Kürd sosyolojisi ve milletleşme süreci
Kürd ve Kürdistan kavramsallaştırmaları, sınırlı düzeyde de olsa devletleşme pratikleri ve merkezi idari sistemlerin teessüs etmesiyle birlikte ontolojik zeminde daha belirgin bir yer edinmeye başlamıştır
Kürd ve Kürdistan kavramsallaştırmaları, sınırlı düzeyde de olsa devletleşme pratikleri ve merkezi idari sistemlerin teessüs etmesiyle birlikte ontolojik zeminde daha belirgin bir yer edinmeye başlamıştır
Şiiri, felsefeyi, astronomiyi ve tasavvufu aynı potada eriten büyük Kürd şairi Nizami Gencevî; Leyla ile Mecnun, İskendername ve Yedi Güzel gibi eserleriyle dünya edebiyatını şekillendiren eşsiz bir dehadır.
Kürd meselesi; Lenin'in teorisi mi, Wilson ilkeleri mi?
"Pozitif tarihi olmayan millet, motoru olmayan araç gibidir"
“Her milletin kimliği, ulusal kültürünün tüm özelliklerinden oluşur; yani her millet, kültürüyle tanınır ve tanımlanır. Onları birbirinden ayıran şey, her şeyden önce kültürleridir.”
Kürd düşünce dünyasının önemli isimlerinden Cemal Nebez’in “Kürd Kültür ve Toplumunda Yarsanî Felsefesi ve Düşüncesi” adlı eseri Türkçeye kazandırıldı.
Bu toplantıyı, İngilizlerin Kürdistan taslağı ve 1920 Savaşı sonrası Kürdistan’ın kaderinin belirlenmesi bağlamında William B. Helmreich ile Butler, R. ve Bury, J. P. T. teorileri çerçevesinde bir kez daha yorumlamaya çalışacağız.
Aidiyet duygusu, bireyin toplumsal, kültürel ve mekânsal anlamda bir yere bağlılık hissetmesiyle ortaya çıkan, güçlü kişilik inşasında temel bir psiko-sosyal unsurdur
Aşılamayacak ve bilinmeyen ruhlardaki bölünme, Kürd milleti tam da bu ruhtaki bölünmeyi derinliğine, aşılması zor, travmatik bir biçimde yaşıyor
'Hepimiz Gogol'ün Palto'sunda çıktık' sözü Dostoyevsky'nin bir tarih belirlemesi. Bu bir Gogol öyküsü.
Şeyh Abdülsselam Barzani 1869 yılında Barzan'da dünyaya geldi. Kürdistan'da 19. yüzyılın ilk yarısında bir çok ilklere imza atan bir Kürd milli şahsiyeti, reformcu, diplomat, çevreci ve ilk bağımsızlıkçı önderdir. Kürd tarihinde önemli bir figürdür. Barzani aşiretinin önde gelen liderlerinden biri olup, dini ve millî bir önder olarak tanınır.
"Ey Kürdistan, sen ne kadar mukaddes ne kadar latifsin"
Neredeyse 1639 Zuhab Antlaşması ile Kürdistan'ın ikiye bölünmesinden bu yana Kürd siyasası, neden Kürdi örgütlenmenin başarılamadığını tartışıyor. Bunun tam ne anlam ifade ettiğini bilen yok.
“Bir kişi aslen Kürdse, Kürdistanlıysa, Kürdçeyi konuşuyorsa ve Kürd kültürüne aitse; yani Kürd tanımının öngördüğü tüm koşulları karşılıyorsa, artık kendisini o toplumun bir bireyi olarak tanımalıdır.”
İlk kez Adorno'dan kültür ve endüstri kavramlarını yan yana okuduğumda çok şaşırmıştım. Sosyal bir durum olan kültür ile mekanik bir durumun birlikte kullanımı şaşırtıcı bir vurgu olarak gelmişti. Çokta anlam verememiştik. Şimdilerde Kürd düşünce sistemini ele aldığımızda teoriyi anlamak daha da kolaylaştı. Oysa ilk Adorno bu durumu gördüğünde yıl 1940’lardı. Modern zamanlara doğru, 1960 sonrası tam öyle oldu.
İdeolojik sol tartışmanın Kürdistan düşüncesini birinci çevirdiğimiz kitapta da işlendiği gibi yanlış görüyor.
Malatya’dan Maraş’a, Halep’ten Sivas’a uzanan bir irfan yolculuğu
Canan Aktaş’ın son şiir kitabı “Ölü Ruhlar Sokağı’ Kurtarılmış Laflar” adlandırmalarından süzülerek “Kurtarılmış Sözcükler” kitab adı ile Klaros Yayınlarında çıktı.
Uzun yıllar Türk ve Kürd sol liderleri ve çoğunluk ileri kadro Alevi Kürdlerden oluşurdu. Şimdi Avrupa ve Türkiye Cemevleri yönetici ve ileri faaliyet yürütenler yine çoğunlukla Alevi Kürdlerden oluşuyor. Ama, tarihi Pir ve Mürşidlerin isimleri dahi anılmıyor.
Bextiyar Eli yeni dönem Kürd Edebiyatının dahî ismi. Postcolonyal kimlik çelişki ve oluşumunun olağanüstü gerçek üstücü yazarı. Çatışma ve post kolonyal kimlik oluşumunun kısacası olağanüstü sürrealist olmak üzere çeşitli anlatım sistemi var. Nerdeyse her kitabında farklı bir dil, üslup ve imgelem ile karşılaşabilirsiniz.
Teknoloji ilk kullanıma girdiğinde ilgili çevre dışında çok anlam verilmediği biliniyor. Öyleki tarihte telgrafın keşfi ve kullanımından bugüne çok hızlı bir biçimde günlük yaşama katılan sistemlere tanıklık ediyoruz.
İsmet Yüce Rûdaw için yazdı
Kürd yazını yakın geçmişe kadar bilinen sosyal nedenlerden dolayı, tarih ve siyaset kapsamlı devam ediyordu. Bu gidişat başta Başur devletleşmesi ve Rojava kazanımları ile eğitimin üniversite düzeyine kadar Kürdçe olması ile daha da milli bir yol aldı.
Bu yayın projesi bütün bunları tersine çevirme amaçlı olduğunu her yazımızda ve oluşturmaya çalışılan kaynakların tanımlamasında ısrarla dile getirilmektedir. Bu ısrarda devam edilecektir. Kitabın ikinci cildinde ve projenin altıncı kitabında aynı vurgu ön plana çıkarılmaya çalışılacaktır.
Tanımlama olarak genel durum ve yapılma amacına bakıldığında, etnik soykırım veya sürgün amaçlı olduğu düşünüldüğünde pogrom kavramı en yakını olarak görülebilir.
İsmet Yüce yazdı...
Kürdistan’da tarihin son olarak Şenedar Mağarasında bulunan Neandertal kalıntıları ve Göbeklitepe (Girêmiraza) ile Karahantepe arkeolojik keşifler üzerine yapılan değerlendirmeleri bir araya getirildiğinde ne kadar eskiye gittiği ve sürekli bir yaşam coğrafyası olduğu ortaya çıkıyor.
Kürdistan’da tarihin son olarak Şenedar Mağarasında bulunan Neandertal kalıntıları ve Göbeklitepe (Girêmiraza) ile Karahantepe arkeolojik keşifler üzerine yapılan değerlendirmeleri bir araya getirildiğinde ne kadar eskiye gittiği ve sürekli bir yaşam coğrafyası olduğu ortaya çıkıyor.
Bu tarihi ve başucu kabul edilmesi gereken söz Kürdistan Bölgesi Başkanı sayın Neçirvan Barzani’ye ait
Leyla Bedirxan, ya da Avrupa'da kullanmayı tercih ettiği adıyla “Leila Bederkhan”, ilk modern dans sanatçısı Kürt kadındır.
Yazıyı kitaptaki şu mitolojik cümle ile bitirelim: “Muhteşen soylu atların üzerinde Medlerin hayaletleri beni karşılayıp karanlıkta yok oldular.”
İran’ın sürekli Kürdistan’a saldırmasının tarihsel bir arka planı bulunuyor.
Kürdistan’da yayıncılık, tarihten bu yana birkaç istisna hariç, Kürd aydın ve araştırmacıların çabaları ile bugüne geldi.
Dr. Nuri Dersimi yazı dizisinin son bölümü sadece kitaplarından, biyografi ve milli tarih ile düşünceye yoğunlaştığı alıntılardan oluşmaktadır. O Kürd milleti ve gençliği için eşsiz bir kaynak ve referans olmaya devam etmektedir.
Bilindiği gibi her toplumsal durum aynı sonucu doğurmaz.
“Dr. Nuri Dersimi, Koçgiri Halk Hareketinden itibaren Kürdistan’daki olayları bizzat yaşayan bir kişidir. Özellikle, gerek Koçgiri, gerek Dersim hareketlerinin önemli bir kişisidir.”
Dr. Nuri Dersimi için, Kürd milliyetçi düşüncesin ön teorisyeni denilebilir
Kürd milliyetçi düşüncesinin ustası olan Cemal Nebez daha ilk yıllarda milli birlik ruhuna sahipti
Bu yazı dizisi, Kürd tarihinin önemli yazar ve düşünce insanlarından biri olan ve ayrıca ömrünü bağımsız Kürdistan davasına adamış bir entellektüel olan Dr. Nuri Dersimi’nin kitaplarından alıntılarla süreci değerlendirmesi, etkisi ve önemi üzerine duracaktır.
İç barış ve milli sahiplenme
“Görülen gereksinim üzerine Dersim’e giderek babam ve Said Rıza ile görüştüm. Alişer ile işbirliği yapmalarını sağladım ve Ovacık Kürdlerinin yardımını da sağladıktan sonra Koçgiri’ye döndüm.”
Eric Hobsbawm’ın deyişi ile “Uluslar ve devletleri milliyetçiliği meydana getirmezler, devlet ve milliyetçilik ulusu meydana getirir” belirlemesi tam da Nebez’in düşüncesine ve bizi tanımlayan teoriye ulaştırır.
Bektaşi felsefesi 14. yüzyılda da başlayarak Balkanlara görevli dervişler aracılığıyla ulaşmaya ve yer edinmeye başladı.
Rea Haq Hakikatçi Alevi yolu ve referansları burada görülür. Kutsal doğa, güneş, ateş, ocaklar, pir, mürşit, reyber ilişkisi kavramlarının tarihsel kökleri fark edilebilir
Bugünkü anlam ve uygulaması ile Alevi felsefesi hem bir tanımlama sıkıntısı yaşıyor, hem de adlandırma ve tarihsel kök ile bağlantı tartışmaları sürekli gidip referansı sorunlu yerlere ulaşıyor.
Böylece Kürdistan merkezli Kürd dünyasının ortak milli ruh ve çıkarları her tür düşünce, siyaset ve tarzın üstünde, örgütü kurulmuş olacak