Kuzey’in sessizliği

17-10-2017
İsmet Yüce
Etiketler Kürdistan Kuzey
A+ A-

Kürdistan tarihi dönemlerinden birini daha yaşıyor. Bağımsızlık referandumu süreci ve sonrasındaki gelişmeler bu tarihi sürecin temeli durumunda. İçerde ve dışardaki tartışma, yaklaşım ve yorum-değerlendirmeler hem süreci açıklama hem de tarihin içindeki yerini belirleme uğraşındalar.

 

Tarihin içindeki asıl kahramanlar daha çok ve belirleyici olarak Başkan Barzani ile Kürdistan sınırları içerisinde yaşayan süreci bütün zorluklarıyla göğüsleyen milletimizdir.

 

Dış dünyada işgalciler -ki talihsiz bir biçimde hepsi de komşumuzdur- referandum öncesi katı karşıtlıkları ile tarihte olduğu gibi süreci ortaklaşa engelleme başarısını göstereceğini sandılar ama Sadabat ve Cezayir antlaşmalarında olduğu gibi bu sefer başaramadılar. Kürd milleti, öncüsünün liderliğinde tavizsiz süreci büyük bir katılımla sonuca götürdü. Dünya ülkeleri ise karşı veya ılıman açıklamlara rağmen genelde gözlemci kaldılar ve sonucu izleyerek duruma göre tavır belirlemek ister gibi durmaktalar.

 

İşgalciler ve uzantıları içerisindeki çelişkiler nedeniyle bu sefer başaramayacaklar gibi duruyor. Kürdler ve Ortadoğu artık eski Kürdler ve Ortadoğu değil. Yaklaşımlar ve ittifak anlayışları çıkarlar çerçevesinde değişiyor. Kürdistan olumlu anlamda bu değişimin içerisindedir. Milletimizin kararlı ve tavizsiz duruşu bunda temeldir.

 

Bizim tartışmak istediğimiz ve üzerinde durarak halkımızın değerlendirmesini istediğimiz durum daha çok iç bakış ve tavırlardır. İç bakıştaki kastımız Kürdistan’ın bütün kesimlerindeki tavır, yaklaşım ve duruşlara ilişkindir. Ana olarak hiçbir güç karşıtlık göstermemiş, milletimizin ısrarlı desteği karşısında en fazla sessiz kalmak zorunda kalmışlardır. Çok cılız karşı sesler çıkmıştır, bunlar da genelde ferdi yaklaşımlar ve temelsiz duruşlardır.

 


Kürdistan’ın ruhlarda parçalandığının örneğini bu tavırlar bir kere daha gösterdi. Bütün dünya yanında veya karşısında milletimiz ile birlikte sürece heyecanla yaklaşırken büyük parça ve güç Kuzey ve bağlantılılı basın ve çevresi sessizlikle karşılaması ve yok sayma denemesi bu parçalanmanın ifadesidir.

 

Süreçte ve sonrasındaki başta Kerkük olmak üzere saldırı dili, ambargo denemeleri veya askeri saldırı söylemleri bile görmezden gelinmektedir. Oysa milletimiz bütün dünyada diken üstünde, üzüntü ve heyecanla sürecin içerisindeler. Kuzey yerel basınından, sosyal medyaya kadar, televizyonlardan genel basına kadar tam bir yok sayma var. Zorunlu kalındığında görev savma tarzında bir geçiştirme haberleri dışında yok gibi bir şey.

 

Çıkan haberler ise neredeyse karşı tarafın yaklaşımı kadar negatif, bazıları diplomatik bile değil. Bu durum Kürd milletini incitti, incitiyor. Bu Millet tarihin tüm zamanlarında her şeyi ile bütün Kürdistan coğrafyasında bağımsız Kürdistan düşü için temsilcilerinin destekçisi olmuştur. Şehidi olmayan veya cezaevi yatmamış bir Kürd ailesi yoktur. Bu durumda böylesi tarihi anlarda herhangi bir Kürd gücü ve düşüncesinin dışarda kalarak olumsuz, sessiz ve yok sayan yaklaşımı kabul edilemez buluyor.

 

Seçimlerdeki %93’lük destek bile Kürd milletinin temsilcisi olduğunu söyleyen herhangi bir gücün dikkatini çekememiş ise daha ne yapılabilir? Referandum sonrası işgalci güçlerin ve uzantılarının ambargo, tehdit ve izolasyon faaliyetleri bile sanki Kürd milletine değil de başka bir yere uygulanıyor gibi rahat ve yokmuş gibi karşılanıyor. Bazı durumlarda başka ülkeler bizimkinden daha çok görünür olarak destek alıyor. Oysa temel olan her şart ve koşulda, düşünceler üstü Kürd’ün Kürd’e desteğidir. Kürdistan düşüncesi dışındakiler teferruat olmalıdır.

 

Kanser olmuş bir bünyede sadece küçük bir etkisiz organdan bahsetmek faydalı değildir. Şu an vatanımız ve milletimiz büyük bir tehditle karşı karşıya iken, tali durumlardan veya grup, ideolojik çıkar ve tavırlardan bahsetmek bu anlama gelir. Herkesin bir Kürdistan anlayışı bir Kürdistan’ı var ama Kürdlerin bir Kürdistan’ı yok gibi duruyor. Pratikte oluşan Kürdlerin Kürdistan’ı var. Kendisini temsil görenler bu pratiğin peşinde giderek Kürd milletinin varedip sahiplendiği, istediği Kürdistan’ı sahiplenmeli ve içselleştirmelidir.

 

Ancak bu yaklaşımla işgalcilerin ruhlarda parçladığı Kürdistan’ı yeniden ruhlarda birleştirebilir buna göre hareket ederek önümüzden geçen tarihi süreci sahiplenerek sonuca götürebiliriz.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli