Erdoğan’dan kritik ‘süreç’ açıklaması: Bir al-ver süreci değil, bir kardeşlik iklimidir

30-04-2025
Etiketler Recep Tayyip Erdoğan İtalya
A+ A-

Haber Merkezi- Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Artık terör örgütü çıkmaz yola girdiğini anlamalı ve kendilerine yapılan çağrının gereğini yerine getirmelidir. Bu süreçteki en büyük motivasyonumuz evlatlarımıza terörsüz bir Türkiye, terörsüz bir ülke bırakmak." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İtalya ziyareti dönüşü uçakta gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.  

Türkiye-İtalya Dördüncü Hükümetler Arası Zirve Toplantısı vesilesiyle gerçekleştirdiği ziyaretin tamamlandığını belirten Erdoğan, İtalya Başbakanı Georgia Meloni'yle birlikte eş başkanlığını yaptıkları zirvede, ilgili bakanların da iştirakiyle hem ikili ilişkileri hem de bölgesel ve küresel meseleleri istişare etme fırsatı bulduklarını ifade etti.

"Suriye'nin terör unsurlarından temizlenmesi konusunda görüş alışverişinde bulunduk”

Suriye'de ve Libya'da istikrar ve barışın temin edilmesi için yapılabileceklerin de değerlendirildiğini aktaran Erdoğan, "Suriye'nin terör unsurlarından temizlenmesi, devlet kurumlarının güçlendirilmesi, yaptırımların sona erdirilerek yeniden inşa faaliyetlerine hız verilmesi konularında, görüş alışverişinde bulunduk. Görüşmelerimizin ve aldığımız kararların hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum." değerlendirmesinde bulundu.

"Terörsüz Türkiye, bir al-ver süreci değildir"

Erdoğan, sürece ilişkin yaptığı açıklamada, "Terör örgütü PKK'nın kendini feshedeceği ve silahları bırakacağı yönünde açıklama yapmasının beklendiğine ve TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in sağlık durumuna" ilişkin soruları da yanıtladı.

“Bu işi, biliyorsunuz, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığımız yürütüyor”

Bu konuda Milli İstihbarat Teşkilatının çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:   

"Bildiğiniz gibi Sırrı Süreyya Önder DEM heyetinin içerisindeydi. Allah şifalar versin. Bu işi, biliyorsunuz, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığımız yürütüyor ve İbrahim Kalın Bey bu konuda çalışmalara öncülük yapıyor. Hedefimiz, Türkiye'nin birliğini, bütünlüğünü, kardeşliğini dinamitlemeye çalışan terör belasından artık tamamen kurtulmak ve geleceğe yürümektir. Biz, terörle mücadelede önemli başarılar elde ettik. Demokratikleşme konusunda, en ileri adımları attık. Terörün artık tamamen ortadan kaldırılması ve yeni bir dönemin kapılarının açılması için de Cumhur İttifakı olarak güçlü, kararlı bir irade ortaya koyduk.

Artık terör örgütü de çıkmaz yola girdiğini anlamalı ve kendilerine yapılan çağrının gereğini yerine getirmelidir. Bu süreçteki en büyük motivasyonumuz, evlatlarımıza terörsüz bir Türkiye, terörsüz bir ülke bırakmak. Biz motivasyonumuzu koruyoruz. Sivil siyasetin güçlendiği, huzurun kökleştiği, kaynaklarımızın geleceğe, teknolojiye, kalkınmaya ayrılacağı bir Türkiye için çalışıyoruz. Türkiye'de tefrikaya artık yer olmadığını dost-düşman görecek, milletimizin toplu vuran sinesini hiçbir topun sindiremeyeceğini anlayacaklardır. Daha önce de söyledim. Terörsüz Türkiye, bir al-ver süreci değil, bir kardeşlik iklimidir. Milletimizin onlarca yıllık özlemidir." 

"Suriye'nin toprak bütünlüğü bizim için vazgeçilmezdir”

Rojava Ulusal Konferans’ına ilişkin, "Bu konferansta SDG ve onlara yakın gruplar tabiri caizse federatif bir yapı talebinde bulundular. Bu konuyla ilgili değerlendirmeniz nedir?" sorusu üzerine Erdoğan, "Suriye'nin toprak bütünlüğü bizim için vazgeçilmezdir. Suriye hükümetinin de aynı hassasiyetle hareket ettiğini biliyoruz." diye konuştu.     

“Federatif yapı konusu ise ham hayalden öteye gitmeyen bir husustur”             

Suriye'deki silahlı grupların Suriye Savunma Bakanlığı çatısı altında toplanması ve Suriye'nin birliğine, bütünlüğüne katkı sağlamasının oldukça önemli olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

"Federatif yapı konusu ise ham hayalden öteye gitmeyen bir husustur. Suriye gerçekliğinde de yeri yoktur. Suriye'de federal yönetim hayalleri kurarak, bölgeyi tehdit edecek kararlar değil, bölgenin istikrarına hizmet edecek kararlar almalarını tavsiye ederim. Bölgemizde oldubittilere müsaade etmeyecek, Suriye ve bölgenin kalıcı istikrarını tehdit edecek, tehlikeye sokacak hiçbir girişime izin vermeyeceğiz. Suriye'de Şam yönetimi dışında bir otoritenin de Suriye Ordusu dışında silahlı yapılanmanın da kabul edilmeyeceği, Suriyeli yetkililerce ilan edildi. Çalışmalarını da bu yönde sürdürüyorlar. Bizim de sınır güvenliği konusunda yaklaşımımız benzer."

Erdoğan, Türkiye'nin barışa hizmet ettiğini kaydederek, "Sınırlarımızın hemen ötesinde bir ve bütün Suriye dışında herhangi bir zorlama yapıya müsaade etmeyiz. Bütün grupların bir ve bütün Suriye için çalışması, enerjilerini de kuvvetlerini de bu amaç için seferber etmesi en akıllıca seçenektir. Suriye'de tüm grupların temsilini, diyalogunu önceliyoruz. Soğukkanlılıkla, binlerce yıllık devlet müktesebatımızla, sükunetimizi koruyarak barışa hizmet ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

"İsrail'in yaptığı provokasyondur ve bu kabul edilemez"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriye bağlamında Türkiye'nin İsrail'e yönelik kırmızı çizgileri neler? Suriye topraklarındaki İsrail saldırıları için Ankara'nın değerlendirilmesi neler? İki ülke güçlerinin karşı karşıya gelebilme riski ne kadar yüksek?" sorusuna, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şara ve ekibiyle Dışişleri Bakanı, İstihbarat Başkanı, Savunma Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının irtibat halinde olduklarını, bu temaslar sıkı bir şekilde devam ettiği karşılığını verdi.

"Bakanlarımız muhataplarıyla da bu gelişmeleri takip ediyorlar." diyen Erdoğan, "Biz Suriye'nin inşa ve ihyası için birçok adım atılması gereğine inanan bir ülkeyiz. Bizim Suriye'yle 910 kilometre sınırımız var. Bunu hafife almak mümkün değil. Bundan sonraki süreçte de biz, her türlü imkanımızla Suriye'nin yanında olacağımızı hep söyledik, söylüyoruz. Oradaki bazı olumsuz gelişmeler çok daha dikkatli hareket edilmesi gerektiğini ortaya koyuyor." ifadelerini kullandı.

Türk yatırımcı firmalarının Suriye'de atacağı adımların, Suriye'nin ayağa kalkmasına yardımcı olacağını dile getiren Erdoğan, "İnşa ve ihya faaliyetleri kapsamında atılacak adımlar, Suriye'nin kendisine gelmesini sağlayacaktır. Bu konuda Antalya'daki Dördüncü Diplomasi Forumu'nda bunları Sayın Şara'yla da görüşme imkanımız oldu. İnşallah bu adımları atmaya devam edeceğiz. Burada da durmak yok, yola devam." değerlendirmesinde bulundu.

İsrail'in, bölgede çatışmayı, kan ve gözyaşını yaymak için çaba sarf ettiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Gazze başta olmak üzere Filistin kentlerinde başlayan şiddet ve saldırganlık dalgasını aşama aşama genişletiyor. Lübnan'da döktükleri kan, Lübnan halkına çektirdikleri ortada. Şimdi ateşi Suriye'ye yaymak, orada da kan dökmek yoluna girdiler. İsrail'in Suriye topraklarına yönelik saldırıları, Suriye'deki yeni yönetim ile başlayan olumlu iklimi baltalama girişimidir. İsrail'in yaptığı provokasyondur ve bu kabul edilemez. Komşumuz Suriye'yi yeni bir istikrarsızlık bataklığına sürükleyecek her türlü girişime karşı tepkimizi çeşitli şekillerde gösteririz. Bizim derdimiz bölgemizde daha fazla çatışma değil, daha fazla barış ve huzurdur."

Erdoğan, Türkiye için Suriye'deki en büyük riskin ne olduğuna ilişkin soru üzerine, "Oradaki zaten risk belli; terör örgütleri. Terör örgütleriyle ilgili de zaten Suriye yönetimi adımlarını çok güvenli bir şekilde atıyor. Bu süreçte de Dışişleri ve Milli Savunma Bakanlarımızla, MİT Başkanımızın Suriye'ye yaptıkları ziyarette bunları da kendileriyle görüşme fırsatları oldu. Ona göre de ne tür adımlar atacağımızı belirledik." değerlendirmesinde bulundu.

"Trump ile ilk fırsatta yüz yüze görüşmemizi yapacağız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, özellikle dış politika konusunda masada konuşulan her meselenin ABD Başkanı Donald Trump'la yapacağı görüşmede gündeme gelecek başlıklar olduğu ifade edilerek, "Yüz yüze görüşmeye ilişkin bir tarih belli oldu mu acaba? Trump'ın Mayıs ayı içinde 3 Körfez ülkesini ziyaret edeceği ve sonra buna Türkiye'yi de ekleyeceğine dair iddialar konuşulmuştu. Bunu sormak istiyorum. Ayrıca Sayın Trump'ın göreve geldikten sonra sizin şahsınız ve Türkiye ile ilgili kullandığı olumlu ifadeler ışığında Türk-Amerikan ilişkilerinin gelişimi, fırsatlar, riskler neler?" sorusu yöneltildi.

Trump ile zaman zaman telefon diplomasisi şeklinde temaslarının bulunduğunu aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

"Sayın Trump ile ilk fırsatta yüz yüze görüşmemizi yapacağız. Telefon görüşmemiz oldukça samimiydi, verimliydi ve dostaneydi. İki ülke ilişkileri köklü ve derindir. Konuşacağımız çok konu, atacağımız çok adım var. Bu nedenle, Türkiye ile ABD ilişkilerinin seyrine yön verecek görüşmemiz için, bakanlıklarımız çalışmalarını sürdürüyor. Bunun zamanlaması da o çalışmalar kapsamında ele alınıyor. Sayın Trump ile zaman zaman telefon diplomasisi şeklinde temaslarımız oluyor. Dostum Trump'la yeni dönemde ikili ilişkilerimize çok farklı bir ivme kazandıracağımıza inanıyorum. Kendisinin Rusya-Ukrayna başta olmak üzere barış vizyonunu da destekliyoruz. Türkiye'nin hassasiyetlerini gözeten tavrını memnuniyetle karşılıyoruz. Suriye konusunda da iki lider olarak birbirimizi anladığımızı görüyoruz. Farklı düşündüğümüz alanlarda da makul bir zeminde uzlaşma arayışlarımız da elbette ki sürecektir. Farklı çevrelerce risk olarak görünen konuları da diyalogla, diplomasiyle aşabileceğimize inanan iki lideriz."

"Bu süreçte tüm iddialar yargıya intikal etmiş durumdadır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturmasında gündeme gelen "jammer ve kamera bantlama" görüntüleriyle ilgili CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in ifadeleri hatırlatılarak "Salon toplantılarına bantlama yaptırıyor musunuz? Bavullarla jammer taşıyor musunuz, taşıtıyor musunuz? Bakanlarımız bantlama yapıyor mu, yaptırıyor mu? Jammer taşıyorlar mı?" sorularına karşılık, bunun cevabının İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya tarafından en güzel şekilde verildiğini, bu tür bir uygulamanın olmadığını, olamayacağını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Fakat ana muhalefetin başındaki zat, inanın sorsanız 'jammer nerede, ne işe yarar?' bunu bile bilmez. Benim kendi çalışma ofisimde, kendi odamda hangi aletler var, bunun hesabını herhalde Özgür Özel'e verecek değilim. Kalkıp da kameraları bantlamak, onlarla uğraşmak, bu tür davranışlar bizim kitabımızda yazmaz. Öyle bir uygulama bizde yok, buna gerek de yok. Çünkü bu tür yolsuzluğa biz tevessül etmeyiz. Orada valizlerle ne taşınmış? Bu benim işim mi? O valizlerle kim ne getirdi, ne götürdü onun hesabını onlar versin ama bunu yapmıyorlar, yapamıyorlar. Paniklemiş vaziyetteler. Bu süreçte tüm iddialar yargıya intikal etmiş durumdadır. Hatırlarsınız, eskiden gazeteler, ayıplı iş yapanların fotoğraflarını yayımlar, gözlerine de bant çekerlerdi. Ayıplı siyasetin odağı CHP, millete bantların arkasına yine neyi sakladıklarını, hangi şaibeli işlere giriştiklerini izah etmek zorundadır. Ayrıca konunun güvenlik kaygısı olmadığı, güvenlik güçlerimizin açıklamalarıyla açık bir şekilde ortaya çıkmıştır."

"Mevcut CHP yönetimi, siyaseti enfekte etmektedir"

"CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB'deki yolsuzluk iddialarını perdelemek ve manipüle etmek için ne yazık ki, illegal örgütlerle bile işbirliği yapmaktan, ticaret kanununu ihlal başta olmak üzere yasal anlamda suç sayılabilecek fiillere teşebbüsten imtina etmiyor. İç güvenliği hatta milli güvenliği tehdit eden bu tehlikeli gidişi, nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Bizim bu noktada herhangi bir sıkıntımız olmadığı için rahatız ama ana muhalefetin başındaki zatın bu konuda derdi çok. Mevcut CHP yönetimi, siyaseti enfekte etmektedir. Sokakları karıştırarak, insanları birbirlerine düşürerek, gündem değiştirme telaşları açıkça görülmektedir. Bunlar, kendilerini kurtarmak için ülkeyi ateşe vermekten çekinmeyecek kadar izanı kaybetmişler. Düşünün, bir siyasi parti ki ana muhalefet partisinden söz ediyoruz yolsuzluk iddialarını örtbas etmek için illegal örgütlerle işbirliği yapıyor, Ticaret Kanunu'nu ihlal ediyor ve dahası milli güvenliği tehdit edecek bir noktaya geliyor. Batı'ya ve Batılı medya kuruluşlarına yalvarıyor. Türkiye'nin ekonomisini, şirketlerini, yargı mensuplarını tehdit edecek kadar ileri gidiyor. Bunları, milletimizin ferasetine havale ediyorum."

"İstanbul'da bir tek riskli yapı bırakmayıncaya kadar çalışacağız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da 23 Nisan'da meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem ve İstanbul'daki kentsel dönüşüm çalışmalarına ilişkin de soruları yanıtladı.

İstanbul'da meydana gelen depremin herkesi derinden üzdüğünü, kentsel dönüşümün hayati öneme sahip olduğunu gözler önüne serdiğini ifade eden Erdoğan, "Sayın Kurum, İstanbul'a oradaki CHP'li birçok yerel yöneticiden daha fazla gidiyor zaten. CHP Genel Başkanı İstanbul'a depremden ancak 5 gün sonra gitti. Onda da İstanbul halkıyla dayanışmak için değil, birilerine tekmil vermek için gitti. Biz İstanbul'un dertlerini bazı koltuk sahiplerinin fersah fersah ötesinde dert edinip, çözmek için gecesini gündüzüne katan bir hareketiz ve hükümetiz." dedi.

Türkiye'nin bütün şehirleri gibi İstanbul'a da hizmet etmenin şeref olduğunu vurgulayan Erdoğan, bugüne kadar koparılan gürültülerle İstanbul'da kentsel dönüşümün önüne engeller çıkartıldığını kaydetti.

O engelleri aşmak için çabaladıklarını ancak engellemelerin İstanbul'a zaman kaybettirdiğini belirten Erdoğan, "En son depremde bir kez daha görüldü ki bu gürültücülerin dertleri İstanbul değil. Bunların dertleri başka. Biz, İstanbul'da bir tek riskli yapı bırakmayıncaya kadar çalışacağız. Deprem gerçeğini akıllardan çıkartmayacak ve kentsel dönüşüm bilincini artıracağız. Yoksa bugün kentsel dönüşüme karşı propaganda yapanlar, her felakette olduğu gibi Allah korusun İstanbul'da yaşanacak büyük bir felakette milletimizi bir başına bırakacak. Biz İstanbul'u onların eline ve insafına terk edemeyiz." ifadelerini kullandı.

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli