Musa Anter’in katili belediye başkanı oluyor

22-11-2018
Selahattin Çelik
Etiketler Musa Anter Hamit Yıldırım katil belediye başkanı JİTEM Orhan Miroğlu
A+ A-

Hamit Yıldırım’ın Şırnak’ın Kumçatı beldesinin AKP’li belediye başkanı olmak istemesinden çok, serbest geziyor olması daha acayip değil mi? Kumçatı, Mehmed Arif Ciziri’nin şarkılarına konu olan, Boti aşiretinin bi nevi başkenti, ünlü Osman Ağa’nın köyü “Dêrgulê”. Cefakar aşiretin bu katili barındırması tabiki utanç, ama hangi yöremiz bu tür utançlara ev sahipliği yapmıyor ki?

 

Anter cinayeti türünde görülen tek dava, Ankara’da, katilleri bir bir aklayarak gidiyor. Ayrıntılarıyla bilinen ender cinayetlerden biri. Saldırıda ağır yaralanan ve AKP’den milletvekilliği yapmış Orhan Miroğlu’nun ifadesi var (“Dijwar, Onlara dair her şey”). Olayda yer alan Abdulkadir Aygan isimli tetikçinin itirafı var (Timur Şahan–Uğur Balık, “İtirafçı, Bir Jitem’ci Anlattı”). Son güne kadar Anter’in yanında olan evlatlığı Süphan Mete’nin anlatımı var (“Qod: Deşifre”).

 

Demir Oteli

 

Anter, Diyarbakır Belediyesinin Eylül 1992, 8. Kültür Festivaline davetliydi. Konuşmacıydı, kitaplarını imzalayacak, sohbet edecek, özlediği Amed’i bol bol gezecekti. O, böyle düşünüyordu. Yanına yeğeni ve evlatlığı Süphan Mete’yi alarak gider. Orhan Miroğlu da onlara katılır.

 

Anter’in programı yüklüdür. Yakın çevresinden birinin Çüngüş’te toprak sorunu vardı. Çözümü bölgede etkin Kürt siyasetçilerinden geçiyordu. Anter’in, itirafçı olan tanıdığı bazı eski gerillalarla konuşup onları itirafçı olmamaları için iknaya çalışacağı söyleniyordu. Bu daha ağır basan ihtimal. Anter, tecrübesine rağmen saflık derecesinde iyi niyetliydi. Her iki durumda da saygınlığına güveniyordu.

 

Kontrgerilla daha hızlı

 

20 Eylül 1992: Anter programında Süphan Mete’nin yanında olmasını istemez. Süphan ve o an yanlarında olan bir Kürt şair, oteli terk ederler.

 

Akşam saatinde Anter, Orhan’la otelin önüne iner. Onları alacak kişi bekliyordu. Gencin üzerinde bol dökümlü bir gömlek, ayağında spor ayakkabı vardır. Kürtçesi iyidir. “Dijwar” adını kullanıyor. Ticari bir taksiye binerler. Anter, Seyrantepe yolunu sorar. Demek ki görüşme orada olacaktı ve önceden konuşulmuş olmalıydı.

 

Seyrantepe’yi geçer Ergani yoluna saparlar. Dijwar dağınık davranır. Anter, “Sen tanımıyorsun” diyerek tepki gösterir. Bir sokağın ortasında araçtan inerler. Anter dönmeyi de düşünür. Dijwar aniden gömleğinin altına gizlediği tabancasını çeker, kurşun yağdırır. Anter göğsünden ve kafasından vurulur, bir adım atar gibi olur, dik durmaya çalışır, sırtüstü yığılıp kalır. Sağ elini birşey söylemek istercesine kaldırır, sonra göğsünün üstüne indirir. Miroğlu az ötede yatıyordu. Doğrulmaya çalışır, hayır, toprak zemine yüzüstü çakılıp kalır. Kendisi kurtulur. Anter hemen ölür.

 

Cinayet uluslararası düzeyde tepkilere yol açar. Türk devletinin fazla zorlandığı bir cinayet olur. Hepsi o kadar! Katillerin üzerine gidilmez. Anter de diğer binlercesi gibi “kimvurduya” gitmişti!

 

Olayın malum Kürt cephesi

 

PKK gerillası misilleme olarak Bingöl’ün Solhan ilçesinde bir lokalde aralarında savcının da olduğu birkaç yerel devlet yöneticisini öldürdü. Mardin’de Süphan Mete’yi kaçırdı. Mete sorgucularına istemleri doğrultusunda bir hikaye uydurdu. Senaryo boyanarak kamuoyuna sunuldu. Mete’yle görüştüm. Tümden olayın dışında görünüyordu.

 

Abdulkadir Aygan’ın itirafları

 

Cinayeti devlet birimlerinin yaptığına dair ortak kanı vardı, detaylar ise PKK’ye tekrar sığınan Aygan’ın itiraflarına kadar gizli kaldı. JİTEM cinayetiydi. Cem Ersever Ankara’da görevliyken Diyarbakır’a gitmiş ama cinayeti planlayan yürüten Solhanlı “Yeşil”di (Mahmut Yıldırım). Anter’i otelden almak için “Hogir” kod adlı Cemil Işık isimli eski PKK’li kullanılmıştı. Hogir, Mardin bölgesinde Anter’le tanışmış olmalı.

 

Anter’i otelden almak için ilk teşebbüs başarılı olmaz. Aygan silahlı, Hogir’in yanındadır. İtirafçı-tetikçi Ali Ozansoy (Pazarcıklı), Saraykapı Semtindeki JİTEM İstihbaratından birim elemanlarının koordinesini sağlamıştı. Yeşil, Mustafa Deniz isimli itirafçı-tetikçi ile, yakından birimi yönetmişti (Deniz, Kasım 1993’te Cem Ersever’le birlikte JİTEM tarafından öldürüldü). Anter’in vurulması şehirde alarma yol açmış, JİTEM’ciler Land Rover ekip aracıyla dönmek zorunda kalmışlardı. Hamit cinayette kullandığı 14’lü UMAN marka silahı, polis engeline takılmamak için kaçış yolu üzerinde çöp kutusuna atmıştı.

 

Çok iyi tanıdığım Aygan, PKK’de hiç kalmadı. Ülkeye girer girmez kaçtı ve itirafçı oldu. Çarpıttığı, gizlediği mutlaka vardır, ama anlatımı katili tanımlamaya yetiyor.

 

“Hogir” adlı Cemil Işık

 

Aygan’ın itiraflarına kadar Işık’ın kilit rolü gizli kalır. Vartolu’ydu. 1984/1985’te PKK’ya katılmıştı. Köylülere yönelik cinayetlerde yer aldığı söyleniyordu. PKK’dan kaçar, Güney Kürdistan’a sığınır. Aygan, Mazhar isimli başçavuş, Ali Ozansoy ve kendisinden oluşan JİTEM timinin Işık’ı Zaxo’dan aldığını anlatır. Cem Ersever, operasyonu Silopi’den yönetir.

 

Hogir’e eşi de katılır. Kadın bir müddet Elazığ’da Yeşil’in himayesinde barınır. Aygan’ın anlatımını, Diyarbakır JİTEM lojmanlarında aileleri birlikte gösteren fotoğraflar doğruluyor. Hogir’in izi Avrupa’da çıkar, 1994/1995’te Almanya’nın Wuppertal şehrinde silahlı bir saldırıda öldürülür. Anter cinayetinden

 

Avrupa’ya gitmesine kadar geçen süredeki pratiği sırdır. JİTEM Avrupa güvencesi mi vermişti? Zira isteseydi, Güney’de kalabilirdi. Anter cinayeti nedeniyle mi, PKK’den ayrıldığı için mi öldürmüştü?..

 

Almanya’daki eniştesinin evini ziyaret edenler, duvardaki iki resmi aktardılar: Abdullah Öcalan ve Cemil Işık. Aileyi koruma endişesinden olacak.

 

Işık’ın Ermeni kökenli olduğunu söyleyenler var. Kişi kökeniyle değil, yaptığıyla yargılanır. Köyü Rindelyan’da Ermeniler var, ama tanıyanlardan: Cemil Işık, Kürt.

 

Peki tetiği çeken Hamit Yıldırım? İtirafçılıktan mı geliyordu? Dışardan mı eklendi? “Güney’de Hogir’e katılmış” diyenler var. Umut ederim bu önemli detay mahkeme kayıtlarında aydınlanmıştır.

 

Miroğlu’nun söylemek istemedikleri

 

Miroğlu benim gibi Batmanlı sayılır. Benim kuşaktan. İlginç ama öyle birini hiç hatırlamıyorum. Miroğlu’nu ‘Miroğlu’ yapan Musa Anter olayıdır. Milletvekili bile yaptı. Benim için büyük merak; öyle bir milletvekili olmanın zevki nedir?

 

“Anter başta görüşmeyi kabul etmedi ama ısrarlara dayanamadı” diyor. Israrcılar kimlerdi? Anter kiminle görüşecekti? Miroğlu öylesine mi gitti, gönderildi mi? İtirafçı (tetikçiler mi) görüşme tuzağını dayatıyordu? Ona yazdım, cevap yok. Kocaman milletvekili bana mı cevap verecek!

 

Sırası gelmişken izin verin şu itirafı ekleyeyim: Hiçbir neden, hiçbir zaaf, Kürt aydınlarına yönelik cinayetleri haklı kılmaz. Yine de; dünyada Kürtler kadar ölüme bu kadar rahat, bu kadar safça giden başka insanlar var mıdır?

 

Sanki katiller hiç başkan olmamış

 

Hamit Yıldırım’ın cinayetten sonra köy korucusu kimliğiyle Kumçatı’da kaldığı, tespit edilir. Anter cinayeti nedeniyle Diyarbakır’da açılan JİTEM davası olmasına rağmen, ordu-istihbarat ağı içinde serbest hareket ediyordu. 2012’de tutuklandı. Cinayetteki rolü savsaklandı. Beş yılı doldu, “zaman aşımı” hikayesi, 2017’de serbest bırakıldı.

 

Cinayet, kariyerin sermayesi. Peker, Ağar, Bucaklar ve daha nicelerinden biliyoruz. Zavallı Çakıcı! Mafya ve katiller siyasal kimlik alıyor, ya da onlar iktidara kimliklerini veriyorlar. JİTEM, 1994’te Cizre’de yerli tetikçisi Kamil Atak’ı MHP’den belediye başkanı yapmıştı. Ankara’nın MHP’li Keçiören belediyesi, ‘Kardeş’ olmuş, “Dayanışmacı memur” kılıfı altında tetikçi ihraç edilmişti. Cizre kan gölüydü.

 

Kürt legal partilerinin işi zor. Yerel seçimler geliyor. İşte rakipleri. Aslında TBMM de böyle. Siz karar verin; iktidar mı tetikçi, tetikçi mi iktidar?

 


(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli