Crescent Petroleum CEO'su: Kor Mor’un genişlemesi Kürdistan için bir dönüm noktası

13-11-2025
Omer Ahmed
Crescent Petroleum CEO'su Majid Jafar
Crescent Petroleum CEO'su Majid Jafar
Etiketler Majid Jafar Crescent Petroleum Kürdistan Bölgesi Doğal Gaz
A+ A-

Crescent Petroleum CEO'su Majid Jafar, Süleymaniye’nin çemçemal ilçesindeki Kor Mor 250 projesinin tamamlanmasıyla Kürdistan Bölgesi'nin doğal gaz üretim kapasitesinin günlük 700 milyon metreküpün üzerine çıkarak yüzde 50 arttığını duyurdu. Bu proje, hem Kürdistan Bölgesi hem de tüm Irak için büyük bir fayda sağlayarak elektrik sorunlarının çözümüne katkıda bulunacak.

1.1 milyar dolarlık proje, Covid-19 pandemisi ve güvenlik sorunlarına rağmen sekiz ay erken tamamlandı. Projenin finansmanı Birleşik Arap Emirlikleri bankaları, müteahhit desteği ve ABD Kalkınma Finans Kurumu'ndan sağlanan 250 milyon dolar ile karşılandı. Jafar, 1000'den fazla yerel işçinin bu başarıdaki rolünü vurguladı.

Crescent Petroleum ve ortakları, Kürdistan'ın gaz sektörüne yaklaşık 4 milyar dolar yatırım yaptı.

Kor Mor gazının dizel yakıtın yerini almasıyla 62 milyon ton CO2 emisyonunun azaltıldığı ve bölgenin çoğunda 24 saat elektrik sağlanabildiği belirtildi. Bu genişleme, Kürdistan Bölgesi Hükümeti'nin  kesintisiz elektrik sağlama hedefi olan "Ronaki" (Işık) girişimini destekliyor.

Jafar, şirketin Kürdistan Bölgesi'ne olan uzun vadeli bağlılığının yerel kurumlarla ortaklığa dayandığını ve gelecek nesiller için de yatırımlara devam edeceklerini ifade etti.

Gelecekte Çemçemal sahasındaki "Erken Çalışmalar" projesi ile günlük gaz üretiminin 80-100 milyon metreküp daha artırılması ve yakın gelecekte günlük 1 milyar metreküpe ulaşılması hedefleniyor. Ayrıca, Kürdistan Bölgesi gazının Irak'ın diğer bölgelerine ve endüstriyel tüketicilere ihracı da değerlendiriliyor.

Jafar, Irak hükümeti ve Kürdistan Bölgesi Hükümeti arasındaki anlaşmaların önemini vurgulayarak, yatırımcılar için zamanında ödeme, hızlı karar alma ve sözleşmelere saygının kritik olduğunu belirtti. Ayrıca, gençleri yüksek teknolojiye dayalı bu sektöre yönelmeye teşvik etti.

Rûdaw Ekonomi Bölümü Müdürü Omer Ahmed’in Crescent Petroleum CEO'su Majid Jafar ile yaptığı röportajın tam metni:

Rûdaw: Geçen ay çok büyük bir başarı duyurdunuz ve Kürdistan Bölgesi'ndeki üretim seviyesini yaklaşık olarak günlük 700 milyon metreküpün üzerine çıkardınız. Bize başarıyı nasıl sağladığını anlatır mısınız?

Majid Jafar: Elhamdülillah, Kor Mor 250'den, yani KM250 projesinden gaz üretimine başlamayı başardık. Bu, günlük 250 milyon metreküp gaz kapasitesi, ayrıca LPG ve kondensat ekleyecek bir proje. Yani dediğiniz gibi, üretim kapasitesini yüzde 50 artırdı. Birkaç yıldır uyguladığımız bir proje. Bazı zorluklarla karşılaştık. Elbette Coronavirüs (Covid-19) pandemisi yaşadık ve bu bazı gecikmelere yol açtı. Maalesef güvenlik olayları yaşadık, bu da gecikmelere neden oldu.

Bu yüzden, projeyi tamamlamak için şirketimizin tüm dikkatini buraya odakladık ve çok şükür bunu başardık. Bu, toplam 1.1 milyar dolarlık bir yatırımdır ve projenin içinde yer alan herkes için büyük bir gurur kaynağıdır. Bu projenin uygulanmasında Irak Kürdistan Bölgesi'nden binden fazla işçi görev aldı ve bu bizim için bir gurur kaynağı olduğu kadar, Kürdistan için de bir gurur kaynağıdır. Gerçekten de tüm Irak için bir gurur kaynağıdır, çünkü aslında, Kürdistan Bölgesi'ndeki elektrik durumu için ve Irak'ın diğer bölgeleri için de çok faydalıdır.

Rûdaw: Evet. Doğal gazın yanı sıra LPG ve kondensat üretiminde de artış sağladığınızı belirttiniz. Bu konudaki güncel istatistikleri ve mevcut üretim hacimlerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Majid Jafar: Elbette. Kondensat üretimimiz günlük yaklaşık 15.000 varil civarındaydı. Bu proje ile bu miktara yüzde 50'lik bir artış ekleyerek günlük yedi ila yedi buçuk bin varil daha üretim kapasitesi sağladık. LPG üretiminde de benzer bir artış söz konusu; günlük 1000 ton olan LPG üretimine 400 ila 500 ton daha ekleyeceğiz. Bu ek üretim, özellikle yerel pazarın pişirme gazı ihtiyacını karşılamaya yönelik olup, projenin ek bir olumlu getirisi olarak değerlendirilmelidir.

Rûdaw: Pearl Petroleum konsorsiyumu hakkında daha az bilgi sahibi olanlar için, ortak şirketlerin paylarını ve bu konsorsiyumdaki temel rollerini açıklayabilir misiniz?

Majid Jafar: Elbette. Bu önemli bir konsorsiyumdur. Ortaklık yapımızda Crescent Petroleum ve Dana Gas'ın yüzde 70'lik payı bulunmaktadır; her iki şirket de yüzde 35'er paya sahiptir ve projenin ortak işletmecileri konumundadır. Ayrıca, üç önde gelen Orta Avrupa enerji şirketi de ortaklarımız arasındadır: Almanya'dan RWE, Avusturya'dan OMV ve Macaristan'dan MOL. Her birinin yüzde 10'ar payı bulunmaktadır ve bunlar işletmeci olmayan ortaklardır. Bu yapıyı "Pearl Konsorsiyumu" olarak adlandırıyoruz. Toplamda, bu proje ve önceki projelerle birlikte Kürdistan Bölgesi'ne yaklaşık 4 milyar dolarlık bir yatırım gerçekleştirdik. Bu, Irak'ta özel sektör tarafından doğal gaz sektörüne yapılan en büyük yatırım olma özelliğini taşımaktadır. Aynı zamanda BAE şirketleri veya herhangi bir GCC (Körfez İşbirliği Konseyi) şirketi tarafından Irak'ta yapılan en büyük yatırımdır ve yatırım camiasının Kürdistan Bölgesi'ne olan güveninin önemli bir göstergesidir.

Dana Gas, 200.000'den fazla hissedarı bir araya getiriyor; bunlar arasında önde gelen kurumlar, kuruluşlar ve GCC genelinden bireyler yer alıyor. Yüz bin BAE'li hissedarımız var; bu tüm BAE vatandaşlarının yüzde 10'u. Benzer sayıda Suudi hissedarımız da var. Yönetim kurulunda önde gelen iş adamları, BAE'den önde gelen hükümet yetkilileri ve Dana Gas yönetim kurulu üyeleri bulunuyor. Yani bu, özellikle BAE olmak üzere GCC genelinde önemli bir Dana Gas yatırımı. Ve diğer Avrupa ortakları, bazı hükümet hissedarlıklarına sahip büyük Avrupa şirketleri, aynı zamanda halka açık şirketler. Ve sonra benim yönettiğim şirket olan Crescent Petroleum, Ortadoğu'nun en eski özel petrol ve gaz şirketi, merkezi 55 yıldır burada, Sharjah'da ve bölgede aktif olarak faaliyet gösteriyoruz ve bu deneyimi Kürdistan Bölgesi ve Irak'a fayda sağlamaktan gurur duyuyoruz.

Rûdaw: KM250 projesi için 1.1 milyar dolarlık bir yatırım bütçesi açıkladınız. Bu denli büyük bir finansmanı nasıl sağladığınızı anlatır mısınız?

Majid Jafar: Proje bütçesi, karşılaştığımız bazı zorluklar nedeniyle artış gösterdi. Başlangıçta 600 ila 700 milyon dolar arasında tamamlamayı umuyorduk, ancak COVID-19 pandemisi ve maalesef güvenlik olayları gibi birçok zorluk nedeniyle bütçe yükseldi. Sonunda, projenin uygulayıcısı olan Amerikalı-Kanadalı bir müteahhidin yaşadığımız bazı saldırılardan sonra ayrılması üzerine, projeyi yatırımcı ve işletmeci olarak kendimiz tamamlamak zorunda kaldık.

Rûdaw: Yani sekiz ay erken mi tamamladınız?

Majid Jafar: Müteahhidin çekilmesinin ardından öngörülen takvimden sekiz ay erken tamamladık. Bu noktada, meslektaşım Bay Richard Hall'a büyük takdirlerimi sunmak isterim. Umarım siz de kendisiyle tanışırsınız. Kendisi Dana Gas'ın CEO'su ve çok başarılı bir işletmeci. Saha da önemli zaman geçirdi, ekibi yeniden yapılandırdı ve yönetim kurulunun desteği ve gözetimi altında projeyi zamanında teslim etmek için çalıştı.

Finansman açısından, Kürdistan Bölgesi'ne ilk girdiğimizde, 2007'de anlaşmaları imzaladığımızda, bölgede herhangi bir finansman imkanı bulunmuyordu. Hatta uluslararası şirketler veya müteahhitler bile Kürdistan Bölgesi'nde çalışmaya istekli değildi. Bu durum zamanla iyileşse de hala zorluklar barındırıyor. Finans ekibimiz, proje için çeşitli ve farklı finansman kaynakları sağlamak adına yoğun bir çalışma yürüttü. Bu kaynakların bir kısmı, örneğin Sharjah Bankası gibi BAE'deki yerel bankalardan geldi. Şimdi BAE'deki diğer bankalarla da iş birliğimizi genişletiyoruz ve bu, BAE'deki bankalara Kürdistan Bölgesi ve bu projeler hakkında bilgi verdiğimiz için son derece önemlidir. Bir diğer finansman kaynağı ise bazı durumlarda müteahhit finansmanıdır. Ancak çok önemli bir diğer destek de ABD hükümetinden, ABD Kalkınma Finans Kurumu'ndan (DFC) sağladığımız 250 milyon dolarlık taahhüttür.

Rûdaw: Bu önemli finansman anlaşmasını nasıl sağladınız?

Majid Jafar: Evet, bu anlaşma, yaklaşık iki yıl süren yoğun bir çalışmanın sonucuydu ve kolay olmadı. Covid-19 pandemisi sırasında DFC yetkilileri saha ziyareti gerçekleştiremediği için tüm süreç sanal olarak yürütüldü. Kor Mor sahasının kameralar ve çevrimiçi sistemler aracılığıyla tam denetimi yapıldı; mutfaklardan yatakhane alanlarına, tüm teknik detaylara kadar her şey titizlikle kontrol edildi. Bu, projenin stratejik öneminin bir kanıtıdır diye düşünüyorum. Bu, ABD hükümetinin şimdiye kadar tüm Irak'ta gerçekleştirdiği en büyük finansman ve tüm bölgedeki en büyüklerinden biridir. Projeye önceki Trump yönetimi sırasında başladık, ancak Biden yönetimi döneminde tamamlandı ve hatta Irak ve bu ülkelerde gaz üretimini artırmak isteyen yeni Trump yönetiminden de hala güçlü destek alıyoruz.

Bunun stratejik öneminden kaynaklandığına inanıyorum. Kürdistan Bölgesi'ndeki elektriğin yüzde 80'inden fazlasını ve hatta Irak'ın diğer bölgelerindeki komşu illerde bile elektrik tedarikini mümkün kılıyoruz. Dizel yakıtın yerini alan doğal gaz, çevreye, iklim değişikliğiyle mücadeleye, kirliliğin azaltılmasına katkıda bulunuyor, birçok yeni iş alanı ve ekonomik büyüme yaratıyor ve Kürdistan Bölgesi ile Irak'ın enerji bağımsızlığını güçlendirmeye yardımcı oluyor. Tüm bu nedenlerden dolayı bu desteği aldık.

Rûdaw: Kürdistan Bölgesi Hükümeti'nin 24 saat kesintisiz elektrik sağlama hedefi olan "Ronaki" projesi hakkında bilgi sahibisiniz. KM250 projenizin bu hedefe şu anda ve gelecekte nasıl katkıda bulunacağını düşünüyorsunuz?

Majid Jafar: Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; Ronaki projesinin Kürdistan Bölgesi için en önemli politika girişimi olduğuna inanıyorum ve bunun bir rol model olduğunu düşünüyorum. BAE'den, Dubai'den ve BAE hükümetinden iyi destek olduğunu biliyoruz, çünkü BAE de daha önce benzer bir süreçten geçmişti: farklı fiyatlar için farklı tarifeler, farklı kullanımlar, kayıpları azaltma ve tahsilatları iyileştirme gibi konularda deneyimleri vardı. Bu nedenle, bu projenin sadece vatandaşların yaşamlarını 7/24 elektrik sağlayarak iyileştirmekle kalmayıp, inşallah Kürdistan Bölgesi'nin tüm bölgelerinde olumlu etkiler yaratmasından büyük memnuniyet duyuyoruz.

Erbil, Süleymaniye, Duhok ve Halepçe'nin tamamında herkesin bu projenin arkasında olduğunu görmek harika. Aynı zamanda, gökyüzü daha temiz, hava daha berrak; kirli yakıtların ve eski jeneratörlerin kullanım ihtiyacı azaldı ve binlerce jeneratör hizmet dışı bırakıldı. Bir yatırımcı olarak ise, rasyonel ve sürdürülebilir bir elektrik piyasasına sahip olmak, gaza yatırım yapmamız için bize daha fazla teşvik sağlıyor, çünkü bu elektrik bizim ürettiğimiz gazla sağlanıyor. Bu iki faktör birbiriyle doğrudan bağlantılıdır ve bu durum son derece olumludur.

Rûdaw: Kirli yakıtlardan vazgeçip elektrik üretiminde daha temiz doğal gaza geçişten bahsettiniz. Kürdistan Bölgesi'ndeki CO2 emisyonlarının azaltılmasına yaptığınız katkıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Majid Jafar: Aslında, üretimimize başladığımızdan bu yana 62 milyon tondan fazla CO2 emisyonunun önüne geçtiğimizi ölçtük. Bu, karbon açısından önemli bir faydadır. Yerel hava kalitesi açısından Kürdistan Bölgesi için büyük bir fayda sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda iklime de katkıda bulunuyor. Bildiğimiz gibi, herkes karbon verimliliği için karbonsuzlaştırma çabası içinde. Kendi üretimimizde de sızıntıları ve gaz yakmaları neredeyse sıfıra indirdik. Yüzde 0.12 gibi bir oranımız var ve karbon yoğunluğumuz varil petrol eşdeğeri başına 4.4 kilogram CO2 olup, bu endüstri ortalamasından yüzde 80 daha düşüktür. Kalan emisyonlarımızı ise BM sertifikalı karbon kredileriyle telafi ediyoruz. Böylece, 2021'den bu yana net sıfır, karbon nötr bir işletmeci olarak beşinci yılımızdayız ve bu durumu sürdürüyoruz. Bu çevresel katkıdan olduğu kadar ekonomik ve sosyal katkımızdan da büyük gurur duyuyoruz.

Kürdistan Bölgesi'ne ilk girdiğimizde sokakların geceleri karanlık olduğunu hatırlıyorum. Eski bir havalimanımız vardı; bugünkü gibi yeni oteller, alışveriş merkezleri ve gelişmeler yoktu. Bu gazın mümkün kıldığı enerji ve elektrik sağlanmasıyla her şey değişiyor ve bunu hissedebilir, görebilirsiniz. Bu, Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile ortaklığımızın, Kürdistan'ın tüm bölgelerindeki liderliğin takdiridir. Erbil ve Süleymaniye'den büyük destek aldık. Ve bu uzun vadeli bir ortaklıktır; sözleşmemiz 2049 yılına kadar geçerlidir.

Daha önce de belirttiğim gibi, aile olarak köklü bir geçmişimiz ve mirasımız var. Büyükbabam Dr. Dhia Jafar, 1950'lerde Kürdistan Bölgesi'nde Dukan ve Darbandihan gibi bugün hala elektrik üreten büyük altyapı projelerini hayata geçirdi. Kral II. Faysal döneminde Kalkınma Bakanı ve Irak Kalkınma Kurulu Genel Sekreteri olarak görev yaptı, Allah rahmet eylesin. 1958'den 2008'e kadar, yani 50 yıl boyunca Kürdistan Bölgesi'nde yeni elektrik üretimi yoktu. Irak'taki birçok askeri diktatör Kürdistan Bölgesi'ni ya görmezden geldi ya da terk etti. Şimdi ise Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nin akılcı politikaları ve birlikte kurduğumuz ortaklık sayesinde, 50 yıl sonra 2008'de gaz üretmeye ve elektrik sağlamaya başladık ve durum tamamen değişti.

Bugün Kürdistan Bölgesi, Irak'ın diğer bölgelerine elektrik ihraç ediyor. İnşallah yakında gaz da gönderebileceğiz. Bu bizim için bir gurur kaynağıdır. Mesrur Barzani ve Kubad Talabani’ye, büyükbabamın katkılarını, babamın 2007'de Neçirvan Barzani ile anlaşmaları imzalayarak ortaklığımızı başlattığını anlattım. Şimdi ben bu görevi sürdürüyorum ve inşallah oğlum da devam ettirecek. Biz, bölgeye ve Irak'a nesiller boyu bağlı bir aileyiz.

Rûdaw: İlgi çekici. Kürdistan Bölgesi'nin enerji sektöründeki gelecekteki gelişim ve katkı planlarınızı nasıl görüyorsunuz? Örneğin, başka bir KM250 projesi ve diğer sahalarda, özellikle yüksek potansiyelli Chamchamal sahasında yeni gelişim aşamaları olduğunu duydum. Bu sahaların gelecekteki gelişimi için planlarınızı bizimle paylaşır mısınız?

Majid Jafar: Elbette. Aslında, birkaç yıl önce KM250 ile paralel olarak birden fazla proje planlamıştık. Ancak Covi-19 pandemisi ve güvenlik olayları gibi zorluklar nedeniyle, KM250'ye odaklanmayı ve onu tamamlamayı tercih ettik. Allah'a şükürler olsun ki, şimdi bu hedefimize ulaştığımıza göre, diğer projelere tekrar odaklanmaya başlayabiliriz ve başladık da. Bu projelerin başında, elbette, değerlendirme çalışmaları gelmektedir. Sahalarda büyük potansiyel kaynaklarımız bulunmaktadır. 80 trilyon metreküp olarak tahmin edilen potansiyel kaynağımız olmasına rağmen, endüstriyel terimlerle "kanıtlanmış rezervlere" sahip olmak için sondaj yapılması ve bunların kanıtlanması gerekmektedir. 2008'den beri sürekli üretim yapıyoruz. Bu yıl hem Khor Mor hem de Chamchamal sahaları için 3D sismik araştırmaları yürütüyoruz.

Rûdaw: Bu sahaların geliştirilmesi için ne kadar harcama ve yatırım yaptınız?

Majid Jafar: Yani toplamda, dediğim gibi, başlangıçtan beri yaklaşık 4 milyar dolar harcadık...

Rûdaw: Tüm projeler için mi?

Majid Jafar: Evet, başlangıçtan beri. Şimdi Çemçemal’de bahsettiğiniz "Erken Çalışmalar" adını verdiğimiz bir projemiz var. Bu projeye 160 milyon dolar harcıyoruz.

Rûdaw: Herhangi bir kuyu açtınız mı?

Majid Jafar: Evet, üç kuyu açacağız. Bu proje hazır durumda ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı'ndan bazı onayları bekliyor. Bu proje, sahadaki potansiyeli anlamamıza yardımcı olacak ve inşallah oldukça hızlı bir şekilde günlük 80 ila 100 milyon metreküp daha ek üretim sağlayacak. Böylece, halihazırda sahip olduğumuz günlük 750-800 milyon metreküplük kapasiteye bu ekleme ile inşallah günlük 900 milyon metreküpe yaklaşacağız. Çok uzak olmayan bir gelecekte, önümüzdeki birkaç yıl içinde, günlük 1 milyar metreküpe ulaşmayı umuyoruz.

Yerel pazardaki ihtiyaçları tam olarak karşılamak amacıyla, Ronaki projesinin Kürdistan için en geç gelecek yıl, belki de bu yıl 7/24 elektrik tedariki sağlayacağını duyduk, ki bu gerçekten harika bir gelişme. Ve şimdiden yerel sanayiye, yani çimento fabrikalarına, sıvı yakıt yakan diğer endüstriyel projelere gaz tedarik etmeyi düşünüyoruz. Doğal gaz, bu tür tesisler için daha temiz, daha güvenilir bir alternatiftir ve sanayiye tedarik edildiğinde daha büyük yatırım ve daha büyük ekonomik çıktı yaratabilir.

Rûdaw: Bu sektörlerden ciddi talep ve istekler aldınız mı? Kürdistan Bölgesi'nin çok iyi, ağır sanayileri olduğunu biliyoruz.

Majid Jafar: Evet, aldık ve inşallah bu cephede çok yakında duyuru yapmayı umuyoruz. Bir ülkede gazınız olduğunda, ilk öncelik elektriğiniz olmalıdır. Ve inşallah şimdi, Ronaki'den duyduğumuz gibi, bu ihtiyaç karşılanacak. Ardından bir sonraki öncelik, endüstrinizdir çünkü endüstri ekonomik çıktı ve iş yaratır, bu da size daha fazla müşteri sağlar. Endüstriyel talep de daha istikrarlıdır, çünkü elektrik tüketimi hava durumuna göre dalgalanır. Burada BAE'de, Basra Körfezi'nde, yazları her zaman daha fazladır.

Kürdistan Bölgesi'nde ise kış ve yaz olmak üzere çift zirve vardır, ilkbaharda ve sonbaharda daha azdır. Oysa endüstri sürekli bir taleptir. Bu da elbette başka bir fayda. Ve ondan sonra, fazlalık oluştuğunda, ihracat pazarlarının da potansiyel olduğunu düşünebilirsiniz. Yani bu, genellikle herhangi bir ülkenin gaz geliştirmeyi düşündüğü yoldur. Ve bence dünya genelinde bugün doğal gazın geleceğin kilit yakıtı olduğunu görüyoruz, çünkü bu elektrik sağlıyor, sanayi için hammadde sağlıyor, ekonomik çıktı sağlıyor. Ve şimdi yapay zeka ve veri merkezi talebinin büyümesinin dünya çapında daha fazla gaza ihtiyaç duyacağını görüyoruz.

Rûdaw: Kürdistan Bölgesi gazının gelecekteki potansiyel ihraç pazarı ne olacak?

Majid Jafar: Elbette Irak içinde, Irak pazarının on yılın sonunda günlük 8 milyar fit küpe ulaşması bekleniyor. Ve bildiğiniz gibi, tüm Irak'ın 24/7 elektriğe ulaşmasına yardımcı olmak için büyük ihtiyaçlar var. Halihazırda Irak'ın geri kalanına elektrik ihracatı yapılıyor. Ve bizden gaz satın alma ilgisi var. Irak kabinesi tarafından resmi bir karar alındı. Şu anda, elbette, bizim gaz tedarik potansiyelimiz sınırlı, ancak KM250'den, Kürdistan Bölgesi'nde şu anda kullanılamayan 100 milyon fit küp gaz var çünkü bazı yeni boru hatlarının inşa edilmesi gerekiyor ve inşallah gelecek yıl tamamlanacak. Yani bu, kısa vadede Diyala'ya elektrik durumuna yardımcı olmak için gönderebileceğimiz bir miktar gaz. Uzun vadede, Irak Elektrik Bakanlığı'ndan 20 yıl boyunca günlük 400 milyon fit küp gaz satın alma ilgisi dile getirildi. Bu, belki Çemçemal’den yeni bir proje gerektirecek, yeni finansman gerektirecek. Ne kadar hızlı olduğuna bağlı olarak iki ila dört yıl sürecek ve bu, elbette başka bir olumlu durum.

Rûdaw: Bunlar Kürdistan Bölgesi'ndeki gaz kuyuları. Peki Irak'ın diğer bölgeleri ne olacak? Irak Petrol Bakanlığı'nın beşinci ve altıncı tur ihalelerinde birkaç sözleşmeniz olduğunu biliyoruz. Bu konuda biraz bilgi verebilir misiniz?

Majid Jafar: Elbette. Crescent Petroleum olarak, beşinci turda aslında üç proje kazandık: ikisi Diyala'da ve biri Basra'da Kuveyt sınırında, Khashim al-Ahmer-Ijana, Gilbar-Qumar, Kuveyt sınırında, Khider al-Mai. Bu, federal hükümet, Midland Petrol Şirketi ve Güney Petrol Şirketi ile. Ve bir grup olarak, Crescent Grubu olarak, son 10 ila 15 yılda Irak genelinde toplamda 5 milyar doların üzerinde yatırım yaptık ve sadece petrol ve gazda değil, aynı zamanda enerji sektöründe de. Biliyorsunuz, iştiraklerimiz var, Masnuriye Elektrik Santrali ve diğerleri gibi elektrik santralleri inşa ettik ve ülkenin güneyinde liman sektöründe de yatırım yaptık. Umm Qasr limanında, Gulftainer adlı grup şirketlerimizden biri aracılığıyla bir konteyner terminali işletiyoruz, ki bu şu anda dünyanın en büyük özel konteyner terminali operatörüdür. Bu yüzden çok bağlıyız. Ailemiz aslen Irak'lıdır ve ülke geneline çok bağlıyız.

Rûdaw: Irak'taki lojistik sektöründe de yer almanız harika. Federal Irak'taki petrol ve gaz sahalarınızda çalışmalar ve hazırlıklar başladı mı?

Majid Jafar: Evet, sismik araştırmalar yaptık, sondaj için hazırlanıyoruz, iyi bir potansiyel var ve Diyala'daki durumda, Kor Mor'da faaliyet gösterdiğimiz yerden çok uzak değil ve benzer jeolojiye sahip. Bu yüzden orada da katkı sağlamayı umuyoruz.

Rûdaw: İşgücünüz ve personel politikanız hakkında bilgi verebilir misiniz? Yerel işgücüne mi ağırlık veriyorsunuz, yoksa personelinizin yüzde kaçı yabancılardan oluşuyor?

Majid Jafar: Bu bizim için başlangıçtan beri bir öncelik olmuştur ve şahsım adına, mümkün olduğunca yerel personel kullanmamız esastır. Bu nedenle, sadece işçi pozisyonlarında değil, yönetim pozisyonları da dahil olmak üzere en yüksek yerel personel oranına sahibiz. Yüzde 85'in üzerinde bir oranla bu konuda büyük gurur duyuyoruz. Dediğim gibi, KM250 projesinde binden fazla Kürt işçi bu projenin hayata geçirilmesinde görev aldı. Ülkede sürekli olarak yaklaşık 800 çalışanımız var ve bu, onları daha üst düzey pozisyonlara ilerleyebilecek şekilde eğitmekle birlikte büyük bir gurur kaynağı olmuştur. Yerel kapasiteyi artırmak bizim için her zaman önemli olmuştur. Ve faaliyet gösterdiğimiz bölgelerde şirketlerin kurulduğunu, hizmet şirketlerinin geliştiğini görmekten çok memnun ve gurur duydum.

Yakın zamanda beni ziyaret eden bir beyefendi, 10 yıl önce sahada işçi olarak çalışmaya başlamıştı. Şimdi ise Kor Mor'da bize hizmet veren bir şirketin CEO'su. Yani, ilk girdiğimizde, faaliyet gösterdiğimiz yerel bölgelerin 24 saat elektriğe sahip olmasını sağladık. Ve bu, gurur duyduğumuz bir şey. Ve sağlık, eğitim, su, tedarik gibi diğer ihtiyaçları da karşıladık. Bu nedenle, yerel kapasiteye ve yerel topluluklara yatırım yapmak felsefemizin merkezindedir. Daha geniş anlamda bölgede, yani aile olarak bile, Duhok'taki Amerikan Üniversitesi'ni, Süleymaniye'deki Amerikan Üniversitesi'ni desteklemekten ve katkıda bulunmaktan gurur duyuyoruz. Bu nedenle, gelecek nesli desteklemek, yatırım etiğimiz ve felsefemiz için çok önemlidir.

Rûdaw: Hükümetin ve Kürdistan Bölgesi halkının, petrol şirketlerinin ve özel sektörün daha aktif olmasını sağlamak için neler yapması gerektiğini önerirsiniz? Bölgedeki diğer şirketleri endişelendiren herhangi bir sorun veya engel var mı?

Majid Jafar: Biz uzun vadede buradayız. Çok nesilli bir bağlılığımız olduğundan bahsettim. Kürdistan Bölgesi Hükümeti ve ortaklarımızla birlikte birçok zorluk yaşadık. 2007'den bu yana hükümetle bazı anlaşmazlıklarımız oldu. Bir hukuki tahkime girdik. Allah'a şükürler olsun ki, daha fazla yatırıma yol açan dostane bir anlaşmayla çözüldü. Ve o anlaşmadan bu yana üretimi iki kattan fazla artırdık. Ayrıca, IŞİD’in Irak'a gelmesiyle ilgili zorluklar yaşadık. Bazen yerel sorunlarla ilgili zorluklar yaşadık. Ancak genel olarak ve maalesef, KM250 projesini yaparken hayatını kaybeden dört Yemenli işçi, bir taşeronun dört çalışanı meslektaşımızı kaybettiğimiz güvenlik olayları da yaşadık.

Geçmişte çok şey yaşadık ve diğer şirketlerdeki bazı meslektaşlarımızın, büyük batılı şirketlerin, IŞİD Irak'a gelirken Kürdistan'ı terk ettiklerini gördük. Her ne kadar, Allah'a şükürler olsun, Kürdistan Bölgesi'ne girmeseler de, hepsi havaalanına koştu. Biz kaldık. Tüm yabancılar bile kaldı. Ve uzun vadede buradayız. Ve tüm zorluklara rağmen bu bağlılığı gösterdik.

Bence hükümet açısından en önemli şey, bir yatırımcı olarak baktığımızda, karmaşık değil. Üç ana faktör var: zamanında ödemeler, hızlı kararlar ve onaylar ve sözleşmelere saygı. Bunlar bir yatırımcının temel direkleridir, çünkü petrol ve gaz sektörü uzun yıllar boyunca büyük yatırımlar ve birçok risk içerir. Eğer bu üç faktör hükümet tarafından sağlanırsa, her şey yolunda gidebilir.

Gençlere gelince, bu sektöre bakmalarını teşvik ederim. Bazen gençler, "Petrol ve gaz eski bir sektör, ben teknoloji veya farklı bir alanda olmak istiyorum" diye düşünebilirler. Aslında, petrol ve gaz yüksek teknoloji bir sektördür. Mühendisliği, finansı ve ticariyi bir araya getiren uzun vadeli bir sektördür. Bu yüzden hayatım boyunca bu sektördeydim. Kariyerime Shell'de başladım ve tüm kariyerim boyunca bu sektördeyim. Ve şimdi enerji ve teknoloji arasındaki bağlantıları görüyoruz. Çünkü dediğimiz gibi, yapay zeka ve veri merkezi talebi çok büyük ve dünya çapında daha fazla gaza ihtiyaç duyacak.

Rûdaw: Örneğin, bu yeni teknolojilerden, özellikle yapay zeka ile ilgili teknolojilerden kaç tanesi Pearl Petroleum ve Dana Gas tarafından Kürdistan Bölgesi'nde, örneğin Kor Mor'da kullanılıyor?

Majid Jafar: Verimliliği ve kullanılabilirliği artırmak, arıza sürelerini azaltmak ve öngörücü bakım için bu yeni teknolojileri geniş çapta uyguluyoruz. Bu, araçların size, örneğin dizel ekipmanlardan bir sızıntı beklemek yerine, önceden "Bir olasılık var, bir süre sonra bir sızıntı yaşanabilir" diyebileceği anlamına gelir. Bu, sorunu önceden ele almanızı sağlar. Böylece maliyetlerden tasarruf edilir, çevresel emisyonlar azalır ve gaz üretiminizin mümkün olduğunca yüksek kalması sağlanır. Yani tüm bunlar çok heyecan verici ve çok faydalı. Keşif veya değerlendirme tarafında bile.

Eski günlerde sismik teknoloji tamamen kabloluydı. Şimdi kablosuz hale geliyor. Bu, çalışmayı daha hızlı hale getiriyor. Verileri aldığınızda yorumlama bile. Endüstriye ilk başladığımda, insanlar renkli kalemlerle çizgiler çizerek farklılıkları görmek için otururdu. Bugün yapay zeka ile yorumlama daha hızlı, daha doğru. Yani tüm aşamalarda, çalışmadan operasyona kadar teknoloji yeteneğimizi artırıyor ve bu elbette son kullanıcı ve ekonomi için çok iyi.

Rûdaw: Hukuki konulara değinmeniz ve hükümet tarafından her kararın çok hızlı alınmasını istiniz. Irak federal hükümeti ile Kürdistan Bölgesi Hükümeti arasında petrol ihracatının yeniden başlaması konusunda yakın zamanda anlaşmaya varıldı. Siz genel olarak sektörde bu anlaşmanın size nasıl yardımcı olacağını görüyorsunuz?

Majid Jafar: Bir anlaşmaya varılmış olmasını olumlu buluyoruz. Biz doğrudan dahil değiliz çünkü yerel pazar için gaz, kondensat ve LPG tedarik ediyoruz; ihracatla ilgili bir operasyonumuz yok. Ancak bu çözümün, Irak'taki bu hükümetin görevinin sonuna doğru, seçimlerden hemen önce bulunması bir utançtır. Yeni hükümette, başlangıçta üzerinde anlaşılan ilkelerin gerçekten takip edilmesini umuyoruz. Çünkü bu hükümetin başında bütçe konusunda bir anlaşma olduğunu hatırlıyorum. En azından benim için netti. Ancak daha sonra nasıl yorumlandığı bazı sorunlara ve gecikmelere yol açtı ve bu hiç de yardımcı olmadı. Irak Anayasası, tüm tarafların hak ve yükümlülükleri konusunda son derece açıktır.

Rudaw: Ancak hala kamu maaşlarında bir gecikme yaşanıyor ve Kürdistan Bölgesi'ndeki insanlar bir şekilde sıkıntı çekiyor.

Majid Jafar: Evet, bu elbette önemli bir sorun. Biliyorsunuz, petrol ve gaz yasası hala geçmedi. 2007'de ilk taslağın önerildiğini hatırlıyorum. Ve şimdi 2025'teyiz. Kürdistan Bölgesi kendi petrol ve gaz yasasını çıkardı. Umudumuz, Irak Anayasası'nın ilkesinin oldukça açık olmasıdır: servet, yani petrol ve gazdan elde edilen faydalar, tüm bölgelerdeki ve vilayetlerdeki tüm insanlara fayda sağlamalıdır. Ancak bu, farklı bölgelerde farklı yatırımcıların olamayacağı anlamına gelmez. Ve Kürdistan Bölgesi'nin anayasal haklara sahip olduğu da açıktır. Ancak tüm taraflardan daha iyi bir genel ortaklık umuyoruz, bu da maksimum üretim ve maksimum fayda sağlayabilir.

Rudaw: Irak'ta petrol yatırımının merkeziyetçilik yerine ademi merkeziyetçiliğin daha iyi olduğunu mu düşünüyorsunuz? Bölgelere kendi kaynaklarını geliştirme yetkisi verilmesinden yana mısınız, yoksa karşı mı?

Majid Jafar: Bence Irak Anayasası çok net ve kimse bunun federal bir anayasa olduğunu tartışamaz. Federal hükümete özel bazı yetkiler vardır; bunlar merkez bankası, para birimi, dış politika ve savunmadır. Diğer yetkiler ise bölgelere ve valiliklere devredilmiştir. Ve Anayasa bu konuda açıktır. Burada BAE'de de aynı durum geçerlidir. Ve Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Hindistan, İsviçre, Kanada gibi dünya genelinde federal bir sistemi olan birçok ülkede de aynı durum söz konusudur. Ve şunu gördüm ki, BAE'deki gibi federal bir sisteminiz olduğunda daha fazla ekonomik gelişme elde edersiniz çünkü bir şekilde, işletme okulunda "iş birliği" dediğimiz bir şey vardır. İçeride dostane bir rekabet gibidir. Farklı bölgeler daha iyi politikalar uygulayarak daha fazla yatırım çekmeye çalışır. Ve bu herkes için iyidir. Ve sonra herkes birbirinin iyi politikalarını kopyalar ve herkes için standardı yükseltir.

BAE'nin federal bir sistem altında sadece 50 yılı aşkın sürede başardığı şey bir mucizedir. Bence bu iyi bir sistem olabilir. Bence önceki rejim altında Irak'ta onlarca yıllık merkeziyetçilikle gördüğümüz şey, Irak'ı mahvetti. Ve bence bu çok açık. Umarım Anayasa'nın ilkeleri, 2005'te kabul edildiğinde öngörüldüğü gibi, tüm Irak'a fayda sağlayacak yasalar, politikalar ve uygulamalarla gerçekleştirilebilir.

Rudaw: Evet, pek iyi. Bahsettiğiniz bu olumlu ve açık faktörlere rağmen, sahada, herhangi bir partinin, yani bir federal hükümetimiz olmasına rağmen, yasayı ve anayasayı Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nden farklı şekilde açıklaması ve yorumlaması şaşırtıcı. Peki, sizce hem hükümetin hem de Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nin bu anlaşmaları kolaylaştırmak ve nihayet Irak'ta bir petrol ve gaz yasası, federal bir yasa çıkarmak için atabileceği bir çözüm var mı?

Majid Jafar: Şunu gördük ki, Bağdat'ta hala, bazı bakanlıklarda veya parlamentoda, her şeyin Bağdat'ta merkezileştiği bir çağa geri dönme görüşüne sahip bazı insanlar var. Ve anayasa "Irak halkı" dediğinde, bunun sadece Bağdat'ta tek bir bakan veya bakanlıklar tarafından temsil edildiği görüşü var. Anayasa böyle söylemiyor. Bu hükümetle, Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani hükümetiyle, pragmatizmi ve ideolojiyi değil, bu mezhebe veya bu gruba veya bu etnik kökene karşı olmamayı ve tüm Irak'a fayda sağlayacak yatırımlar ve altyapı ve projelerle ilerleme arzusunu ve maaşları ödemeyi sürdürme arzusunu gördük.

Umarız seçimlerden sonra yeni Irak hükümeti bunu sürdürür ve daha da geliştirir. Anayasa açıkça bu kaynakların tüm bölgelerdeki ve valiliklerdeki tüm insanlara fayda sağlaması gerektiğini belirtiyor ve nüfusla orantılı olması ilkesi de var. Ve gördüğümüz şey, gerekli yasaların, özellikle de gelir paylaşım yasasının, gelirin nasıl paylaşıldığının eksikliği. Benim görüşüm her zaman gelir paylaşımının pastayı nasıl böldüğünüz olduğudur. Pastayı nasıl böleceğinize karar verdikten sonra, pastanın üzerinde kavga etmeyiz. O zaman ikimiz de pastayı mümkün olduğunca büyütmeye çalışmalıyız. Ve bu da petrol ve gaz yatırım yasasıdır. Pastadaki payımızın ne olduğunu bilmiyorsak, pastanın nasıl büyüyeceği konusunda şüphelerimiz olur, diyelim.

Benim için mantıksal olarak ve bu 2007, 2008'deki durumdu, ancak maalesef gerçekleşmedi, başlangıç noktası gelir paylaşım yasasıdır. Gelirler nasıl bölünecek? Bütçe yasası üzerinde yıllık bir müzakere olmak zorunda kalmamalı. Gelecek için net ilkelerle tek bir yasa olmalı, her yıl bütçeyle müzakere etmek yerine. Ve bu hükümetin tüm süresi, en sonunda bir anlaşmayı sonuçlandırmak için geçti. İnşallah gelecekte daha iyi oluruz.

Rudaw: Son sorum, Kürdistan Bölgesi halkına mesajınız nedir?

Majid Jafar: Mesajım gerçekten bir teşekkür mesajı, Zor Spas (çok teşekkür ederim), birlikte başardığımız bu büyük başarı için bir tebrik, Piroz be (Kürtçe), Mabruk (Arapça). Ve biz gerçekten uzun vadede bağlıyız. Ortaklığınız için teşekkür ederiz. Enerji ihtiyaçlarını karşılamak ve aynı zamanda sosyal ihtiyaçları geliştirmek ve gençleri bu sektöre, şirketlerimizde veya bölgede aktif olan diğer birçok şirkette istihdam için heyecan verici ve ilginç, uzun vadeli potansiyel bir sektör olarak bakmaya teşvik etmek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz.

Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile, Kürdistan'ın tüm bölgelerindeki yetkililerle iyi bir ortaklık kurduk. Güvenlik konusunda da Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nden, Süleymaniye'deki yetkililerden, Bağdat'taki yetkililerden, federal hükümetten ve başbakanlık ofisinden, BAE hükümetinden de çok iyi destek aldık. Ve elbette, güvenlik ve emniyet insanlarımız, personelimiz için en büyük önceliktir ve yaptığımızın, kalbimizde Kürdistan Bölgesi için iyi olduğunu, Irak için iyi olduğunu biliyoruz. Ve umarız bunu daha uzun yıllar sürdürebiliriz. Ve bunu dört gözle bekliyoruz.

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli