İdris Efrini
Diaspora (Rûdaw) – Avrupa’ya bir şişme botla ulaşan genç ressam İdris Efrini, Picasso’ya duyduğu hayranlık ve Kürt kimliğinden aldığı ilhamla yaptığı akrilik tablolarla zorluklara rağmen sanatını sürdürüyor; bugün eserleri okul ve mekan duvarlarını süslüyor.
Efrînli 19 yaşındaki genç ressam İdris Efrini, Avrupa’ya uzanan zorlu bir yolculuğun ardından sanatla hayatını yeniden inşa ediyor. Bugün tabloları hayatının geçtiği duvarları süslüyor. Renkler, hayaller ve inançla dolu bu yolculuk, genç bir Kürdün cesareti ve disiplininin eseri.
Rûdaw Diaspora programına konuk olan İdris Efrini, çocukluk yıllarından beri sanata olan ilgisini, “Çocukken babam bana ve kardeşime para verirdi. Kardeşim oyuncak ya da yiyecek alırdı, ama ben hep kalem ve defter alırdım” sözleri ile anlattı.
Bugün Almanya’da yaşayan Efrini, bir şişme botla Avrupa’ya ulaşmış. O zorlu yolculuktan sonra sanat, onun hem sığınağı hem de yaşam biçimi olmuş.
Kürt sanatçılardan ve Picasso’dan ilham alıyor
Genç ressam, Hozan Dino gibi Kürt sanatçılara büyük hayranlık duyuyor ve ona bir tablo bile hediye etmiş. Ancak en çok etkilendiği isim Picasso.
Efrini, “Babam Picasso’yu çok severdi, ben de ondan ilham aldım. Onun tarzını tam olarak benimseyemiyordum ama soyutluğu ve ışığı çok hoşuma gidiyor. Işığı tablonun arkasından vermeyi seviyorum” dedi.
Akrilik boyayla çalışan ve renk seçiminde Kürdistan’ın doğasını yansıtan genç ressam, “Kürdistan gibi; çok sarı, mavi, yeşil ve kırmızı kullanıyorum” diye ekledi.
Hayalim “Jin, Jiyan, Azadî” sergisi
İdris Efrini, gelecekte büyük bir sergi açmayı hedefledğini şu sözlerle anlattı:
“Hayalim, Erbil’de ‘Jin, Jiyan, Azadî’ adını taşıyan bir sergi açmak. Kendi Kürt sanatımı sergilemek istiyorum. Bu benim için güzel bir başlangıç oldu.”
Resim dışında tambur ve piyano çalmayı kendi kendine öğrenmiş. Ayrıca tablolarını kendi üretip çerçevelerini de kendi elleriyle hazırlıyor.
“Küçükken ressam olmak isterdim”
Efrini, çocukluğundan beri hedefinin belli olduğunu söyledi. Kendine özgü tarzını da erken yaşta bulmuş.
İdris Efrini, “Yedi-sekiz yaşlarındayken ne olmak istediğimi biliyordum. Kalbim ressam olmak isterdi. Şivan Perwer şarkı söylerken, ben resim yapmak isterdim. O yaşlarda her şeyle resim yapardım. Sonra ‘Tamam, bu tarzda devam edeceğim’ dedim. Artık tablolarımı gören herkes bunun benim çizimim olduğunu anlıyor” dedi.
Zorluklara rağmen fırçasını bırakmadı
Ailesiyle birlikte Almanya’ya göç ederken yaşadığı zorluklar bile onu sanattan uzaklaştıramamış.
Genç ressam, “Yolda bize ‘Kimsiniz?’ diye sorarlardı. ‘Kürdüz’ derdik. Herkes yiyecek arayışındaydı ama ben resim yapmak istiyordum. Bana verilen parayla renkli kalemler aldım. O resimler hâlâ duruyor” diye konuştu.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın