1 Film – 1 Şiir: Before The Rain ve Siz Aşktan Ne Anlarsınız Bayım
Aşkı yalnızca ölümü öldürenler yaşar bir başına; su renginde susarlar ebediyen.
Aşkı yalnızca ölümü öldürenler yaşar bir başına; su renginde susarlar ebediyen.
Alevi-Kürt kimliğinin acılarını, coğrafyanın çelişkilerini, halkların kardeşliğini ve barış umudunu kalemine taşıyan bir vicdan.
Ağıtın diliyle başlayan hikâye, sürgünün, aşkın ve kaybın gölgesinde bir halkın hafızasını taşıyor.
Faik Öcal yazdı
Aynı kirli ve kindar bakışlar
Faik Öcal
Kafka'nın şapkası
Sadece insan olan yaşar ve yaşatır. İnsan olmayan hep ölür, öldürür
Yaşar Kemal'in Demirciler Çarşısı Cinayeti romanındaki Kürt temaları
Ahmet Ümit’in Yırtıcı Kuşlar Zamanı romanında toplumsal eleştiriler
Bu gün, Hrant Dink'in aramızdan ayrıldığı gün. "Güvercin tedirginliği ruh hâliyle yaşayan" büyük insan, kalemi kırıldığında bile sesinin yankısını yüreklerimizde bıraktı.
Kalbimin kırığında hep aynı türkü: Esme rüzgar deli deli, gönlüm kırık dal gibi…
Faik Öcal yazdı
Kitaba da isim olan Kürt Sorunu’nda Tan’ın seçtiği alt başlık, onun tam olarak nerede durduğunu ve soruna nasıl baktığını gösterir
Azerilerin sevmediği iki ülke var. Biri katı, dinci, mezhepçi, gerici İran. Diğeriyse zalim, kan dökücü, sömürgeci Ermenistan. Irki bakımdan Türkiye’ye ve fikri bakımından Rusya’ya yakınlar.
1990'lı yıllarda dünya bütünüyle Kürtlere cehennem olmuştu. Ortadoğu'da, Asya'da, Avrupa'da, Amerika'da...
Rusya'nın arabuluculuğu, Minsk Grubu'nun çabaları... Hiçbiri sonuç vermedi. 1 milyon insan hâlâ evlerine dönmeyi bekliyor. Onlarca yıl geçti, çocuklar büyüdü, yaşlandı ama umut hâlâ canlı
Ehmedê Xanî, Seîdê Kurdî ve Pablo Neruda
Bazı kaynaklarda ailenin Besnili olduğunu öğrendiğimde daha çok şaşırtmıştım.
Suda balık, havada kartal ve yerde insan
Türkiye Gezi Notları (12)
Türkiye Gezi Notları (10)
Ne olacak bu Müslümanların hali?
...
Faik Öcal yazdı: Perde Ardındaki Gizli Oyunlar
İki İsim Arasında…
Faik Öcal yazdı...
Faik Öcal yazdı: İzsiz Yolcu
Gidilmeyen Yol
Faik Öcal Rûdaw için yazdı
Kıbrıs Gezi Notları (2)
Kürt öykücülüğü tarih kadar eskidir. Kürt öykücülüğünün bugününü anlamak ve yarınını öngörmek için dününü iyi bilmek gerekir. Dünün ise iki ayağı vardır: Sözlü gelenek (dengbêjlik) ve masallar.
Tevrat, din ve tarih kitabıdır
Faik Öcal yazdı...
“Bu ayın sonunda Türkiye’ye döneceğim. O zaman amcama karşı hiçbir minnetim kalmaz; her şeyi olduğu gibi söyleyeceğim.”
Faik Öcal yazdı...
K Saint Magnus Kilisesindeyim. Dokuz buçukta içeriye girdiğimde benden başka içeride kimse yoktu, görevlilerden başka. Sonra önümde oturan genç adam geldi. Kiliseye benim yaşlarımda genç bir adamın gelmesi beni şaşırtmıştı açıkçası.
Faik Öcal yazdı...
Ezidi Saher’in ilginç hikayesi
"Hayatımız güzellikleri tüketmekle geçiyor; bir türlü ne istediğimizi, neyi aradığımızı bilemiyoruz. Gök mavisini yitiriyoruz yabancısı olduğumuz gözlerde. Ruhumuzun hakiki güzellik talebini bastırıyoruz."
Almanya Gezi Notları (3)
Almanya Gezi Notları (2)
İnsanların arasına karışacağım, onları gözlemleyeceğim, hikayelerine şahitlik yapacağım
Bazı kaynaklarda ailenin Besnili olduğunu öğrendiğimde daha çok şaşırtmıştım
Faik Öcal yazdı: CHP’li belediye başkanlarına açık mektup
Bense dudaklarımda Musa Anter ıslığı, gözlerimde İnce Memed şafağı, dilimde Ahmet Kaya şarkıları, kalbimde ince sızılar, aklımda delice sorular, kollarımda kayıp evlatlarını arayan anneler yaşama çalışacağım.
Şimdi dünyanın her yerinde Ebu Zer’in açtığı yoldan giden çöl sürgünleri var
Senin tekliğin ve benim yalnızlığım ancak böyle bir cümlede birlikte kullanılabilir, birbirini tamamlayabilir.
Gazali ve İbn Rüşd arkalarında yaralı bir kalp ve parçalanmış bir akıl bırakıp gidiyorlar.
Doğru, bugün benim doğum günüm, çeyrek küsur asırlık ölüm yıldönümüm.
Camide cemaatle namaz kılıyorum ama sanki hiç kimseler yok, tek başıma huzurunda durmuşum Tanrım.
Tanrı her şeyi önceden belirlemişse bizim irade özgürlüğümüz nerede kalıyor?
Adını kazıyacağım surlarına Rojen Barnas’ın kanayan kalbiyle, hep de kürdilihicazkâr makamında, Ciwan Haco’nun sesiyle
"Sana kötü bir haberim var insanoğlu"
Her dem muhalif olacağım; çünkü boynumda ziyadesiyle darağacı tuttum, katliam yükü taşıdım.
Ben hayatım boyunca hayvanları, çocukları ve delileri sevdim; hiç onlardan vaz geçmedim.
Dünya insanı Vallerstein’ın simüland’ına ve İkbal’in Ademabad’ına mahkum etmişti.
Her kes sonundan korksun, bilhassa da yolculuğun başlangıcını unutanla
HDP’nin amacı; omurgasını oluşturan, Kürt halkının haklarını muhafaza ederek, Türkiyelileşmek midir, yoksa solun tüm bileşenlerini içerisinde barındıran bir çatı parti olmak mıdır?
Halil İnalcık bu eserinde patron (devlet ricali) ve şair (kelam ehli) ilişkisini irdeler.
Alçaklığın Evrensel Tarihi’nde siyahlığın her tonu vardır. Siyahın bu tonlarına yakından bakalım. Siyahlığın en koyusunu ve en açığını görelim.
Muhaliflerin en büyük yanılgısı CHP’yi olduğundan başka görmek istemeleridir
Şahların devrildiğini gördüm rüyalarımda. Şahlar devrildikçe yola çıkma isteğim arttı, özgürlük tutkum had safhaya ulaştı
İtibar tutkun her şeyi bitirdi. Sevgiyi itibarına feda ettiğin gün her şeyin sonu oldu. Aramıza adressiz cinayetler, selamsız sabahsız geceler, çıldırtıcı sükunetler, ölümcül yalnızlıklar ve iğdiş edilmiş ilişkiler vs. girdi.
Dünyanın orta yerinde bir orman varmış ve bu ormanda her çeşit hayvan yaşarmış
Ateistleşme
Bir ölümden gelip bir başka ölüme gidiyordur piyon. Piyon için yaşamak, yaşamın anlamı şah için hayatını feda etmek, yaşamın değeri ise kutsal metinlere göre savaşmak ve şahlarını korumaktır.
Tarihin bilinen ilk kadın aktivisti Christina de Pizon feminizminin üzerinden asırlar geçti.
“Başlarken bilmeniz gereken, bir martının sınırsız bir özgürlük düşüncesine ve Yüce Martı düşüne sahip olduğu, bir kanat ucunuzdan diğerine tüm bedeninizin onun hakkında düşündüklerinizden başka bir şey olmadığıdır.”
Yüzündeki maskeleri ayırt edemiyorsun. Muktedir ve muhalif maskeler karışıyor yüzünün her yerinde. Kalbindeki yılanlar adalet kuşlarına yem oluyor, adalet kuşları zehirli yılanlara dönüşüyor. Her şey birbirine karışıyor. Her şey suni teneffüslere adanmış bir yanılsama, başı sonu olmayan bir yanılgı belki de
"Hala hayatta kalanlarımızın tek bir gayesi var: Yaşamak, kör bir kurşuna kurban gitmemek"
Kanımca bizim en büyük eksiğimiz sistematik ve oturmuş bir tarih felsefesine sahip olmayışımızdır.