Kürt filozofu,Sühreverdi:Nur Heykelleri

Sühreverdi, İslam’ın Altın Çağı denilen zaman diliminde yaşamış bir Kürd Filizofudur. Bugünki Rojhilat-Doğu Kürdistan’da bulunan Bijar ile Zanjan arasında kalan bir bölgede dünyaya gelen Sühreverdi, 1154-1191 yılları arasında yaşamıştır.

 

Bölge ve Kürd tarihi bizim oluşturmaya çalıştığımız Kürd Milliyetçi bakış açısı ile değilde farklı kaygılarla yazılıp yorumlandığı için şahsiyetler ve tarihi gerçeklerde yerli yerine oturmamaktadır. Bölge ve Kürd tarihini genelde batılı misyonerler ve farklı kaygı ve düşüncelerle yazan yorumlayan şahıslar sürekli bir çarpıtma ile “doğu” veya başka resmi kavramlarını kullanıyor. Kürd Kürdistan diyemiyor, dese bile referanslı konuşuyor. Yani dolaylı yorumlara giriliyor.

 

Kaynak ışık-ateş olunca İran-Azeri-Fars vb diyor. Oysa kaynak Zerdüşt, Zerdüşt bir Kürd, kitabı Avesta Kürdçe yazılmış. Bu çarpıtılmış, işgal ve talan edilmiş Kürd tarihide geçmişten bu yana böylece sürüp geliyor.

 

 Felsefesinin dayanağı işrak kavramı ile temellendiğinden, işrak’a karşılık olarak birçok kavramı kullanmış veya ifade etmiştir. Orta dönem aydınlanmasının temel filzofudur denilebilir. İşrak kavramı nerdeyse felsefede töz kavramına gelen bir tanıma denk gelmektedir. Öyleki herşeyin varoluşun temeli gibidir. Doğu, ışık, güneş ve aydınlık olarak kullanıldığı gibi bilgeliğin ve doğruya ulaşmanın temel idesi gibi de düşünülmüştür.

 

Sühreverdi bir Kürd Filizofu ve aydınlanmacısıdır. Felsefi düşüncesini açıklamda da temel aldığı düşünce olan İşrak bir Zerdüşti referanstır. Zaten kendisini sonuna doğru götüren düşüncede budur. İslamı Batini düşüncelerle karıştırdığı suçlaması ile sona doğru gitmiştir. Doğu Kürdistan’da 1151 veya 1154 yılnda doğdu ve 1191 veya 1208’de Halep’de öldü veya öldürüldü. Zamanın Halep emiri Selahaddin Eyübi’nin üçüncü oğlu al Malik Al Zahir tarafından Batini düşüncelere kaydığı suçlaması ile öldürüldüğü söylentisine karşılık, açlık gervinde veya boğularak veya surlardan atılarak öldüğü yönünde bilgiler bulunmaktadır.

 

Özellikle vurgulanarak belirtilmelidir. Zerdüşti düşünce ve Platon tartışması sentezi ile fikrini oluşturmuştur. İslam yorumuda bu referansların sonucu meydana gelmiştir. O yıllarda ancak ölüm göze alınarak yapılabilecek bir aydınlanmacı, Zerdüşti düşüncedir.

 

Başlıktaki “Nur Heykelleri” 100’den fazla yazdığı kitaptan bir tanesi olmasına rağmen Zerdüşti fikrin temeli olan ışık-nur-güneş çağrıştırmasından dolayı ön plana çıkarılmak istenmiştir. İbn-i Sina’nın Aristocu düşünce tarzını eleştiren Sühreverdi, Zerdüşti düşünceden hareketle sembolik anlatım ile eleştirir. Aslında savunduğu, tanımlamaya çalıştığı şeye bir üst ışık’da denilebilir.

 

Kendisinden sonra birçok İslam ve batılı düşünürlerin yanı sıra Hint düşünürlerini de etkilemiş, fikirleri yayılmıştır. Hakkında bütün dillerde oldukça ayrıntılı bilgi ve felsefesinden alınan referanslar vardır.Kürdler için önemli olan ise Ehmede Xani’nin bu düşünceden etkilendiği ve felsefesinde kullandığıdır.

 

İşrakilik ve Meşailik karşılaştırması üzerinde çalıştı. Copernicus-Newton öğretisinde kendisini bulan gökbilim-kozmoloji çalışmalarının, döneminde en ayrıntılı nerdeyse ardıllarına yakın bir biçimde İslam kültürü içinde araştırıp tartışıp formülleştirilmiştir. Bu gün İslam tartışmalarında uygun yerini bulamayan hatta karşıya almadan tartışma cesareti gösterilemeyen Zerdüştlük temelinde bu tartışmaları yürütmüştür. 102 eseri var 78 i kütüphanelerde var 24 ü kayıp.

 

Oldukça ayrıntılı tartıştığı medeniyetler ve İslam, Zerdüşlük kaynağı nedeni ile İslam’a aykırı bulunup dışlanmıştır. Üzerine oldukça ayrıntılı arştırma ve tartışmlar yapılmıştır. Önemi bilinmekle birlikte İslam tartışmasında felsefe ekolü sıkıntılı olduğu, özellikle kaynakları ve bağlantıları bakımından, unutturulmak istenmiştir. Sadece tez çalışmlarına konu olmuş onun dışında fazla gündemde tutulmak istenmediği görülüyor. Oysa yaptığı tartışmalar geliştirrilp güncelleştirilse Yunan veya bilinen öbür İslam felsefesinden bile daha derin ayrıntılı yolaçıcı bir tartışma zemini oluşabilir.

 

En fazla saklanan, hatta yok sayılan yanı ise Kürdlüğü olmuştur. Hatta başka milletlere bile maledilmek istenmiştir. Oysa Kürdlüğü çok nettir. Adıda doğduğu Kürd köyünden gelmektedir.

 

Meşşai Kozmolojisini, İbn Sina 980-1037 sınırları içinde kalan sistemi en ayrıntılı bir biçimde eleştirerek tartışmış, yeni bir işrak-ışık felsefesi denilebilecek, Zerdüştlüğün temel verileri olan ışık-güneş temelinde tartışmış ve geliştirmiştir.

 

Bilindiği gibi Zerdüşt Peygamber de Filizof Sühreverdi gibi bir Kürd idi. Bütün bunlar erken bir İslam felsefesinin önceli Zerdüşlük ilişkisi içinde teorileştirlimiştir. Sühreverdi ile aşağı yukarı aynı dönemde yaşamış olan, İslam Alimi Şehristani de Zerdüştlük ve Avesta için Ehli Kitap olma ihtimali var diyor ve Avesta da temellenen tanrı ve ikilik kavramları üzerinde duruluyor.

 

İşrak, ışığın yansıması, güneşin doğuşu, aydınlanma, keşif, ilham, bireysel sezgi gibi felsefenin, özellikle Zertdüşti felsefenin temel kavramlarının yer aldığı düşüncede yerini almıştır.

 

Sühreverdi İşrakilik felsefesinin kurucusudur. Yukarıda değildiği gibi yeni dönem gökbilimleri tartışması özgün kavramlaştırılması ile İbn Sina eleştirisi üzerinde yükselmiştir. İslam çoğrafyasında, Meşşai felsefe ekolüne alternatif olarak yerel ve özgün olma iddiası ile oluşturulmuştur.

 

İşraki düşüncesinin oluşmasında temel kaynak Mazdeizm ve Zerdüştlüktür. Ayrıca Hermetizm, Aristo, Platon ve Yeni Platonculukta bu felsefeye temel oluşturmuştur. Tarihler ve tartışmalardaki zorluklar düşünüldüğünde temel alınan ve üzerinde felsefe oluşturulan kaynaklar kendisini bir Kürdi aydınlanmanın başlangıç tarihi olarak da yer veriyor.

 

İşrakilikte: Melek, nur, ışık, karanlık kavramları ekolün olamazsa olmaz temelleridir. Görüldüğü gibi bu kavramlar Kürd Peygamber Zerdüştün Avesta da geliştirdiği en temel kavramlardır. Kuran kavramları olarak tartışılsada temel olarak Zerdüştlüğe dayandığı ve Zerdüştlüğün doğrudan etkisinde geliştiği gerçeği kesinlikle gözardı edilmez.

 

Ali Şeriati: Zerdüşti izleyicilerle Hz. Muhammed’in Mekke’de karşılaşıp konuşma-tartışma olasılığı kesin diyor. Buradan da bağlantı kurulabilir.

 

Sühreverdi varlık düşüncesini nurlar sıralmasında tartışması ve Meşşai Felsefesi, -ilk islam felsefesidir,rasyonel, doğa ilişkileri temelinde tartışma yürütmüşlerdir, yürüme anlamına gelir-, ile karşılaştırması tartışmasının en yüksek felsefi noktasıdır. Bu nurlar sıralamasını, düzenin esasları, hükmetme, sevme, aydınlanma, ve müşahede, zenginlik-yoksulluk kavramları ile ikilik tarzında tartışarak geliştirmişitir.

 

Meşşailik eleştirlerek daha ileri bire felsefe akımı olan işrak felsefesi İslam’ın ilk iki felsefe ekolu-tartışmasıdır.10. ve 11. yüzyılın sonlarına kadar İslam filozoflarını denediği ama sistemleştiremediği doğu felsefesidir. Bilgi kaynakları olarak akıl üstü keşif, ilham ve sezgiye dayalıdır. Kaynakları İslam felsesinin yanı sıra doğu-hint- eski yunan ve eski mısır kaynakları vardır. Oldukça geniş bir alan taranmıştır.

 

Zerdüşti ve Platon felsefesi üzerine İslam yorumu bir sentezdir. ‘Işık, felsefesi aydınlanmada, en yetkin metafizik bilgidir’ diye ışık-nur tanımlaması yapmıştır. Bu anlamdaki en klasik kitabı olan: ‘İşrak Felsefesi’ni 32 yaşında yayınlamıştır. Düşüncesi ana olarak:“Akıl yolu ile değil, manevi sezgi ile gerçeğe ancak ulaşılabilir. Bu da kalb ve işrak yolu ile hakikati bulma anlamına gelir.” Bilindiği gibi Kürd Peygamberi olan Zerdüşt’ün ana fikri-düşünce kaynağı ışığın-güneşin gerçeğin cevheri olarak görmesidir. Sühreverdi’de buradan hareketle rasyonel ve sezgisel düşünceyi biraraya getiriyor.

 

Magi düşüncesinin düalist felsefesi buradan görülebilir. Pertew name-Hikmet al-İşrak’ta Zerdüşti düşünceyi ayrıntılı bir biçimde kullanmıştır.

 

Kaynaklar:

-Hayakal al-Nur al Suhrawardi, The Temples Of Lights.

-Nur Heykelleri, Çeviren: Saffet Yetkin, Şark İslam Klasikleri, 1949.

-İşrak Felsefesi, Çeviren: Tahir Uluç, İz Yayıncılık, 2009.

-Edward Craig, Routhledge Encyclopedia of Philosoph, “al- Suhrawardi, Shihab al-Din Yahya (1154-1191), 1998.

-Henry Corbin, The Voyage and teh Message, North Atlantic Books, 1998.

-Amin Razawi, M. Suhrawardi and the School of İllumination, Richmond: Curzon, 1997.

 

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)