Bir devletin güçlü hale gelmesi, içerde ve dışarda etkili ve dengeli hale getirebilmesinin temel unsuru milleti ile istikrarlı bir yapı oluşturmasından geçer. Bölgedeki devlet yapıları, özellikle de Kürdistan, iç güç ve denge ile kendisini bağımsızlaştırabilirse dışarıya bir sistem olarak kendisini kabul ettirebilir. Bunun dışındaki yapı ve hareket biçimleri devleti güçsüz gösterir, zayıflatır, etkisizleştirerek dışarıya karşı zaaflı hale getirir.
En genç ve yeni devletlerden birisi olan özgür Kürd vatanı ise bu iç dengeye fazla ihtiyacı olan bir süreçten geçiyor. Bunu büyük Kürdistan milletinin desteği ile aşacak altyapı ve tecrübeye de sahiptir.
Fakat son zamanlarda zaaflı hareket yapıları hiç bir düşünsel ve pratik altyapıları olmadığı halde özgür ülkemizi istikrarsız hale getirmektedilerler. Çeşitli dönemlerde iyi niyet çabaları milli birliği ve devleti güçlendirmeye yetmedi. Sonuçta ülkeyi tam bir hedef haline getirecek hale soktu.
Ne yazıkki bu durum hem komşu ülkelerin ülkemize askeri müdahalesini getirdi, hemde bu güç milli güçlerimize karşı müdahale ederek ölümlere varan sonuçlara ulaştı. Neredeyse özgür topraklarımızın en kıymetli bölümleri yeniden işgale uğradı, uğratıldı.
Bu sürece kesinlikle müdahale edilmesi gerekir. Her devlet kendi bekası, milletinin bekası için bu müdahaleyi yapmak zorundadır.
Bu müdahaleye “brakuji” gözü ile bakmak yanlış ve eskiden kalmış yetmez sözde aydın tavrıdır. Aydınlarımız ve milletimiz meseleye bu tarz değil bütün milletlerde olduğu gibi devletin ve milletin geleceği sorunu olarak bakmaları gerekmektedir.
Hiç bir şart ve koşulda Kürd kaybı istemiyoruz, milliyetçi Kürdler için her bir Kürd ferdi tartışmasız önemdedir. Ama devletin geleceğinin milletimizin geleceği olduğu gerçeği de unutulmamalıdır.
Başta Kuzeyde olmak üzere yanlış düşünce ve sonuçları yine başta kuzey olmak üzere işgalci devletler, Kürdlere askeri ve teorik olarak saldırarak kendilerine yaşam ve güçlenme bağışıklığı kazanıyor. Unutmayalım; Walter Benjamin’in ünlü sözü ile, “düşman zafer kazanırsa ölüler bile güvende olmayacak.”
Brakuji anlamsız amaçsızca milletin birbirine ve değerlerine saldırısı demektir. Ama Kuzey Viyetnam Güneye saldırdığında kardeş kavgası mı, yoksa vatanı birleştirme ve özgürleştirme savaşı mı veriyordu?
Başkan Barzani, önceki gün KCK ve kamuoyuna hitaben yayınladığı mesajında "Kardeş kavgasını haram kıldık, fakat bu tavrımızın suistimal edilerek Kürdistan halkına bir irade dayatılması ve Kürdistan Bölgesi’nin yasal yönetiminin yok sayılması da kabul edilemez" ifadelerine yer verdi.
Bu milli mesaj demekki yerine ulaşmadı. Hala aydınlarımız ve bazı çevreler durumu tam kavramamış görünüyor.
Yanlış bir biçimde bazı çevreler KDP-KCK savaşı diye veriyor. Bu söylem çok sıkıntılıdır. Kürdistan’ın bir parlementosu, ordusu, yerleşik bir sistemi var, saldırı ve koruma buna ilişkindir. Öyle şu parti, bu hak soyutlaması ile geçiştirilmez. Durum bu değil; durum ülkeyi korumak isteyenlere ülkeyi istikrarsızlaştırmak isteyenlerin çatışmasıdır. Dış güçler Kürdistan’ın güçlü ve etkili olmasını istemiyor, buda buna hizmet ediyor.
Dünya tarihinde bunun bir örneği daha yok. Sen hem devlet isteme, milleti istiyormuş gibi de oyala ama bir yandan da var olan devlete saldır. Bunun bir toplumsal karşılığı ve tepkisi olmalı.
Kürdistan’ın devlet olmasını istemeyen ve saygı duymayan kişi, kurum ve anlayışlar bir yaptırım ve tepki ile karşılaşmalıdır.
Dünyada milletleşme ve devletleşmenin, unutulmuş ve anlaşılmayan çok ilginç örnekleri var. Kaldı ki Kürd milleti ve tarihi bunun çok ilerisindedir.
18 yy’da iki büyük örneği var , Almanya’yı birleştiren Otto von Bismarck farklı beylikleri ve bölgeleri belli bir otorite ile biraraya getirerek Birleşik Almanya’yı oluşturmuş. Şimdi bir milli Alman Kahramanı.
İtalya’nın oluşumu yine öyle. 18 yy’da, Massimo d’Azeglio tarafında askeri zor ile bölgeleri birleştirmiş ve o tarihe geçen ünlü sözü söylemiş: “İtalya’ yı oluşturduk, şimdi İtalyanları oluşturmak zorundayız.”
Ve Britanya büyük savaşlarla aynı örnekle, II Henry tarafından 12 yy’da beylikleri biraraya getirerek kurulmuş.
Bütün bunlar büyük savaş ve kayıplarla olmuş, sonuç birleşik güçlü milli devletler.
Bu örnekler önemli. Dışarıdan Kürd milletine dayatılan parçalanma ve yok olmadır. Milletimiz devleti ile kenetlenerek güçlü bir birliği, her tür, dönemi geçmiş, farazi düşünce ve hareketlere karşı güçlenerek devletini sahiplenip koruyup gelişerek geleceğe taşımalıdır.
Kürd milletinin refahı ve geleceği bu milli birlik ve devlete bağlıdır. Parlementosu, ordusu, her tür altyapısı olan Kürdistan’ımızı sahiplenip koruyalım.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın