Son zamanlarda Kürdistan Diyalog Örgütü tarafından, Enver Tovi'nin onuruna ve anısına saygı amacıyla bir seminer düzenlendi. Seminerde Tovi’nin birkaç sanatçı arkadaşı, tüm hayatını Kürt eğitimi ve sanatının ilerlemesine adayan bu büyük ustanın hayatı, kişiliği hakkında konuştu. Enver Tovi gibi bir şahsiyet üzerine konuşmak “Bu hamur çok su kaldırır” Kürt deyişini anımsatır çünkü Tovi gerçekten de Kürtler için yedi ilaç gibiydi. Yönetmen, tiyatrocu, öğretmen, ressam, karikatürist, 1974 yılında da Peşmerge ve devrim saflarında da genel sanat yönetmeniydi.
O konferans gecesinde, Enver Qeredaxî Hoca, Sanatçı Ata Kezaz, Hemereşid Heres ve Gandi Kori, Tovi’nin yaşamı üzerine konuşma yaptı ve onunla olan anılarını dile getirdi. Bu anma gecesine Süleymaniye’nin tüm yazar ve sanatçılarından her ne kadar az katılım olsa da biz sadece PASOK'un “Güneşi arayan her kervan, az ya da çok güneşe ulaşır” diyen sloganına alışığız ve hiç olmazsa onunla teselli oluyoruz.
Dikkatimi çeken, Sayın Ata Kezaz'ın 1974 yılına ait, hoş bir dille anlattığı ve KDP’nin 14’üncü Kongresiyle örtüşebilecek bir anısı oldu. Ben de bu anıyı aktarmak istiyorum. Ne de olsa KDP yetkilileri sık sık Barzani'nin çizgisinden söz ediyor fakat hâlen birçoğunun bunu anlamamış olduğu kanısındayım. Bana göre bu yol, General Barzani'nin, yetkililerin giderek uzaklaşmakta olduğu ülkeselliği, sadeliği, sadakati ve Kürtlüğüdür.
Ata Kezaz Bey, kendisinin çizmiş olduğu bir General Barzani resmi anısını şöyle anlattı: “Biz de birçok sanatçı gibi 1974'te devrime katıldık. Yıkıntılar arasına yerleştik ve bize kalacak yer sağladılar. Ressam olarak bir duvara Mele Mustafa'nın büyük bir resmini çizmiştim. Mele Mustafa'nın gelip geçtiği bir yerdi fakat ben onun görmesi maksadıyla çizmemiştim. Bir gün Kak İdris (Barzani) geldi, bir gazeteciyle röportajı vardı. O, beni tanımıyordu. Ata bir resim çizmiş dediler. Beni yanına çağırdı ve ‘Kak Ata, sen mi bu Barzani resmini çizdin?’ dedi. Ben de ‘Evet’ dedim. Kak İdris, ‘Peki, ellerine sağlık fakat nasıl çizdiysen öyle de sil!’ dedi. Ben de ‘Öyle bir şey yapmam, kalması gerekiyor’ dedim. Kak İdris, gülerek ‘Kardeşim, Mele Mustafa'nın kendisi istedi bunu. Sana bir tüfek ve 400 dinar da gönderdi ve o resmi silmeni istedi. Ayrıca o ressama benim yalnızca bir Peşmerge olduğumu, diğer Peşmergelerden bir farkımın olmadığını ve resmimim çizilmesini kabul etmediğimi söyleyin’ dedi. Ben de çaresizce ve gönülsüzce resmi silmek zorunda kaldım. Sonrasında Kak İdris beni yanına çağırarak: ‘Sen yetenekli bir sanatçısın, yurt dışına çıkıp sanatını geliştirmeni istiyorum. Biz sana destek olacağız sen de de devrime hizmet et’ dedi. Orada bana Tahran'daki bağlantılarımıza bir mektup yazdı. Onlar da kısa bir zaman zarfında beni İtalya'ya gönderdiler.”
Bu anı, tarihi bir anı olduğu gibi kendisini halkından ayırmayan bir lider ile halkı arasındaki ilişkinin güzel bir örneği. Eğer Ata gibilerin, General Barzani'nin resimlerini bombardıman, top atışları ve hava saldırıları altında hiçbir çıkar gözetmeksizin yapabilmesi gibi halkın sevgisini istiyorsa KDP’nin o çizgiye dönmesi gerekiyor. Ben, Barzani'nin çizgisinin, günlük davranışlarının ve sade yaşamının adaletle dolu olduğuna inanıyorum.
Evet, dünya değişti ve artık zaman da eski zaman değil fakat yönetimin temeli herkes için eşitlik, o da refah ve nihai bağımsızlık hedefine ulaşmak olmalıdır. Yoksa yine başa sararız.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın