Piyasaları canlandırmak

24-07-2020
Etiketler Kürdistan Bölgesi Hükümeti Erbil Sürek Köyü
A+ A-

Yeni tip koronavirüsü (Covid-19) salgını iki yönüyle dünyayı olumsuz yönde etkisi altına aldı. Birincisi sağlık ikincisi de ekonomi. İlerleyen günlerde daha fazla etkisi ortaya çıkacaktır. Özellikle de siyasi, idari ve yönetim şekilleriyle ilgili. Salgına karşı aşı bulma girişimler şu ana kadar sonuç vermedi ancak çoğu ülkeler ekonomi krizlerle mücadelede başarılı olduğunu ve engelleri aştıklarını söyleyebiliriz. Ayrıca her birinin ekonomik alanında yaşanan zararları telafi etmek için planları var.

Salgının yayılmasının başlangıcında hayat duruma noktasına geldi, daha sonra peyderpey bütün ülkelerde normalleşme sürecine geçildi. Ancak salgının insanlar üzerindeki etkisi devam etmektedir. Yaşamın salgına karşı diz çökmesini istemiyor, yani salgının devam etmesine rağmen önlemlere uyarak hayatı devam ettirmek istiyorlar. Şu anda birçok ülkede Covid-19’a rağmen yaşamı devam ettiriyorlar. Nitekim virüsü yenmek için uygulanan bazı adımlar ve hayatı durdurma girişimleri de başarısız oldu. Şu anda durum tam tersi virüsün insanlara karşı oluşturduğu tehlikelere rağmen hayatı devam ettirmeyi amaçlıyorlar.

Acaba Korona bitmeden Kürdistan yönetimi hayatı normale döndürebilir mi, ya da mevcut durumda olduğu gibi sorunlara bir çözüm bulana kadar hayatı durdurmaya devam mı edecek? Kürdistan’da son 5 ayda görülen uygulamalar tabiri caizse hayatı durdurmadır. Kürdistan Bölgesi, insanların evde kalıp kendilerini karantinaya almaları konusunda diğer ülkeleri taklit etti. Hükümetlerin vatandaşlarını evlerde tutma sorumluluklarını yerine getirmesi için attığı adımların yanında kendileri de sorumluluk aldı. Burada sadece kamu memurlarının maaşları değil özel sektörde çalışanların da gündelik özel ihtiyaçlarını karşıladı. Yani insanlar evlerinde karantinada kaldıkları sürede geçimleri için gereken destek sağlandı, tıpkı insanları çalıştıkları sürede olduğu gibi. Ancak Kürdistan Bölgesi memur maaşlarını ödeyemiyor, vatandaşların geçimlerini nasıl sağlasın? Bu nedenle Kürdistan’da durum insanları aç bırakma, fakirleştirme ve işsizleştirmeden ibarettir. Bu durumun devam etmesi takdirde çok daha vahim sonuçları olacaktır.

Hepimiz hükümetin gücünü ve mali kaynaklarının sınırlı olduğunu biliyoruz. Durum böyleyken hükümetin tek başına söz konusu sorunlarla baş edeceğiyle ilgili umutlara kapılmamalıyız. Ne uluslararası bir borç isteyebilir, ne de destek fonlarından yardım alabiliyor. Irak Hükümeti de Erbil yönetimi’nin payını göndermeye niyetli değil. Bu şekilde de devam edemez. İstediği şey şu, reform yoluyla memurlarına yarım maaştan biraz fazlasını vermek. Kürdistan’da ailelerinin yüzde 13’ü kamu kurumlarında çalışıyor. Bu durumda eğer insanlar iş sahibi olmaz ise ekonomik kriz korona salgının bitmesinden sonra da Kürdistan halkının yakasını bırakmayacaktır. Peki bu durumda ne yapmalı, nasıl iş imkanı yaratmalı, toplumun çoğunluğu için hayat ve iş fırsatı nasıl sağlanmalı?

Kuşkusuz insanlarının tamamı kamu kurumlarında çalışan bir ülke yok ve sadece hükümetin verdiği maaşla geçimini sağlayacak bir durum da söz konusu değildir. Ancak sorumluluk alan bir hükümet iş imkanı ve çalışma zemini hazırlamaya gayret eder. Böylece insanlar kendi bilek güçleri ve emekleriyle evlerine ekmek götürebilirler. Asıl soru şu, Büyük bir borcun altına giren ve memur maaşlarını ödeyemez duruma gelen Kürdistan Hükümeti nasıl iş imkanı yaratabilir ve pazarın kalkınmasında rol alabilir?

Böylesi kritik bir süreçte yerli ve milli yatırımcılara sığınmak çok önelidir. Kürdistan’da güvensizliğin her yere sıçradığı aşikâr. Hükümet ve partiler hem halk hem de yatırımcılar nezdinde güvenilirliğini kaybetmiştir. Ancak ülkesini seven ve geleceği için ellerini taşın altına koymak isteyen hala vefalı ve azimli insanlar. Yolsuzluğun çoğaldığı fakir insanları aç bırakarak sermayesine sermaye katan çok sayıda parazit yatırımcı türemiştir, ancak hala iyiliksever ve milliyetçi insanlar var ve hükümetleriyle halklarının bu krizden çıkmaları için sorumluluk alıyorlar.

Yatırımcılar paralarını bankalarda veya yeraltlarında muhafaza etmeleri yerine, ya da yarın bir gün yurt dışına götürmeye mecbur kalmaları yerine hükümetin kendilerine iş fırsatı yaratması gerekiyor ki Kürdistan’da yatırım yapsınlar. Erbil ve Süleymaniye’de anlatılması gereken iki önemli örnek var; Erbil’de yapılan 120’lik caddesiyle Süleymaniye’de temelleri atılan 100’lük caddesi projesi için hükümetin cebinden herhangi bir harcama çıkmamıştır. Hemin Grup ile Qaywan Grubun üstlendiği projeler tamamen güvene dayalı yapılmıştır. Kürdistan hükümeti krizin sonlanmasıyla her iki firmaya ödeme yapacağını taahhüt etti.

Söz konusu iki milletsever yatırımcı böylesi kritik bir süreçte büyük bir hizmete imza atmışlardır. Bir taraftan Erbil halkı adına önemli adım olan proje diğer yandan da Süleymaniye’de projenin yapımına başlanan proje çok sayıda iş imkanı yaratacaktır. Aynı zamanda böylesi umutsuzluklarla dolu bir süreçte ülkenin kalkınma kervanını devam etmesi için önemli bir adım olarak görülmektedir. Vatanını sevenler ve halkının geleceği için sorumluluk alan bu tür tutumlara ve böylesi millitsever yatırımcılara saygı göstermelidir.

Hükümet bu iki örnekte olduğu gibi ihtiyaca göre ağını daha da genişletebilir. Okul, hastane kanalizasyon ve su kanalları projeleri de uygulamaya koyabilir. İl ve ilçelerde ihtiyaca göre projeler uygulanabilir, böylece ülke bu şekilde kalkınabilir ve iş imkânı da sağlanabilir. Bu iş uygulamaya koymak milyarlarca doları olan bir bölge için çok da zor değil. Her bir yatırımcı birer proje uygulasa büyük bir sinerji yaratır. Binlerce kişiye iş imkânı yaratılır ve pazarlar canlanır.

Hükümetin yararlanacağı bir başka konu ise yapımları eski yıllara dayanan bazı kamu kuruluşu, okul ve üniversite binalarının yatırımcılara proje karşılığında verilmesi. Örneğin Erbil daha küçük bir kentken yapılan bazı binalar kent merkezinde yer alıyorlar ve şu anda yapılış amacı için pek de elverişli olmayabilir. Dolayısıyla yatırımcıların da faydalanabilmesi ve teşvik edilmeleri için bu yapılar kendilerine proje karşılığında devredilebilir. Söz konusu binalar yerleşim yeri, AVM ve daha bir çok amaçla kullanılabilir. Hükümet yatırımcıları farklı konumlarda belirlediği arsalar üzerine yeni kamu binaları inşa ederek stratejik konumlarda bulunan eski arsaların işletmesine onay verebilir. Örneğin yapımı çok eskilere dayanan bir okul binası şu anda çok stratejik bir semtte yer alıyor, ya da örneğin Erbil gibi bir kentte şu ana kadar üniversite kampı bulunmuyor, çünkü fakülte binaları her biri farklı semtlerde bulunuyor ve halihazırda eğitim için pek de elverişli değil ancak konum itibariyle çok stratejik konumlarda yer alıyorlar. Alışveriş Merkezi ve büyük Pazar yerleri için çok elverişliler. Hükümet yatırımcılar aracılığıyla eski yapı ve arsaları yenileriyle değiş tokuş edebilir. Hükümet tek kuruş ödemeden kente üniversite kazandırabilir. Aynı zamanda istihdam da yaratılır.

Bu ve buna benzer birçok adım düşünülebilir ve yeni pazarlar oluşturulması için zemin hazırlanabilir. Aynı zamanda istihdam ve iş imkânları da sağlanabilir. Bütün bunlar sorumluluk hisseden bir hükümetin en öncelikli görevleri arasında yer alıyor.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli
 

Son paylaşılanlar

Fotoğraf: Rûdaw

Qesra Şaneşîn: Dönüşen inançlar, kripto kimlikler ve kasabalı Kürt modernleşmesi

Qesra Şaneşîn, Kürt toplumunda inanç, kadın, mekân ve kimlik arasındaki kadim ilişkinin izini sürerken; din değişimleri, kasabalı modernleşme ve kripto kimliklerin nasıl üretildiğini tarihsel ve sosyolojik bir çerçevede ele alıyor.