün ne kadar büyük bir maliyet getirdiğini görmekteler" şeklinde konuştu.
Sonuç: Farklı bir model
Köse, konuşmasını şu değerlendirmelerle tamamladı:
"Türkiye'nin yürüttüğü bu barış süreci diğer örneklerden gerçekten farklıdır. Bu modelin negatif ve pozitif barışı bütünleştiren bir karakteri söz konusudur. Hedef yalnızca Türkiye'de barışa ulaşılması değil, terörsüz bölge vizyonuna da katkı sağlamasıdır. Yalnızca güvenlik hedefi değil aynı zamanda bu toplumsal sözleşmenin yeniden inşası, siyasal mutabakatın kurumsallaşması ve uluslararası modelin geliştirilmesinde bu yaklaşım çok önemlidir."
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın