Nikitin’e göre Kürtler (2)

13-05-2018
İsmet Yüce
Etiketler Nikitin Kürd
A+ A-

Eski Rus diplomatı Bazil Nikitin, Kürdler üzerine araştırmayı İran Konsolosu olduğu dönemlerdeki araştırmalarına dayanarak yazmıştır. İkinci Dünya Savaşı yıllarında yayınlanan eser için; “Kürd probleminin çeşitli yönlerini içine alan ilk toplu eser” denmektedir. İçerik olarak tarih, coğrafya, sanat ve edebiyat, inançlar gibi oldukça çesitli alanları içeren kitap bu tanımlamayı hak eden bir özelliğe sahip.

 

Genel olarak Kürd tarihi yazını bölgesel, dönemsel ve tek tek alanları kapsamasına karşılık bu eser o yıllarda bu bütünlüğü taşımaktadır. Özellikle 1970’li yıllardan sonra başta Güney Kürdistan olmak üzere çeşitli alanlarda Kürd Tarihi çalışmaları daha yaygınlaşmaya başlamış ve daha çok milli bir tarih düşüncesi temelinde gelişmeye başlamıştır.

 

Kürd Tarih yazımında ferdi yaklaşımlar veya farklı kaygılar herzaman milliyetçi yaklaşımları geride bırakmış, bu bakımdan eksik bir tarih oluşturulmuştur. Tarihi yazın kadar bu alanda yararlanılabilecek kaynaklar ve kaynaklara ulaşma referansı en az araştırmaların kendisi kadar önemlidir. Yeni Kürd Tarih yazımında bu referansların daha çok Milliyetçi bir Kürd bilinci oluşturması doğrultusunda kullanılmasının daha etkili olacağı düşüncesi hakimdir. Yine bu eserin o yıllara göre oldukça geniş bir biblografyaya sahip olması ayrı bir özgün yanıdır.

 

Ekonomik yapı, yaşam tarzı ayrıca değerlendirilmiş. Kadının yeri ve rolü konusunda olumlu-eşit oldukça ayrıntılı anlatımlar bulunmaktadır. Aşiret yapılanması işleyişi ve yaşam tarzı ile Kürd duruşundaki yeri ayrıca işlenmektedir. Fakat bir durum değerlendirmesi yapmak gerekir: Nikitin’in kitabı bir keremi çevrildi, Kürdçesi var mı? Kürdçe ve Türkçe yeni çeviri yapılmalı bu çevirler, Kürd tarihini, çoğrafyasını ve kültürünü bilen birileri yapmalı. İddiamızda olduğu gibi Kürd gözü ile yapılacak bu çeviriler başka bir belirleme ve yorum oluşturacaktır. Hayvancılığın ve yaban hayatının öneminden bahsedilir. Kürd atları ve özellikleri özellikle vurgulanır, “Gerçektende Kürdistan, Bağdat’ı, İstanbul’u, Suriye’yi hayvan bakımından besleyen bir merkez hizmeti görüyordu.” Durumu dahada netleştiriyor.

 

“Kürde zorla boyun eğdirmek hiç kolay olmadığından, her türlü şiddet tedbiri, her türlü güce başvurma girişimi, vahim sonuçlar doğurma tehlikesi taşır.” Açıklaması Kürddeki özgürlükçü ısrarı göstermektedir. Ayrıca, “Kürdlerin Karakteristik özellikleri İ.Ö. 1000 yılları ile İ.S. 1900 yılları arasındaki zaman aralığında hiç değişmemiş görülmektedir.” “Kürdler eğer  daha yerleşik bir hayat sürselerdi, kelimenin tam analmıyla Doğunun şövalyeleri adını alabilirlerdi. Savaşçı bir karakter, doğruluk, ve dürüstlük, prensiplere sınırsız bir bağlılık.”

         

Sürreyya Bedirxan Bey, Şerefname ve Minorsky ana kaynaklar olarak kullanılmış. Birçok referans bölge gezileri ve alan çalışmalarından gelmektedir. Kürd Milli gelenek ve görenekleri ise Ereb Şemo’nun katkıları ile oluşturulmuştur. Zerdüşti ilişki bağlantısı ise şöyle referanslandırılmakta, “Urmiye gölünün güneyindeki bölgeyi kaplayan Mukri aşireti Kuzey Kürdlerinin güney dalını oluşturur. Mukriler, fonetiği ve grameri en iyi oturmuş görünen bir Kürd lehçesi konuşurlar. Zerdüşt Peygamberin doğduğu ve ilk kez vaaza başaldığı yer olarak görülür. Zerdüşt’ün konuştuğu Avesta diline en çok yaklaşan lehçe Mukri lehçesidir.”

 

Devlet ve Ulus tanımlaması bölümünde Milli Birlik Ruhunun 7. Yüzyılda yaşamış Ehmedê Xanî ve Mem u Zîn anılarak, “Eğer 11. yüzyılda bir Xanî yaşamış olsaydı, Kürd tarihi bir başka bir yön olabilirdi. Ulusal bir devletin oluşumu için gerekli olan ruhla donatılmış bulundukları halde Kürdler, böyle bir devletten yoksun kalmışlardır ve adeta potansiyel halde bir ulus, devletsiz bir ulus oluşturmaktadırlar; oysa devlet, ulusun en üstün ölçüde tanınmasıdır.”

 

Kürdistan tarihi bir bölüm olarak genel notlarla kitabın yayınlandığı döneme kadar bölge bölge özet olarak anlatılmaktadır. İnanç bölümü ayrıntılı bir yer tutmakta ve en klasik örneği Selahaddin Eyüb  ile, “bütün mal varlığını hayır işlerine, insancıl işlere harcanmıştır. Öldüğü zaman, hazinesinde 47 dirhem gümüşten başka bir şey bulunmadığı söylenmiştir.” Kürd ahlakı ve inanca yaklaşımı örneklenmiştir. El-Ezher Üniversitesi’nde, Kürdçe ve Arapça eserleride yayınlanmış Kürd alim-hocalardan bahsedilir.

 

“Özgüveni oldukça yüksek olan bir millet”, tanımlaması özgündür.

 

“Edebiyatları yeni döneme kadar sınırlı örnekler dışında dengbejlik ve şiir biçimde olduğu biliniyor.” “Rus Akademisi’nin 1787’de haızrladığı 276 Kürdçe sözcüğün olduğu eser bu alanda bir ilk olma özelliğini gösterir. İlk Kürdçe gramerde aynı yıl Roma’da İtalyanca olarak yayınlamıştır. Misyoner Maurizio Garzoni tarafından yazılmıştır.” Bu konuda notları da var.

 

Ayrıca kitabın ekler bölümünde; 12 Temmuz 1925’te Musul Sorunu üzerine kurulmuş komisyon raporu bulunuyor. Burada Musul ve yöresinde etkili bir Kürd nüfusdan bahsediliyor. Diğer önemli bir ek ise; Şeyh Mahmud Berzenci’nin: 21 Mart 1931’de Milletler Cemiyetine gönderdiği mektup bulunmaktadır. Önemli bir tarihi belge niteliğindedir.

 

Nikitin kitabını; “Bütün bunların yanı sıra, sımsıkı birleşmiş ve ulusal bağımsızlık isteğini açıkça ortaya koymuş bir halk karşısındayız” dizeleriyle bitirir.

 

Not: Makale, Bazil Nikitin, Özgürlük Yolu Yayınları, Temmuz 1986, temel alınarak yazılmıştır.

 

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli