Bilinen Batı dilleri tarihsel süreçte farklılıklara uğramıştır. Bugünkü hali ile ilk konuşulan hali arasında nerdeyse sınırlı benzerlikler vardır. Bu durum millet oluşunda ve coğrafya üzerinde de böyledir. Fakat Kürd dili ve milleti için bu durum hiç de öyle değildir. Bırakın bölge araştırmalarına dayanan gerçek tarih yazımını, manipülatif misyoner tarihçilerinin dahi ortak vargısı, ‘Kürd dili ve Kürd milleti çok az farklılıklarla aynı coğrafya üzerinde sürekliliği olan bir oluşum göstermektedir’ şeklinde olmuştur.
Yine Kürd tarihçilerden M. Emin Zeki, ‘Kürdistan Tarihi’ eserinde ‘Kürdçe, bağımsız bir dil ve Medlerin dili şimdiki Kürdçenin aynısıdır’, belirlemesini yapmaktadır.
Tarihin ilk yazılı mitolojisi kabul edilen Gılgameş Destanı, M.Ö 1250 yılında Kürd Şair Sin Lekke Umini tarafından Kürdlerin atası Kassit uygarlığı dilinde yazılmış, Avesta bütün Batı kültürlerini etkilemiş, Kürdçenin Gorani lehçesinde yazılmış olduğu artık ortak kabul görmektedir.
Bilindiği gibi atalarımız Gutiler M.Ö 4000, Kassitler, Mittaniler, Hurriler, Hitit olarak bilinen Hattiler ve büyük medeniyet Medler, kesintisiz yakın diller konuşmuşlar, bugünkü Ürgüp hattından, Afganistan sınırlarına kadar bir coğrafyada hüküm sürmüşlerdir. Bu kesintisiz uygarlık bir biçimiyle aynı bölge üzerinde gelişmiştir.
Dilin kullanımı yine aynı biçimdedir. Ünlü bilim ve yazın adamları hem çağını hem de gelecek kuşakları etkilemiştir. Yoksa Eli Heriri, Feqiye Teyran, Melaye Cıziri, Ehmede Xani, bugünkü gibi nasıl okunur, anlaşılır ve bir millet kurar. Selim Temo’nun çok yerinde belirlemesi ile "Mem u Zin ‘proto millet’ tanımıdır". Bütün bunları bu güçlü çeşitliliği ile zengin Kürd dili tüm lehçeleri ile sağlamıştır.
Bu yazı Kürd Latin alfabesi yıldönümü nedeni ile 15 Mayıs Kürd Dil Günü için, Latin alfabesi ve süreçlerine değinmemiz gerek. Bilindiği gibi 10. yydan sonra bölgemizde Arap alfabesi kullanılmıştır. İlk Latinize çabaları yine Celadet Eli Bedirxan tarafından 1920'lerde başlamış, fakat kullanım ve formülasyon birbirine yakın iki tarih, ama uzak coğrafyalarda gerçekleşmiştir. Abdullah Cevdet, milliyetçi Kürd düşüncesinin önemli bir aydını olarak Roji Kurd dergisinde Arap alfabesinin Kürd düşün dünyasına uymadığını ve Latin alfabesine geçilmesi gerektiğini yazmıştır. Yine Kürd aydınlarından Kemal Badıllı’nın bu yönlü çalışması olduğu bilinmektedir.
Asıl modern çalışma ve yazın ise ilk kez 1928'de Kızıl Kürdistan merkezli, Erebe Şemo ve İshak Marogulov tarafından yapılmış, klasik Kürd Latin alfabesi oluşturulmuştur. Kürd kültür ve yazın tarihinde tartışmasız öncülerden Reya Teze Latin harfleri ile yayınlanmıştır. Yine sosyalist gerçekçi romanın ilk klasiği Şiwane Kurd büyük Kürd edebiyatçı ve yazarı Erebe Şemo tarafından Latin Kürd alfabesi ile kaleme alınmıştır. Bu alfabe çok az Kiril etkisi dışında günümüzde kullanılan alfabenin aynısıdır. Sovyetlerin 1941'de çıkardığı bir yasa ile bütün farklı alfabeler yasaklanmış, Kiril alfabesine geçilmiştir. Bu geçişte Kürd dili ve yazını da nasibini almıştır.
Fakat Kürd Dil Günü'ne adını veren ve 15 Mayıs'ı kutlamamızı sağlayan Hawar Dergisi'nin Latin yazımını 1932'de yapan, klasik Latin alfabesini Kürd diline kesintisiz yerleştiren Celadet Eli Bedirxan Bey’dir. Bundan sonraki yazın ve yayınlar Hawar alfabesi tanımlaması ile Latin alfabesi ile sürdürülmüştür.
Celadet Eli Bey Reya Teze ve öneminden haberdardı, Hawar'daki bazı yazılarında bu önemi belirttiğini vurgulamamız gerekir.
Görüldüğü gibi isimler ve yayınlar Kürd aydınlanma ve yazınında vazgeçilmez köşe taşlarıdır.
Her lehçeden yazıtlar, her Kürd bir Batı dili olmak üzere ortalama 5 dil konuşuyor anlıyor, yazıyor. Dünyada bunun örneği yok. Kafkasya Kürdleri en az 5 dil, dış Kürdler, Cihanbeyli vb. en az 3 dil, ana Kürdistan en az 4 dil konuşur. Mardin yöresi arkaik diller dahil 7-8 dil, Başuriler 5-6 dil konuşur. Dünyada böyle bir zenginlik yok.
Tekleşme tartışmaları çok anlamlı değil.
Süryanice, Arami, Ermeni dilleri dışında çeşitli Batı dillerinin yanı sıra iç diller-lehçeler, Zazaki-Kırmancki, Sorani, Gorani-Hawrami, Kurmanci tam bir zenginlik ve güçtür.
Farklılık güç ve zenginliktir. Tabi bir merkezileşme gerekir, bu farklı bir şey, diğer bölümleri yok etmeye çalışmak farklı bir şey. Bu bakımdan çeşitlilik güçtür. Biraz da bu parçalı ve zorlu tarihi, bugüne taşıyan da bu zengin çokluktur.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın