Onbinlerin dönüşünde Kürtler
Xenophon’un “Persia Yürüyüşü” kitabı Komal Yayınları tarafından özet ve Kürdistan bölümü bütün olarak ilk kez Türkçe’ye; Ksenefon, “Onbinlerin Kürdistan’dan Geçişi” Anabasis alt başlığı ile broşür kitap olarak yetmişli yılların sonunda çevrildiğinde Türkçe’de Kürdistan adı geçen çok az kaynak vardı. Kitabın ve çevirinin önemi buradan geliyor.
Çeşitli analizlerde Kürd, Kürdistan adını ilk kez bu kaynakta yazılı biçiminde geçtiği tartışıldı, söylendi. Bu ilk olmanın getirdiği bir tartışma idi. Sonraları Kürd ve Kürdistan üzerine kaynaklar genişledikçe tartışma netleşti ve boyutlandı. Aslında tarih çok eski değil. Kürd tarihi tam mitoljik bir tarih. Mitolojilerle başlayan bir milletin tarihi için M.Ö 400’ler yeni sayılabilir.
Gılgamış Destanı, Avesta-Zerdüşt Peygamber, Hurriler,Kassitler ve Medler düşünüldüğünde Kawa’ya kadar gelinirse bu tarih yeni. Farklı bir ilk referans olarak değerlendirmek daha doğru. Kitap bir yolculuk anı-günce özelliğinde. Yürüyüşün Kürdistan ve Mezopotamya bölümü, M.Ö. 401 yılında sonbahar ve kış aylarında gerçekleşmiş.
Askerlerle birlikte yolculuk yapan ve aynı zamanda Kürdistan yürüyüşünde bir birliğe komutanlık yapan tarihci-yazar Xenophon yürüyüşün içinde ve kitabın yazarı. Askerlerinin, tekrar anavatana dönüşünde, Kürdistan ve Ermenistan üzerinden Pontus,Trabzon kıyılarına geçişi, oradanda gemilerle anavatana geçmeleri anlatılıyor.
Kardukların (Kürdlerin) yaşadığı Botan alanı tanımı Küristan’ın merkezinin Botan olduğunu belirlemiş oluyor. Tariflerden Kürdistan’ın bir yerleşik toplum olduğu, toprak ve madenle uğraştıkları, avcılık ve hayvancılık yaptıkları anlaşılıyor. Bilinen toplulukların tersine daha medeni ve yerleşik bir yaşam ve üretim biçimi var. Göçebeliğe sonradan başlamışlar.
Asıl Kürdistan, askerlerin Kardaka diye adlandırdıkları dördüncü bölümde anlatılsada, tanımlama ve isimlerden Kürd bölgelerinin Ürgüp’den başlayıp Ninova’ya indiği, yukarı bölge olarakta bugünki Erzurum’a kadar uzandığı görülür. Doğu ve batı incelenmediğinden sadece yol güzergahında görülenler anlatılmıştır.
Güzergah ise bugünki İstanbul’dan, Ürgüp üzeri bugünki Rojava’dan Ninova’ya oradan Botan üzerinden Trabzona’ ve deniz yolu ile birliklerin tekrar İstanbul’a dönüşü ile son buluyor. Referanslandırma yapılırken bu akılda bulundurulmalıdır.
Med şehri Larissa kalıntılarından bahsediliyor ki: Reviston Peyk; ‘Asurların Keşfi’ kitabında burasının Nemrut şehri olduğunu yazıyor. Anlatıcı bölgeyi: Kardusch, Carducians ve Carduques diye adlandırığı için bu referanns adlandırma Kürd, Kürdistan kavramında batılı araştırmacılarda temel olarak alınmıştır. Fakat kitaptada anlaşılacağı gibi Kürd kavramı çok eskilere gittiği görülebilir. Tanımlama batılı araştırmacılar için geçerlidir.
Savaş tutsaklarından alınan bilgiler bölgeyi tanımada yardımcı oluyor: Bölge güneyi Medya ve Babil yolu, Sus ve Ekbatan’a (Hamadan, Medya’nın başkenti) çıkar, batı tarafı Lidya ve İyonya’ya, Kuzey dağlık bölge Kardukların ülkesine gider. Tutsaklar, dağlarda yaşayan cesur ve savaşcı bir kavim olduğunu söylerler. Hiçbir zaman zaman büyük Kral’a (Keyhüsrev) teslim olmamışlar, işgale giden güçlerden hiç biri geri dönmemiş.
Medler, M.Ö 608 yılında yıkıldı. Buradan bu anlatış ve tanımlamanın yeni olduğu bir kez daha anlaşılır.Karduklar; tunç kaplar kullanıyorlardı ve bol yiyecekleri vardı, güçlü askeri taktikler uyguluyorlardı. Köylere zarar vermeme koşulu ile bölgeyi geçmemize izin verildi, antlaşma bu temelde yapıldı deniliyor. Hem taktik hem yerel yaşamda ve hem de refahta ileri oldukları tahmin edilebilir.
Diplomasiden, taktiklere kadar güçlü bir duruştan bahsedilebilir. Anlatılan M.Ö. 400 yıllarındaki KÜRDLER. Güzel döşenmiş evler, bol şarap, ağzı kapaklı yere gömülü küplerde saklanıyor. İşgalcilere o yıllarda bile medeni davranıldığına ‘ölülere cesur insanlara yaraşan saygı töreni, elden geldiğince yapıldı’ sözleri örnek gösterilebilir.
Ok atamda usta, yayları aşağı yukarı üç boy uzunluğuda, oklar ise iki koldan uzundu. Okları özel bir teknikle atıyor, oklar zırhı delip göğse ulaşıyor. Yunalılar Karduk’ların bazı oklarını alarak birbirine bağlamış ve mızrak haline getirmişlerdi. Bu geçişin çoğrafi sınırları: Musul’dan Van Ova’sının yukarı bölgelerini kapsıyor. Tanımlama ve tarifler kitabın öbür bölge tanımlamaları ile karşılaştırıldığında, Kardukların daha ileri, medeni yerleşik ve güçlü olduklarını görebiliriz.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)