Son zamanlarda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkesindeki gazeteler kadar yabancı gazetelerin sayfalarında da çıkıyor. Ancak Erdoğan, yabancı gazetelerde daha çok, hikâyenin utandırıcı bir haber içermesinin yanı sıra, anlamsız bir demeç vermesi veya sert bir açıklama yapmasıyla öne çıkıyor.
Sayın Erdoğan, geçtiğimiz haftalarda verdiği bir demeçte “kadınların erkeklerle eşit olmadığını” açıklamıştı. Ondan öncesinde de Amerika kıtasının Müslüman denizciler tarafından keşfedildiğine ilişkin olarak bilgeliğini ortaya koymuştu. Sayın Erdoğan’ın zekâsına göre, Müslümanlar Kolomb’tan 300 kadar yıl önce Amerika’yı keşfetmişler ve o dönemlerde de Kolombiya’da camii bile inşa etmişler.
Daha önce de Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Ankara Büyükelçisi’nin bir planla Erdoğan’ı görevden almak istediği yönündeki sözlerine şahit olduk.
Bir ara da faiz lobisinin Türkiye’yi devirmek istediğini, kız – erkek öğrencilerin aynı yurtta kalamayacağını, İsrail’in Hitlerden daha kötü olduğunu, Müslümanların soykırım yapamayacağını veya her evli kadının üç çocuk doğurması gerektiği sözlerinin yanı sıra bombanın daha sonraki tarihlerde icat edilip savaşlarda kullanılmasına rağmen Romalıların 1071’de Selçukluları bombaladığı iddialarını duyduk.
Ayrıca, İstanbul’daki barışçıl göstericilerin “çete olduğu” ibarelerinin dışında partisinin bazı mensupları da kendi ifadelerine benzer sözler söylemişlerdi.
Mesela Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ‘kadınların kamuya açık alanlarda gülmemesi gerektiğini’ söylemişti. Erdoğan’ın başdanışmanı Yiğit Bulut ise, “Karanlık güçler Erdoğan’ı telekinezi (uzaktan etkileme) yöntemiyle öldürmeye çalışıyorlar” demişti.
Birçokların gözünde Erdoğan’ın bu sözleri “çılgın amcayı” çağrıştırıyor.
Eskiden Libya devrik lideri Kaddafi’yi konu alan Amerikalı komedyenler artık Erdoğan’ı başlık olarak ele alıyor. Kaddafi’nin komik sözlerini hatırlamayanınız var mı? Hepimiz Kaddafi’nin “isra-tin” diye tanımladığı İsrail – Filistin sorununa ilişkin olarak önerdiği çözümü ve uluslararası “Renk Teorisi ” tezini hatırlarız.
Her neyse, bazı uzmanlar Erdoğan’ın gündemden koptuğunu, artık danışmanları tarafından bilgi verilmediğini ve kurumların da onu karşısına almak istemediğini belirtiyorlar.
Erdoğan, Başbakanlığının ilk yıllarında laflarına dikkat etmek zorundaydı. O yıllar Adalet ve Kalkınma partisi siyaset meydanında henüz yeniydi. Türkiye’de yargı istediği zaman o partiyi kapatabilirdi, yanlış bir adım attığında ordu da görevinden alabilirdi.
Uluslararası gözlemciler de Adalet ve Kalkınma partisi ve Erdoğan’ın iyi niyetine şüpheyle bakardı. Ama 2007’den sonra Sayın Erdoğan’ın özgüveni oldukça arttı. Partisi üst üste seçimleri kazandı. Artık parti kapatma davasından kurtuldu. Ordu uzaklaştırılarak kendi karargahına sıkıştırıldı. Uluslararası toplum Erdoğan’ın ılımlı birisi olduğunu ve politikasının kapitalizm ve konservatizime doğru gittiğine inanmaya başladı.
Erdoğan geçmişinden kendisini kurtardıktan sonra gerçek Erdoğan oldu. Artık görüşlerini beyan etmekten çekinmiyor. Her ne kadar habersiz ve gerçeklerden uzak olsa da, her konuda görüşlerini ortaya koyuyor.
Bunun sonucunda bugün Türklerin bir bölümünün utandığı ve Erdoğan’ın çizdiği Türkiye fotoğrafından endişe duydukları komedi haberi ortaya çıkıyor.
Bunlarla beraber bir tür Türk daha var. Türkiye vatandaşlarını büyük bir bölümü kadın, çeteler, İsrail ve tarih konularında Erdoğan’la hemfikir. Çünkü Erdoğan’ın sözlerinden utanacakları yerde liderleriyle övünüyorlar; Erdoğan’ın sözleriyle övünüyorlar ve daha çok onu seviyorlar. Karizmatik liderler, tabanlarını kendisinde resmeden liderlerdir. Bu açıdan Erdoğan deneyimli ve halkının neleri duymak istediğini çok iyi biliyor. Erdoğan’ın kadın hakları konusundaki sözleriyle rahatsız olanlar ise hiçbir şekilde ona oya vermeyenlerdir.
Peki, o zaman şunu soralım:
Acaba Erdoğan yanlışlıkla konuşup utandırıcı sözler mi söylüyor? Yoksa her detayını planlı bir sahnede hesap edilen oylarını nasıl artıracağına mı odaklanıyor? Belki her ikisi de doğrudur. Erdoğan gibi liderler kendi duyularına bakar ve tabanının hem isteğini hem arzularını biliyor.
Çoğu zaman söylediklerine de inandırırlar. Ama o liderlerin özgüveni gerektiğinden fazla artınca, söylediklerine dikkat etmezler. Onlar dış dünyayı kendilerinden daha iyi bilse de danışmanlarını dinlemezler veya danışmanları liderlerinin eleştirileri affetmediğinden konuşmazlar.
Sonuçta, komedi ve köşe yazarları için bol bol malzeme çıkar.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın