Kürd milliyetçi teorisi ve birlik
Neredeyse 1639 Zuhab Antlaşması ile Kürdistan'ın ikiye bölünmesinden bu yana Kürd siyasası, neden Kürdi örgütlenmenin başarılamadığını tartışıyor. Bunun tam ne anlam ifade ettiğini bilen yok.
Oysa daha eskiye gitmeden Medler döneminde dahi Med Kürd Devleti, sınırlarını bir biçimde diğer Kürd şehir devletleri ile paylaşıyordu. Bu durum Mittaniler, Hattiler, Huriler, Şeddadiler, Mervaniler döneminde de böyleydi. Daha sonraları, beylikler ve mirlikler döneminde aynı durum devam etti. Bu devletler ve mirlikler, Kürdi çıkarlar söz konusu olduğunda ortak antlaşma, hareket ve savunma yapıyorlardı. Aynı durum, birbirine kültürel ve milli yakınlığı olan topluluklarda da vardı.
Bu bakımdan birlik kavramını farklı bir biçimde düşünmek gerekir. Birlik değil, iç güçlenme... Birlik, Kaf Dağı’nın arkasındaki bir güzellik olarak algılanıyor. Düşünceye her şeyin çözümü, her derde deva olarak bakılıyor. Oysa Kürdlerin asıl sorunu birlik ihtiyacı değil, iç milli güçlenmedir. Bu düşünce ne anlama geliyor?
Kürdlerin 50 tane parti veya örgütü varsa, Türklerin birkaç yüz tane partisi var. Hâlâ cumhuriyeti bir, iki, üç diye tartışıyorlar. Onlarca devletleri var. Yani birlik değiller. Bu, öbür Kürdistan'a komşu ülke milletleri için de geçerli. Fakat milli çıkarlar söz konusu olduğunda bütün ayrılıklara rağmen ortak tepki ve düşünce ruh birliği gösterebiliyorlar. Kürd milletinde eksik olan bu ruhani milli ortak kabulü olan iç güçlenme ve düşüncesidir.
Bizde, bu anlamda millî iç güçlenmeye bakmamız gerekir. Kültürel, tarihî, toprak vb. bir milleti var eden etkenleri içselleştirelim. İç güçlenme bu anlama gelmektedir. Bütün bölgelerde böyle olmalı. Bizde ne yapmamız lazım: bir milletin güçlü olması için birliğe ihtiyacı yok, iç güçlenmeye ihtiyacı var. Milli değerler, milli bayrak, milli marş, milli kültür, milli değerleri solcu, muhafazakâr, inanan, inanmayan, genç, yaşlı, kadın, erkek bunu kabul ettiği zaman bir iç güçlenme de olur.
Türkiye Cumhuriyeti şu anda en karmaşık dönemini yaşadığı halde, birliği bırak, paramparça olduğu halde milli çıkar söz konusu olduğunda hepsi vatan kavramıyla hareket ediyorlar. Ortak değerler adına cepheden değerlere sahip çıkıyorlar. Bizde olmayan şey bu. Birliğe ihtiyacımız yok, herkes kendi gücüyle millî duyguyu oluşturursa sorunların çözümü olur. İç güçlenme, dışarıda ciddiye alınmanın en temel varlığıdır. Dışarısı Kürd ortak ruhunu görür ve bilirse, öyle de yaklaşması gerektiğini bilir.
Kürd milleti tarihte her zaman ilklere imza atan bir millet olmuştur. Yeni dönemde bir ilk daha yaşanıyor. Bir partisi, örgütü olmayan, ferdî millî ve entelektüel çabalarla, büyük bir emekle oluşturulan Kürd milliyetçi düşüncesi, başta devlet olmak üzere diğer Kürd örgütlenmelerin saldırı ve eleştirisine maruz kalıyor. En son oldukça düzeysiz bir saldırı Londra'da bulunan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'dan geldi. Demek ki milliyetçiler doğru yolda.
Kürd milliyetçileri savaşa ve Kürdlerin herhangi bir savaşta maddi ve manevi kayıplarına kesinlikle karşı durmaktadırlar. Böyle durumda milliyetçi Kürdler her tür savaş ve çatışmanın durdurulmasından yana ve desteklerler. Fakat kendi millî, bağımsızlıkçı, milletimizin hak ve hukukunu gözeten sistemlerini güçlendirmek için örgütlenir ve çalışırlar.
Milliyetçi Kürd yapısı ve düşüncesinin eleştirisini yapanlar oldukça düzeysiz ve saldırgan bir tavır içerisindedirler. Milliyetçi düşüncenin derli toplu kaynağı ve söylemi olmadığı üzerinde eleştiri yapmaktadırlar. Kürd milli düşüncesi tarihi referansını Kürd tarihinden almaktadır. Genel düşünceler zaten milliyetçi teori ve referanslardan hareket etmektedir, fakat bunu yerele Kürdistan özgünlüğüne uygulama çabası içerisindedir.
Milliyetçi düşünce için Kürdistan özgü yeni bir yol bulmaya gerek yok, bu yol hazır zaten. Mem u Zin'den, Ahmed Xani'den başlayan milliyetçi ve devlet düşüncesi Hacı Qadire Qoyi'lerle, Bedirxanilerle, Şeyh Said, Seyid Rıza, İhsan Nuri, Qadı Muhammed, Mele Mustafa Barzanilerle devam etmektedir. Cemal Nebez ile formülleşen bir milliyetçi hat ve ruh var, onun için bizde de bir referans sorunu yok, daha da güçlü bir referansımız var, bilinen öbür milliyetçiliklerin tersine. Daha yeni dönem Sharo I. Garip, Sitav yayın, Nubihar, Doz, Beşikçi vakfı yazar ve yayınlarında büyük bir milliyetçi külliyat var ve gelişmeye, derinleşmeye devam ediyor. Bunun için bir kaygılanmaya gerek yok veya bir eleştiri mantıklı değil. Fakat bilindiği üzere bu mesnetsiz saldırılar, Kürd milliyetçi düşüncesinin gelişmesi, örgütlenmesi veya resmî ideoloji üzerinde yeni bir Kürd milletinin haklarını, referanslarını, tarihî değerlerini, kültürünü temel alan sistemi veya oluşumu yok etme düşüncesidir. Bunun karşısında milliyetçi Kürd düşüncesi kendisini daha da güçlendirerek, daha da referanslandırarak varlığını, örgütlenmesini, Kürd milleti içerisindeki güçlenmesini sürdüreceğinde kimsenin kuşkusu olmasın. Fakat olması gereken bunu dağınıklıktan çok daha derli toplu hale getirmektir.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)