Müküslü Hamza-Hemzeye Miksi

Eşine yazdığı mektupta; “Ben Kürdüm, Kürdlük ve Kürdler için her şeyi feda etmiş ve etmekteyim, kendimi çok çetin görevler karşısında bilirim”  diye yazar. 1892 yılında Van Gevaş’ın Müks Nahiye’sinde doğdu. Hemzeye Muksi denirdi. Van Horhor Medresesinden sonra İstanbul’da, Dar’ül Fünun-İstanbul Üniversitesi Fars Dili ve Edebiyatı ile Medreset’ül Vaizini bitirdi. Bütün yaşamı boyunca eğtim ve öğretim çabalarını sürdürüdü. 1918’de İstanbul Üsküdar’da ilkokul öğretmenliğine başladı.

Jin Dergisi kurusu ve sorumlu müdürlüğünü yaptı.            

Said-i Kurdi’nin ilk öğrencilerinden ve Said-i Kurdi’nin tefsirlerini ilk yayınlayandandır.

İlk gençlik yıllarında Said-i Kurdi  eğitti, yetiştirdi. Horhor Medrese’sinde Said-i Kurdi’de dersler aldı. İstanbul’da ilişkileri sürdü Said-i Kürdi’nin eserlerini bastırdı. Suriye’ye geçtikten sonra ilişki koptu. Said-i Kurdi için: ’Efendi Kürdçe okur Kürdçe not alırdı’ diyor. Aynı zamanda yayıncı olan Miksi, Said-i Kurdi’nin ‘İşarat’ül-İzaz’ eserini yayınlamış Said-i Kurdi’nin hayatını önsöze  kendisi yazmıztır.

Yaşamı boyunca edebiyat ve ilmi faaliyetlerinin yanı sıra siyasi alanda faaliyetler yürütmüş, dönemindeki bütün Kürdi yapılanmaların içinde genelde kurucu değilse aktif üye olarak bulunmuştur. 17 aralık 1918’de kurulan, Kürdistan Teali Cemiyetinde, Mükslü Hamza, Said-i Kurdi ve Halil Hayali ilk kurucu heyetin içerisinde bulunmuşlardır. Cemiyet içerisinde etkin faaliyet yürütmüştür.

25 Nisan 1919’da üniversite arkadaşı Prof. Ali Nihat Tarlan’ın ablası Adalet Hanım’a ile evlendi. Bir dönem askeri imamlıkta yaptı.

Jin dergisi cemiyetin yayın organı olduğu gibi, Kürd kültür ve siyasi hayatında çok etkili bir yayındır. Müksi dergide kurcu üye ve editördür. Müksi dergide Kürdçe yazılar yazmıştır. Kürd kültür hayatında etkili ilklere imza atmış, birçok sayısı sansüre uğrayarak, sansürlenmiş ilk Kürdi yayın olma özelliğinide taşımaktadır.

1919 İstanbul’da; Mem-u Zin eserinin Kürdçe baskısnı yaptı ve önsöz yazdı. Eserin ilmi ve milli yanından bahsettiği önsöz tarhi bir belgedir. Böylece ilk kez kitabı eski harflerle yayınlamış oldu. Mem u Zin’e yazdığı Kürdçe önsöz dergide yayınlanmıştır. Bu kitabı yayınlaması ve yazdığı milli manifeso niteliğindeki önsöz yaşamı boyunca peşini bırakmadı. Birkaç kez yargılanıp hapse atılmasının gerekçesi olarak gösterildiği gibi, en son 1925 Bağımsızlık Savaşı sonrası bu önsözden dolayı yargılandı, hapis yattı, sürgüne gönderildi. Ölümünden sonra bile bu önsöz peşini bırakmadı. Mehmet Emin Bozarslan; Mem-u Zin önsözünden dolayı yargılandı. Önsözü kitaptan çıkarmak zorunda kaldı. Uzun zaman türkçeye çevrilemeyen bu önsöz devlet için aslında türk ırkçısı, Hasan Reşit Tankut tarafından iç bilgi için çevrildiği çok sonradan ortaya çıkmıştır. Oradan neden korktuklarını daha iyi anlamış olmalılar. Kürd Milli ruh ve birliğinin menifestosu ile karşı karşıya idiler.

Yine 9 Ağustos 1912’de kurulan Kürd Talebe-Hevi Cemiyeti’nin kurucu üyeleri arasındadır. 1913’de İstanbul’da çıkan Hevi’nin yayın organı Roji Kürd’de, Kürdçe bölümünü edit etmiştir. Derginin kapanmasından sonra Hetawi Kürd çıkışında yine Mükslü Hamza’nın imzasını görmekteyiz.

Dergi cemiyetin çalışmalarını halka iletmede etkili bir yayın idi.

1914 Bitlis direnişini örgütlenmiş bütün sürecin içerisinde olmuştur. Jin gazetesinde, ‘Bir Şehid-i Millet’ yazısında bu dönemi anlatmıştır. Bölgeye giderek direniş faaliyetlerinde bulunmuş, Aşiretler arası dayanışmayı sağlamak için din adamları ile görüşmüş, direnişe etkin katılım sağlatmıştır. Kürdler arası birlik çalışmalarının örnek mimarıdır. Bir Alevi Kürd Bağımsızlık Savaşı olan Koçgiri örgütlenmesinde Jin gazetesinin etkisi düşünüldüğünde bu milli birlik mimarı rolü daha iyi anlaşılmış olur. Jin dergisi ve Cemiyetin Kççgiri Bağımsızlık Savaşındaki rolü ayrıca belirleyicidir. Alevi Kürd direnişinde bu örgütleyicilik Kürd Milli Düşüncesindeki, milli ruh ve birliğin önemli bir temel taşıdır.

Mardinde tutuklanma sebebi de bölge ileri gelenleri ile Jin ve Cemiyet adına Bağımsız Kürdistan için toplantı ve faaliyetleri temel gösterilmiştir.

‘Türlü türlü hallerle Diyarbakır’a geldim. Yalnızca Kürd olduğum için ve Kürdistan Teali Cemiyeti’ne mensup olduğum için hükümet beni gözlatına aldı’, dediği mektubu 1919 Temmuz’unda Mardin’de tutuklanıp,  Diyarbakır cezaevine gönderildiğinde yazar.(V Birsini)

Alişer Bey ve Dr. Nuri Dersimi ile görüşür. Cumhuriyetin ilanı ile siyasal ve kültürel çalışmaları sona erdirilir. Öğretmenlik mesleğine geri döner. Ülkeyi terketmek istemez, Mayıs 1925’de öğretmenlik yaptığı Ömerli ilçesinde 1925 direnişi döneminde Diyarbakır’da yargılanır, istiklal mahkemesi 1919 İstabul’da yayınlanan Mem-u Zin nedeni ile on yıl ceza verilir ve Kastamonu hapishanesine gönderilir. 1928 affı ile hapisten çıkar.

Sürgüne gönderildiği Suriye’de faaliyetlerine devam etti. Haseke’de lise müdürlüğü yaptı. Bütün bölge  Türkçe, Arapça, Farsça ve doğal olarak ana dilini bilirdi. Burada öğretmenlik yaptı. O yıllar okuttuğu öğrencileri birer milli karakter olarak meslekler edindiler.

Bir süre Mısır ve Lübnan’da kalır sonra Suriye’ye geçer. Suriye’de Bedirxanilerle ve Hoybun ile ilşkilenir Latin Kürd alfabesini birlikte hazırlar. Bugün kullanılan o alfebedir. Burada ayrıca çeşitli sivil toplum kurumları oluşturur ve aktif rol alır. Kürd milletine her tür yardımda geri durmaz, sürekli çalışır. Ekrem Cemil Paşa, Nureddin Zaza, Celadet Bedirxan, Osman Sebri vb ile birlikte harket eder. 1930’da Türkiye’nin Fransa’dan isteği üzere Fransa tarafından sınır bölgelerinden uzaklaştırmak amacı ile Şam’a sürgün edilirler. Daha sonra bölgede öğretmenlik yaptı. Hawar dergisinin çıkaranlar içinde yer aldı. Çocuklara Kürdçe dersler verdi. Kürd çocukların eğitime katılmaları için sürekli ailelere baskı yaptı. Ölümüne kadar öğretmenliği yöneticilik vb. çeşitli düzeylerde yürütttü. Burada kısa bir süre Cegerxwin ile karşılaştığınıda biliyoruz. Son çalışması ise Hoybun örgütlemesi idi.

Birinci Kürd aydınlanması 1900’lü yıllarda istanbul merkezli Kürd asiller ve aydınlarının tarihi gelenek eğitim ve direnişlerden gelen referanslarla oluşturdukları Kürdi Cemiyetler ile başlar. Çeşitli dergi ve yayınlar ve bağımsızlıkçı milli hareketler bu dönemde oluşturuldu, Kuruldu ve dergi, gazeteler yayınlandı. Kürdi sanat edebiyat ve milli gelenekte bu başlangıç temel derecede önemlidir. Roji Kurd, Hetawi Kurd ve Jin Dergileri bu dönem yayınlanmaya başladı. Jin bunların en önemlilerindendir. 7.11.1918 yayına başlayan dergi 25 sayı çıkarıldı. Memduh Selim Bey ve Mükslü Hamza yönetiminde ‘Kürd Teali Cemiyeti’nin yarı resmi yayın organı olma özelliğindeydi.

Daha öncede belirtiğimiz gibi bütün Kürdi faaliyet ve kuruluşların içinde ya kurucu ya da aktif üye tarzında bulunmuş, gazetecilik, eğitimcilik ve yayıncılık yapmıştır. Gittiği her yerde Osmanlı istihbaratı tarafından bu faaliyetleri nedeni ile izlendi ve baskıya uğradı.

 Bütün bu anlatılanlardan hareketle, orta dönem Kürd Milli aydınlanmasının köşe taşı olduğu tartışmasızdır. 5 nisan 1958 Haseki’de hayta veda etti. Mezarı buradadır.

Mem-u Zin’ yazdığı önsözün son cümlesi ile bitirelim: ‘Ey Allahım, Kürd illerini selamete eriştir ve sen onları koruyarak muvakkatiye ulaştır.’

Kaynaklar;

-Veysel Aydeniz, müküslü Hamza, Eski Said’in Ehemmiyetli Talebesi, Nubihar Yayınları,

-Müküslü Muallim Hamza, N. Fıratlı, Deng Dergisi,sayı 14/1991

-Kadri Cemil Paşa, Doza Kürdistan, özge yayın

-Müküslü Hamza’nın, Jin Dergisi: cilt 1, s.158’de bulunan Mem-u Zin için yazdığı önsöz yargılanmasına ve 10 yıl ceza almasına neden olmuştu. Ömrü boyunca, hatta vefatından sonrada peşini bırakmayan bu önsözün  çevirisi, Mehmet Bayrak; Kürdoloji Belgeleri,  s.325’de okunabilir, okunması özenle önerilir.

-Jin Dergisi’nin bütün arşivine: tüstav.org, adresinden ulaşılabilir.

Not:  Müküs adı 1989’da Bahçesaray olarak değiştirilmiştir.

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)