Yıl sonuna yaklaşıldığında ve maaşların gönderilmesi ya da Kürdistan Bölgesi’nin payının Irak Federal Hükümeti tarafından ödenmesi geciktiğinde, her zamanki bahane yeniden ortaya atılır: “Nakit yokluğu” ya da “nakit azlığı.” Bu söylem, kimi zaman Irak’taki Kürdistanlı parlamenterler tarafından da büyütülerek dolaşıma sokulur ve sonuçta Kürdistan Bölgesi memurlarının yılın son aylarındaki maaşlarının gönderilmemesi için kullanışlı bir gerekçeye dönüşür. Peki, Irak’taki nakit krizi gerçekten bir kriz midir, yoksa yalnızca Kürdistan Bölgesi’nin mali haklarının ödenmemesi için üretilmiş bir bahane midir?
Nakit Krizi Tartışması
Üç yıllık bütçe yasasına göre Irak hükümeti, bütçe açığını kapatmak üzere yurtiçi ve yurtdışı piyasalardan 60 trilyon dinara kadar borçlanma yetkisine sahiptir. Buna rağmen hükümet, fazla borçlanmamak adına harcamaları bilinçli biçimde kısmayı tercih etmektedir. Harcamalardaki bu kısıtlama, doğrudan Kürdistan Bölgesi’nin payını etkilediği için en büyük zararı da Kürdistan Bölgesi görmektedir. Çünkü yasaya göre Kürdistan Bölgesi’nin payı, egemenlik harcamaları düşüldükten sonra gerçek harcamaların yüzde 12,67’si olarak hesaplanmaktadır.
Oysa Irak Maliye Bakanlığı bütçe açığını gidermek için mali tahvil ihraç edebilir; kamu, özel ve ticari bankalar ile yatırımcılar bu tahvilleri satın alabilir ve nakit ihtiyacı Irak Merkez Bankası tarafından karşılanabilir. Merkez bankalarının görevinin para basmak olduğu düşünüldüğünde, “nakit yokluğu” gerekçesi teknik açıdan anlamlı değildir. Talep olduğu sürece Irak Merkez Bankası para basabilir ve bunu engelleyecek hiçbir otorite yoktur.
Kaldı ki Irak hükümeti geçici bir hükümet olsa bile, 2019 tarihli 2 sayılı Bakanlar Kurulu İçtüzüğü’nün 42. maddesi borçlanma yetkisini açıkça tanımaktadır. Gelirlerin giderleri karşılamadığı şu dönemde borçlanmanın hem hukuki hem de teknik olarak önü açıktır.
Yeni bütçe hazırlığı (2026–2028)
Irak Planlama Bakanlığı geçtiğimiz hafta 2026–2028 bütçe taslağını hazırlık sürecine aldı. Mevcut hükümet “geçici” bir hükümet olsa da taslağın Bakanlar Kurulu'nda onaylanması ve parlamentoya sunulması yeni hükümete kalacaktır.
Maliye Bakanlığı’nın geçmiş yıllardaki tutumu, bütçe yasasının parlamento süreçlerini aylarca kilitlemesine rağmen içinin çoğu zaman boş rakamlarla doldurulduğunu; özellikle Kürdistan Bölgesi için belirlenen yüzde 12,6 oranının bağlayıcılıktan uzak ve anlamsız bir göstergeye dönüştüğünü ortaya koymaktadır.
Bakanlık şu ana dek yalnızca bu yılın ilk sekiz ayına ait gelir-gider raporunu yayımlamıştır. 2024’ün tamamına ait mali rapor da yılın ortasında açıklanmıştır. Bu iki veri setinin üç yıllık bütçedeki rakamlarla karşılaştırılması, Irak hükümetinin mali politikasının gerçek yönünü göstermektedir. 2024’te Kürdistan Bölgesi’ne ayrılması gereken miktar ile fiilen ödenen miktar arasındaki fark da hükümetin maaşlar ve bölgesel ödemeler konusunu ne ölçüde önemsedğini açıkça ortaya koymaktadır.
2024 Harcamaları
Üç yıllık bütçe yasasına (2023–2025) göre, 2024’teki harcama hacminin yaklaşık 210 trilyon dinar, gelirlerin 144 trilyon dinar ve açığın 66,6 trilyon dinar olacağı tahmin edilmekteydi. Ancak Irak Maliye Bakanlığı raporuna göre yalnızca 150 trilyon dinar harcanmıştır. Gelirler ise 140,77 trilyon dinar olarak gerçekleşmiştir. Böylece bütçe açığı öngörülen 66,6 trilyon dinar yerine yalnızca 9,75 trilyon dinar olmuştur.
Fiilen harcanan miktardan Kürdistan Bölgesi için 10,79 trilyon dinar ayrılmıştır ki bu, toplam harcamanın yalnızca yüzde 7,2’sine tekabül etmektedir. Gerçekte, 66 trilyon dinarlık bir açığın oluşmaması için Irak Maliye Bakanlığı 2023 ve 2024 yıllarında bütçe yasasında öngörülen harcamaların yalnızca yüzde 70 ila yüzde 71’ini gerçekleştirmiştir.
2025 harcamaları
Bu yılın ilk 8 ayında 87,48 trilyon dinar harcanmış, gelirler 82,38 trilyon dinar olmuş ve açık 5,1 trilyon dinara ulaşmıştır. Aynı dönemde Kürdistan Bölgesi’ne yalnızca 7,9 trilyon dinar ayrılmıştır; bu, toplam harcamaların yüzde 8,3’üne denk gelmektedir.
Dört aylık veri eksik olduğu için, yıl sonuna ilişkin tahmin yapabilmek amacıyla rakamları yaklaşık 1,5 ile çarpmak gerekir. Buna göre 2025 yılı için Irak’ın harcamalarının 131,22 trilyon dinar, gelirlerinin 123,57 trilyon dinar ve yıl sonu bütçe açığının 7,65 trilyon dinar olacağı söylenebilir (ilk 8 aydaki harcama ve gelir eğiliminin yılın geri kalanında da devam ettiği varsayılırsa).
Eğer Irak Maliye Bakanlığı’nın yukarıda belirtildiği gibi her yıl bütçede öngörülen harcamaların yaklaşık yüzde 70’ini harcaması uygulamada devam ederse, Kürdistan Bölgesi’nin payı otomatik olarak yüzde 30 azalacak ve toplam harcamaların yaklaşık yüzde 8,8’ine düşecektir. Üstelik egemenlik ve hâkimiyet harcamalarının düşülmesi nedeniyle bu oran daha da aşağı inmektedir.
2023’te üç maaş, 2024’te ise Kürdistan Bölgesi’nde maaş alanların iki maaşı fiilen “yandı.” Bu yıl ise (2025) şu ana kadar üç maaşın akıbeti belirsizliğini korumaktadır; gerekçe olarak yine nakit yokluğu ve diğer asılsız teknik bahaneler ileri sürülmektedir.
Son yıllarda petrol fiyatlarının düşmesi nedeniyle bütçe açığının oluştuğu ve Irak hükümetinin harcamaları kısmak zorunda kaldığı doğrudur; ancak hükümetin, Kürdistan Bölgesi memurlarının yıl sonundaki birkaç maaşını yakmak ve nakit azlığı bahaneleri üretmek yerine gerçek reformlara yönelmesi gerekmektedir. 2025’in ilk 8 ayındaki gider ve gelir analizi de bu reformların ne kadar gerekli olduğunu açıkça göstermektedir.
Harcamalar ve reform senaryoları
Irak’ın bu yılın ilk 8 ayındaki gerçek harcamaları analiz edildiğinde ki bu harcamalar bütçede öngörülenden yüzde 30 daha azdır reform yapılması hâlinde bütçe açığının azaltılabileceği veya tamamen ortadan kaldırılabileceği görülmektedir.
Maaşların azaltılması
Son yıllarda Irak’ta kitlesel memur alımları yapılmış ve yalnızca son iki yılda Irak hükümetinin maaş bordrosuna 1 milyondan fazla maaşlı çalışan eklenmiştir. Maliye Bakanlığı verilerine göre, bu yılın ilk 8 ayında maaş, emeklilik ve sosyal yardım için 60 trilyon dinardan fazla harcama yapılmıştır.
Eğer Irak’taki maaşlı çalışan sayısı yüzde 10 azaltılırsa veya maaşlar yeniden düzenlenerek yüzde 10 düşürülürse, Irak hükümeti 6 trilyon dinardan fazla tasarruf sağlayabilir. Bu miktar yalnızca bütçe açığını kapatmakla kalmaz, aynı zamanda gelirlerin giderleri aşmasına da imkân verir.
Fiyat desteklerinin (Sübvansiyonların) azaltılması
Uluslararası Para Fonu (IMF), Irak’tan akaryakıt ve elektrik fiyatlarında reform yapmasını ve fiyatları uluslararası seviyelere yaklaştırarak sübvansiyonları kaldırmasını talep etmektedir. Kürdistan Bölgesi Hükümeti geçtiğimiz yıllarda akaryakıt fiyatlarını serbest bırakmış ve şu anda zorunlu bir adım olarak elektrik fiyatlarını yeniden düzenleme aşamasına geçmiştir. Bu adımlar uluslararası reform kriterlerine göre gerekli ve standart uygulamalardır.
Irak federal hükümeti ise hâlâ bu adımları atmamış ve ucuz yakıt ile elektrik için fiyat desteği olarak yılda 10 trilyon dinardan fazla harcama yapmayı sürdürmektedir. Elektrik sorunu da hâlen çözülmemiştir ve ucuz yakıt nedeniyle devlet hazinesinden büyük miktarlarda kaynak çıkmaktadır.
Akaryakıt ve elektrik fiyatlarının Irak’ta da, Kürdistan Bölgesi’nde olduğu gibi serbest bırakılması hâlinde, Irak bütçesindeki yıllık 10 trilyon dinarlık açık ortadan kaldırılabilir. Bu adımın yalnızca bütçe açığını çözmekle kalmayacağı, petrol fiyatlarının son yıllara göre daha düşük olduğu dönemlerde bile gelir fazlası yaratacağı açıktır.
Kürdistan Bölgesi’nin nüfus oranına göre Irak’ın harcamalarının yüzde 14’ünün bölgeye ayrılması gerekirken, üç yıllık bütçe yasasında (2023–2025) Kürdistan Bölgesi’nin payı yüzde 12,67 olarak belirlenmiştir.
“Fiili harcama” ibaresinin konulması nedeniyle bu oran gerçekte yüzde 8,8’e düşmüştür. Diğer kısıtlamalar da dikkate alındığında özellikle egemenlik ve hâkimiyet harcamalarının çıkarılması bu oran daha da gerilemekte ve aylık yaklaşık 1 trilyon dinar olan maaşların dağıtılmasına yetmemektedir.
Federal Mahkeme’nin, Kürdistan Bölgesi çalışanlarının maaşlarını ödeme yükümlülüğünü federal hükümete veren kararı ise “bankalaştırma” (Tavtin) ve yerel gelirlerin gönderilmesi gibi çeşitli gerekçelerle sık sık engellenmekte ve uygulanmamaktadır.
Her durumda, eğer Irak’ın önümüzdeki üç yıllık bütçe yasasının esasları ve Kürdistan Bölgesi’nin payına ilişkin bölümler mevcut hâliyle kalırsa, Kürdistan Bölgesi çalışanlarının maaş sorunu çözülmeyecek; aksine daha da karmaşık hâle gelecektir. Bu nedenle Bağdat’taki Kürt temsilcilerin bu kez tam bir çözüm arayışına yönelmeleri gerekmektedir. En makul çözüm yolu, Irak hükümetini mali ve kamu sektöründe gerçek reformlar yapmaya zorlamak; aynı zamanda Kürdistan Bölgesi için gerçek pay olan yüzde 14’ü talep etmek ve maaş dağıtım yetkisinin yeniden Kürdistan Bölgesi Hükümeti’ne iade edilmesini sağlamaktır.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın