Kürt’ün uzun yürüyüşü ve Doktor Süleyman

Milletler tarihinde, önemli yaşamsal evreler vardır. Bunlar o milleti millet yapan , tarihi birlik ve millet ruhunu sağlamlaştıran ve birarada tutan evrelerdir. Kürd milletinin tarihinde bunun çeşitli evreleri vardır. Bu evreler oldukça etkileyici ve derindir. Efsanelerde, Demirci Kawa kültü, Kürt varlığının ve tarihdeki yerinin ilk örneğidir. Selahaddin Eyyubi Kurdi ve Kürtlüğü milletimizde, tartışmasız bir tarihi karakterdir. 1946 Cumhuriyeti ve Kadı Muhammed, birliğin ve milli duruşun ortak sembolüdür.

 

Uzak tarih ve kültürel kaynağımız, Zerdüşlük ve sürdürücüleri;  Ezidilik, bambaşka bir derinliği olan Kürtlüğün temsili sayılabilecek bu tarih ayrıca incelenmeyi bekliyor. Kürt tarihindeki ortaklığı ve genel kabulü bugün, milletimizin çok boyutlu tartışmalarına rağmen sürüyor.

 

Tarihsel olarak, başarısızlığın ana kaynağı , birlik olamama ve fırsatları değerlendirememe diye belirleniyor, bunun temel eksiklik olduğu her dönemde vurgulanıyordu. Özeleştiri ve birliğin gerekliliği üzerinde ortak kabule rağmen, tarihsel fırsatlar oluştuğunda aynı eksikliklere düşüldüğü görülüyor. Hem kurumsal ve hem de bireysel olarak bu durum tekrarlanmasına rağmen, eleştirileri de sürüyor.

 

Yine aynı tarihi zamandayız. Birkaç kere kullanılamayam bu an, birinci Körfez Savaşı’ndan sonra sürekli önümüze gelip duruyor. Hem uluslararası hem de yerel durum buna uygun olduğu gibi, böylesi genel bir istek de var. Neredeyse düşmanlarımız bile birlik ve bağımsız bir Kürdistan ister iken, durumu çeşitli nedenlerle heba etmek, tarihi bir yanlışı tekrarlamak olur.

 

Mele Mustafa Barzani’nin Birinci Uzun Yürüyüşü, Kürt hafıza ve ruhunda, büyük bir birlik ve millet ruhu oluşturmuştu. Bu oluşum modern zamanların birlik ve kurtuluş miladı sayılabilir. Birbirlerinden farklıklar arzetse de ikinci ve büyük yürüyüş: Duhok Toplantı ve Antlaşması’ndan sonra, bir grup Kürt silahlı gücünün, peşmergenin Kobani sürecinde, Kuzey’den Rojava’ya geçmesidir. Kürt topraklarının nasıl birleştiğinin somut bir örneğidir. İşgalcilere rağmen ikinci kez Kürt güçlerinin askeri olarak, iç ve dış olanaklarla, bu yürüyüşü yapması, yeni bir milat ve yeni bir yürüyüştür.

 

Üçüncü çağdaş yürüyüş ve temsili Doktor Süleyman, Sait Çürükkaya’nın Kürdi yürüyüşüdür. Bu yürüyüş de Bingöl’de (Çewlig) başlamış ve Bingöl’de bir Kürd birliği ile sonlanmıştır. Doktor, çocuk denecek yaşta Kürd direnişine katılmış.Tıp eğitimi sırasında savaşa girmiş, Çewlig’den Bekaa’ya oradan Botan’a, Botan’dan Başika’ya Kürdistan’ı birleştiren yürüyüşlerini gerçekleştirmiştir.

 

Bu yürüşler: Mele Mustafa Barzani’den Doktor’a Kürt birliği ve devleti oluşturur. Bununla birlikte bütün işgalci güç ve düşünceler boşa çıkarılır. Aynı zamanda milletimizin düşüncesinde netlik ve birlik kararlılığı oluşturur. Bölgesel ve fikri ayrılıklar ya en aza indirilir, ya da birlik düşüncesinin önünde engel olmayacak tarzda yürür, yürütülür. Kürt milletinin güncel ve tarihi çıkarlarına da bu davranış uygun düşer.

 

Aslında, Hewler toplantısı bunun ön habercisi idi. Alınan kararlar ve iyi niyetlere rağmen, Kürt milletinin isteğine rağmen, çeşitli nedenlerle uygulanamadı. Dohuk toplantısı sürecinde ise Şengal ve Kobani zorlaması ile yeniden yapıldı. Mesud Barzani’nin isteği ile yapılan ve Kobani direnişini ve milli birliği güçlendirici yanı olan bu toplantı için Salih Müslim: ‘Bu, Kürdler arasında birlikteliğin sağlanmasıdır’ dedi.

 

Başkan Barzani ise toplantı için şu tarihi değerlendirmeyi yaptı: ‘Bu anlaşma, Kürdlerin birliğini istemeyen ve devamlı Kürdler arasında karmaşa çıkarmak isteyen düşmanlara bir cevaptır.’

 

Şengal, Musul, Kerkük, Kobani ve Mahmur tecavüzlerine karşı oluşturulan, ortak milli direnişler, birleşme sürecininde ana temellerini oluşturmuştur.

 

Son süreçte yine Başkan Barzani’nin birlik ve destek açıklamaları aynı birlik ruhunun düşünceleridir.

 

Mele Mustafa Barzani, Mahabad yenilgisinden sonra Irak’a geçtiğinde büyük bir katliam ile karşı karşıya kalınır. Bunun üzerine, 15 Nisan 1947 de geçici olarak, silahlı güçlerin Sovyetlere gitmesi ve milletin karşılaşacağı katliamı engellemek için bunun gerekliliği tartışması yapılmıştır. Durumların iyice zorlaşması üzerine , 5 Mayıs 1947’de karar alınmış ve 560 seçkin önder ve deneyimli, silahlı güç ile birlikte, 22 Mayıs 1947’de yürüyüşe başlanmıştır.  Sovyet sınırındaki Aras Nehri 18 Haziran 1947’de geçilmiştir. Bu yürüyüş sırasında yapay sınırlar tepelenmiş Irak, İran ve Türk işgalcilerle yer yer ağır çatışmalar yaşanmıştır. Bu anlamda Uzun Yürüyüş tarihsel öneme sahiptir.

 

Sovyetlere varılması ve sonucu ise bir tarihtir. Şanlı bir Kürt tarihi.

 

Aynı tarih yeni direniş dönemindeki, Dohuk Antlaşması ve Kürt silahlı güçlerinin bütün Kürdistan’ı geçerek Kobani’ye ulaşması ve Doktor Süleyman’ın Başika şahadeti ve sınırların yok edilerek Bingöl’de büyük ve Ala Renginlerle donatılmış yürüyüşü son Kürd birliği temllerini milli bir tarzda atmıştır. Psikolojik etkisi bile alan savaşlarından daha üstün ve kalıcıdır. Daha anlamlı, tarihsel ve kalıcı kılmak bütün Kürt milleti ve temsilcilerine düşmektedir. Tarihi fırsatlar her zaman geri gelmezler, geldiklerinde ise aynı fırsatı sunmazlar.

 

NOT: Mesud Barzani’nin yazdığı ve Arapça’dan, Vahdettin İnce çevirisi ile Türkçe Doz yayınlarından, 2003’te yayınlanan, iki citlik;  ‘Barzani ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’  eserinin, 2004’te yayınlanan ikinci baskısı referans olarak kullanılmıştır. Kitap ve içeriği hakkında daha geniş bir tanıtım yazısı yapılacaktır. Kürt tarih yazımında oldukça önemli olan bu eserin sonunda, Uzun Yürüyüş’e katılan şahsiyetler hakkında tek tek bilgi de bulunmaktadır.


(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)