Türkiye’de Kürtlere yönelik uygulamaları, tarihsel süreç içerisinde sistematik bir baskı, sürgün ve gözaltı politikası biçiminde tezahür etmiştir. Bu uygulamalar, dini inanç, sosyal sınıf, siyasal görüş, yaş veya cinsiyet gibi ayrımlar gözetmeksizin Kürt milletinin farklı kesimlerine yönelik gerçekleştirilmiştir.
Özellikle 1960 askeri darbesi sonrası yaşanan gelişmeler, Kürt ulusal hareketinin bastırılması ve devletin resmi ideolojisi doğrultusunda Kürtlerin potansiyel bir tehdit olarak görülmesinin sonuçlarını açık biçimde ortaya koymaktadır.
27 Mayıs 1960 askeri darbesinden hemen sonra, 485 Kürt tutuklanmış ve bunlardan 55’i Milli Birlik Komitesi tarafından seçilerek Anadolu’nun çeşitli kentlerine sürgün edilmiştir. Sivas Kabakyazı'da 5. Er Eğitim Tugayı içerisinde oluşturulan toplama kampında zorunlu misafir olarak alıkonulan bu kişilerin büyük çoğunluğu, Kürt milletinin sosyal ve siyasal omurgasını oluşturan ağa, şeyh ve aşiret reisleri olarak tanımlanmaktadır.
Söz konusu uygulamanın amacı, hem Kürdistan Bölgesi’nde Mela Mustafa Barzani liderliğinde yükselen ulusal direniş hareketinin kuzeyde etkisini kırmak hem de Kürtlerin iç dinamiklerini zayıflatmak suretiyle ulusal örgütlenmenin önünü kesmektir.
Devletin bu sert politikası, 1960 darbesinden önce de hazırlanmış ve Cemal Gürsel’in 1959 tarihli raporunda,
“Kürdler silahlanmışlar ve devlete başkaldırabilirler. Tedbir olarak beş bin veya iki bin beş yüz kişiyi toparlayıp imha edelim veya kamplarda alıkoyalım” ifadesiyle doğrudan dile getirilmiştir.
Başbakan Adnan Menderes ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu gibi dönemin sivilleri ise bu öneriye karşı çıkmış; ancak dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın İçişleri Bakanı ve Genelkurmay Başkanı bu tedbire destek vermiştir. Bu tablo, darbenin ardındaki güç dengeleri ve Kürt meselesine dair devletin yaklaşımını göstermesi açısından önemlidir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 1924 Anayasası’nın 3. maddesindeki “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi, 1961 yılında 27 Mayıs cuntası tarafından “Egemenlik kayıtsız şartsız Türk milletinindir” şeklinde değiştirilmiştir.
Bu anayasal değişiklik, devletin Kürt milletine yönelik dışlayıcı ve baskıcı politikalarının ideolojik zeminini sağlamlaştırmıştır. Devlet, Kürtleri kendi milletine dâhil görmeyerek onları potansiyel düşman ve bölücü olarak kabul etmiş; bu anlayış, sistematik baskı ve imha uygulamalarına meşruiyet sağlamıştır.
Sivas Toplama Kampı süreci, Kürt milletinde derin travmalara yol açmıştır. Kampta alıkonulanlar arasında ağa ve şeyhlerin yanı sıra, entelektüel Kürt seçkinleri de yer almakta; devlet Kürtlerin her sosyal sınıf ve tabakasını hedef almaktadır. Bu durum, devletin Kürt milletini bütünlüklü olarak sindirme ve dağıtma stratejisinin bir parçasıdır.
Toplama kampına alınanlar uzun süre zorunlu misafirlik adı altında kamplarda tutulmuş, ardından da Anadolu’nun batısındaki çeşitli illere sürgüne gönderilmişlerdir. Sürgün edilen 55 kişinin arasında Serhed (Hakkâri-Ağrı bölgesi) kökenliler de bulunmakta, bu da uygulamanın Kürt coğrafyasının geniş alanlarını hedef aldığını göstermektedir.
Devletin resmi gerekçesi, sürgün edilenlerin Güney Kürdistan’daki Mela Mustafa Barzani liderliğindeki ulusal harekete yardım ettikleri iddiasıdır. Ancak bu iddia gerçeklerle örtüşmemektedir. Çünkü tutuklamalar ve sürgünler, Barzani’nin hareketi başlatmasından aylar önce gerçekleşmiştir. Dolayısıyla devletin bu gerekçesi, Kürt ulusal hareketini baskılamak için üretilmiş bir yalandır ve toplumsal meşruiyetten yoksundur.
Toplama kampı ve sürgün sürecinde devlet medyası da önemli bir propaganda aracı olarak kullanılmıştır. Özellikle Cumhuriyet gazetesi, Kürtleri hedef gösteren ve kriminalize eden yayın politikası izlemiştir. Gazetede yer alan haber ve yorumlarda Kürtler devlet düşmanı, bölücü, milletin birliğini bozan olarak tanımlanmış, Şeyh Said’in torunları gibi ifadelerle dini ve sosyal liderlikleri itibarsızlaştırılmıştır.
Bu söylem, Kürtlerin devlet tarafından meşru bir muhalif değil, tehlikeli bir düşman olarak gösterilmesinde kritik rol oynamıştır. Devlet medyasının bu tutumu, toplumsal kutuplaşmayı derinleştirirken, devlet şiddetinin meşruiyet zeminini sağlamlaştırmıştır.
Sivas Toplama Kampı, Kürt Ulusal Hareketi’nin önemli omurgasını hedef alan sistematik bir devlet politikasının görünür yüzüdür. Kürt milletinin mir, ağa, bey ve şeyh gibi geleneksel liderlik katmanlarının tasfiyesi, ulusal direnişin önünün kesilmesi amacını taşımaktadır. Bu politikalar, Kürtlerin tarihsel kimliklerine ve örgütlenmelerine yönelik en kapsamlı saldırılardan biridir ve uzun yıllar boyunca Kürt hafızasında acı bir yer edinmiştir.
Kampta yaşanan insan hakları ihlalleri, sürgünler ve toplumsal parçalanma, Kürt milletinin ulusal mücadelesine yönelik devletin planlı ve çok yönlü saldırılarının bir parçası olarak anlaşılmalıdır.
1960 darbesi, sadece siyasi bir rejim değişikliği değil, aynı zamanda Kürt ulusal hareketine karşı topyekûn bir savaş ilanı anlamı taşımaktadır. Bu savaşta siyasi, hukuki, askerî ve medya araçları bir arada kullanılmış; Kürtlerin varlığı ve kimliği devlet politikaları tarafından hedef alınmıştır.
Sivas Toplama Kampı deneyimi, Kürt ulusal direnişi ve toplumsal belleği açısından kritik bir dönemeçtir. Bu süreçte yaşanan acılar, zulümler ve direnişler, Kürtlerin ulusal kimlik ve örgütlenme mücadelelerinde halen hatırlanan ve aktarılan travmatik bir miras olarak varlığını sürdürmektedir. Bu tarihsel gerçek, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürt meselesine yaklaşımındaki sistematik ve kalıcı sorunların anlaşılmasında kilit bir öneme sahiptir.
Toplama kampına alınan ve sürgün edilen 55 Kürt aydını ve önderi şunlardır:
|
1- Hüseyin İleri |
20- Şeyh Ali Rıza Fırat |
38- Şeyh Selahaddin Fırat |
|
2- Şeyh Gıyasettin Fırat |
21- Şeyh Ahmet Fırat |
39- Şeyh Mehmet Emin Fırat |
|
3- Şeyh Mehmet Fuat Fırat |
22- Şeyh Faruk Fırat |
40- Şeyh Halit Fırat |
|
4- Şeyh Ömer Fırat |
23- Şeyh Kutbettin Septioğlu |
41- Şeyh Gıyasettin Gül |
|
5- Kinyas Kartal (Brukî Aşireti) |
24- Abdulbaki Kartal (Brukî Aşireti) |
42- Hamit Kartal (Brukî Aşireti) |
|
6- Bala Kartal (Brukî Aşireti) |
16- Bahattin Erdem |
43- Faik Bucak |
|
7- İsmail Hakkı Bucak |
25- Hacı Ali Bucak |
44- Mehmet Celal Bucak |
|
8- Mithat Bucak |
26- Hasan Abik Bucak |
45- Ali Abik Bucak |
|
9- Bekir Bucak |
27- Cemil Küfrevi |
46- Zeki Toker (Küfrevioğlu) |
|
10- Abdurrezzak Ensarioğlu |
28- Sait Ensarioğlu |
47- Osman Öztürk (Sipkan Aşireti) |
|
11- Abdullah Öztürk (Sipkan Aşireti) |
29- Ferzende Öztürk (Sipkan Aşireti) |
48- Zeynel Turanlı |
|
12- Köroğlu Öztürk (Sipkan Aşireti) |
30- Feyzullah Keskin (Sipkan Aşireti) |
49 - Zeynel Abidin İnan |
|
13- Zeki Bayar |
31- Süleyman Yıldırım |
50- Mahmut Ertuş (Ertoşî Aşireti) |
|
14- Kazım Yıldırım |
32- Mehmet Kayalar |
51-Mustafa Işık (Diyarbakırlı Mustafa Ağa) |
|
15- Sait Ramanlı |
33- Şeyh Mehmet Emin Karadeniz |
52- Hacı Topo Aktoprak |
|
16- Reşit Çeçen |
34- İbrahim Abikoğlu |
53- Mecit Yalçın |
|
17- Mehmet Dal |
35- Şamil Peker |
54- Derviş Yakut |
|
18- Abdulkadir Ekinci |
36- Abdülkadir Karakuş |
|
|
19- Cafer Yağızer (Ertoşî Aşireti) |
37- Ebubekir Ertaş (Ertoşî Aşireti) |
Bu isimler, Kürt milletinin sosyal, siyasal ve entelektüel liderlerini temsil etmekte olup, Sivas Toplama Kampı’nın Kürt örgütlenmesine ve ulusal mücadeleye yönelik sistematik sindirme politikasının hedef kitlesini somut biçimde göstermektedir.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın