ÖZEL RÖPORTAJ - Diyarbakır'da erkek girişimcilere kadın maskesi: Açılan işletmelerde kadın yok!

16-09-2025
Maşallah Dekak
Etiketler Diyarbakır Kadın işletmeci DTSO Meryem Özdemir Ok
A+ A-

Diyarbakır’da kadınların açtığı işletme sayısında rekor artış yaşanıyor. Son 5 yılda kadınlar tarafından açılan işletme sayısı neredeyse 2 katına çıkmış durumda. Ancak kadınların yer aldığı işletmelerde aktif çalışma oranı yüzde 40 düzeyinde. Nasıl oluyor da kadın girişimci sayısı artıyor ancak aktif çalışan kadın sayısı ve girişimci kadın sayısı bu artışa rağmen düşük kalıyor? İşte nedeni…

DTSO Genel Sekreter Yardımcısı Meryem Özdemir Ok, odanın AB projeleri, diğer fonlar, gastronomi, girişimcilik, kadın istihdamı ve kadın kooperatiflerine yönelik projelerinin baş mimarı.

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Genel Sekreter Yardımcısı Meryem Özdemir Ok, kentteki kadın istihdamı ve girişimciliği üzerine önemli değerlendirmelerde bulundu. Özdemir Ok'un aktardığı verilere göre, Diyarbakır'da son beş yılda kadınların yer aldığı işletme sayısında neredeyse iki kat artış yaşanmasına rağmen, bu işletmelerde kadınların aktif çalışma oranı yüzde 40 düzeyinde kalıyor. Bu durumun temel nedenlerinden biri olarak aile işletmelerindeki erkek girişimcilerin, yeni finansal imkanlar elde etmek veya mevcut sorunları aşmak amacıyla işletmelerini eşleri veya kadın yakınları adına açmaları gösteriliyor.

Özdemir Ok, Türkiye genelinde kadınların iş gücüne katılım oranının erkeklerin yarısı kadar olduğunu belirtirken, Diyarbakır ve çevre illerde bu oranın Türkiye ortalamasının da altında seyrettiğine dikkat çekti. Ayrıca genç kadınlar arasındaki işsizlik oranının genel genç işsizlik oranından daha yüksek olduğunu ve "ne eğitimde ne istihdamda" olan genç kadınların oranının da oldukça yüksek olduğunu ifade etti. Meryem Özdemir Ok, kadınların istihdama katılımlarını engelleyen en önemli faktörlerden birinin, çocuk bakımı ve ev işleri gibi bakım yükümlülükleri olduğunu vurguladı.

Diyarbakır'daki kadın kooperatiflerinin sayısında artış yaşanmasına rağmen, bu kooperatiflerin çoğunun faaliyetlerini sürdürmekte zorlandığını ve genellikle gıda, el sanatları gibi alanlarda yoğunlaştığını dile getiren Özdemir Ok, kadınların ekonomik hayata tam ve sürdürülebilir katılımı için bölgesel farklılıkları ve yerel özgünlükleri dikkate alan etkin politikaların geliştirilmesi gerektiğini ifade etti. Özellikle tekstil ve hazır giyim sektörü dışındaki üretim alanlarında kadın çalışan sayısının düşük olması ve tarımda ücretsiz aile işçisi olarak çalışan kadınların yaygınlığı da ele alınan diğer önemli başlıklar arasında yer aldı.

Diyarbakır’da kadınların iş ararken karşılaştıkları yargılar, engeller, zorluklar, kadın iş insanlarının iş kurarken ve işlerini sürdürürken yaşadıkları sorunlar, iş hayatına katılmakta zorlanan kadınların sosyal ve kültürel hayatta yaşadıkları üzerine kafa yoran Meryem Özdemir ile Diyarbakır’da yaşayan kadınların istihdamda ve ekonomideki yeri ile ilgili konuştuk.

Özdemir’in paylaştığı veriler, Diyarbakır’da kadın istihdamının geliştirilmesi için yapılması gerekenlerin bir hayli çok olduğunu gözler önüne seriyor.

Rûdaw’ın sorularına Meryem Özdemir’in verdiği yanıtlar şöyle:

Rûdaw: Türkiye’nin geneli ile ilgili kadınların istihdamı konusunda bir tablo çizecek olursak, erkeklere göre iş hayatına katılım oranları ne düzeyde?

-TÜİK’in 2024 yılı verileri bize net bir tablo çiziyor. Bu verilere göre 2024 yılında kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 36,8 olarak gerçekleşti. Erkeklerde bu oran yüzde 72. Erkeklerin iş gücüne katılma oranı kadınların 2 katı. Türkiye’de 15 yaş ve daha yukarı yaştaki nüfus 66 milyon civarında. Bu nüfusun yaklaşık 36 milyonu işgücüne katılıyor. 36 milyon işgücüne katılan nüfusun da 12 milyonunu kadınlar oluşturuyor.

Tabi burada iş gücüne katılım ne demek diye bir soru sorabilirsiniz. İş gücüne katılan nüfus demek istihdamda olan ya da işsiz olup iş arayan nüfustan oluşuyor. İşgücüne katılmayan nüfus içinde de eğitimde olanlar var. Bakım yükümlülükleri nedeni ile işgücüne katılamayanlar var. İş aramaktan vazgeçenler var. Yani kadınlarda iş gücü dışında olan ciddi bir nüfus var. Bu da genel olarak ülkenin ekonomik gelişimi için bir sorun alanı olarak değerlendiriliyor ve çeşitli politikalar, projeler ve teşvikler ile destekleniyor.

Rûdaw: Bu desteklerin, teşviklerin etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Türkiye’de kadınların ekonomiye katılım meselesi her zaman doğurganlık oranı,  toplumun yeniden üretimi ve bakım yükümlülüklerinin sürdürülmesi kıskacında ve ekonomik verimlilik ve rekabetin sağlanması üzerinden değerlendiriliyor. Ancak kadınlar açısından ekonomiye katılmak bundan çok daha fazlasını ifade ediyor. Yani ekonomik anlamda güçlenmek demek sosyal, kültürel bir bütün kadının hayatında bir güçlenme demek. Dolayısıyla kadınların hangi alanlarda iş gücüne katıldığı, istihdamda olduğu, bu istihdamın sürdürülebilir olup olmadığı, kadına yüklenen bakım yüküne nasıl bir etkisi olduğu, eriştiği işlerin nitelikli olup olmadığı ve kadın olarak erkekler ile eşit koşullara sahip olup olmadıkları gibi sorunlar ile birlikte değerlendirmek oldukça kritik. Mevcut politikalar da bu öncelikler ve bu kapsayıcılık yok.

Rûdaw: İş gücüne katılan kadın oranı hesaplanırken tüm çalışan ve iş arayan kadınlar bu verilerde yer alıyor mu? Veriler net bir tablo veriyor mu?

-Şöyle diyeyim; maalesef tam sayıyı vermiyor.  Örneğin mevsimlik işçiler kayıt altına alınmadığı için yani herhangi bir yerde sigortalı olmadığı için net bir sayı vermek güç. Mevsimden arındırılmış istihdam verileri açıklanıyor ama kadınların mevsimlik işçi olarak çalışma verilerine ulaşmak güç.   Yine verilerde iş gücüne katılan kadın sayısı açıklanıyor ama bu verilere sayısal rakam olarak giren kadınların bir çoğu geçici işlerde çalışabiliyor. Örneğin birkaç ay iş bulmuştur, kayıt altına alınmıştır ama birkaç oy sonra o kadınlar işsiz kalmıştır. Kadınlarda yarı zamanlı çalışma, kayıt dışı çalışma ve geçici işlerde çalışma oranı çok yüksek. Bu istihdam biçimlerini kırılgan istihdam biçimleri olarak tanımlıyoruz. Ucuz iş gücüne erişim stratejisi belli sektörlerde önümüze çıkıyor. Kolaylıkla yerine başkası işe girebiliyor, geçici çalışıyor,yıllarca çalışsa da ücret politikası değişmiyor, kadın işi şeklinde tanımlanan işlere kabul ediliyor. Tekstil ve hazır giyim sektörü, çağrı merkezi hizmetleri, büro işleri, temizlik işleri gibi işler örnek verilebilir. Gündelik olarak evlere temizliğe giden ve kayıt dışı çalışan kadınlar var. Elbette Türkiye’de iş gücü piyasası ile ilgili çok yapısal sorunlar var. Erkekler için de günümüz koşullarında işsizlik, sürdürülebilir iş, ücret politikası önemli sorunlar. Ancak kadınlar da bu kırılgan istihdam biçimleri çok yaygın.

Rûdaw: Eğitim durumuna göre değerlendirirsek veriler neyi gösteriyor? Eğitim oranı yükseldikçe istihdama katılan kadınların sayısında artış oluyor mu?

-Türkiye’de istihdamda olan 10 milyon 811 bin kadından 3 milyon 967 bini yükseköğretim mezunu, 4 milyon 67 bini ise lise altı mezunu. Kadınlarda eğitim seviyesi arttıkça iş gücüne ve istihdama katılma oranı artıyor. Kadınlar eğitim seviyeleri yükseldikçe daha nitelikli işlere erişebiliyorlar. Bu nedenle kadınların eğitim yoluyla güçlendirilmesi önemli. Ancak hali hazırda uygulanan mesleki eğitim programları ve eğitim destekleri ile kadınlar nitelikli işlere erişebiliyor mu? Bu oldukça önemli bir soru. Yani kadınların iş gücüne katılımı kadar ne iş yaptıkları, ne ücret aldıkları, ne kadar süre çalıştıkları da oldukça kritik. Bu nedenle mevcut mesleki eğitim programlarının da kadının ekonomik güçlendirilmesine yönelik çalışmaların da daha geniş bir perspektiften örülmesi ve izlenmesi önemli.

Rûdaw: Genç kadınları genç erkeklere göre kıyasladığımızda iş gücüne katılım oranı nasıl bir değişiklik gösteriyor?

-Aslında sizin bu sorunuza verecek tek bir cevap yok. Çünkü ne eğitimde, ne istihdamda olmayan gençler var. Biz eğitime ve istihdama katılmayanları NEET olarak değerlendiriyoruz. Türkiye’de NEET oranı yüzde 31. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ortalaması yüzde 16,8. Genç kadınlarda bu oran yüzde 40’ın üzerine çıkıyor. Yine NEET sorunu bölgesel bir sorun aynı zamanda. Kürt illerinde gençlerin NEET olma ihtimali batı illerinin iki katı civarında. Yani Diyarbakır ve bölge illerinde gençleri ve özellikle genç kadınları iş gücüne katamıyoruz. İş aramaktan vazgeçen gençlerde bu durum zaman içinde kalıcılaşıyor. Verilere baktığımızda 2024 yılı rakamlarına göre Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 8,7, ancak 15-24 yaş arası gençlerde bu oran ülke genelinde yüzde 16,3 olarak önümüze çıkıyor. Yine 15-24 yaş arası genç kadınlarda işsizlik oranı ise yüzde 22,3. Yani iş arayan genç kadınların erkeklere göre iş bulma oranı daha düşük. Bu da NEET olma oranlarını arttırıyor. Yani gençlerin NEET olma durumu hem kadınlarda hem de Kürt illerinde çok daha yüksek.

Burada uygulanan yanlış politikaların çok ciddi bir etkisi var. Uzun yıllar bölgede emek yoğun iş alanlarında ucuz işgücü stratejisi uygulandı. Bu politikada hem yatırımlar kalıcı olmuyor hem de yaratılan işler. Bu da gençlerin beklentilerini düşürüyor ve işgücüne katılmaktan vazgeçme potansiyelleri artıyor. Tabi farklı nedenleri de var bu meselenin. Ancak yatırım alanlarında daha kısa vadeli ve emek yoğun ucuz iş gücü odaklı işlerde yatırımı tercih etmenin çok ciddi etkisi olduğunu kesinlikle vurgulamak gerekir.

Rûdaw: Diyarbakır ve çevre illerde durum ne?

-TÜİK veri düzenlerken Diyarbakır ve Şanlıurfa’yı birlikte baz alıyor ve bunu TRC2 bölgesi olarak açıklıyor. Yine Mardin, Batman, Siirt, Şırnak illerinin verisi TRC3 bölgesi olarak açıklanıyor.  Türkiye’de bu şekilde düzey 2 bölgesi olarak tanımlanan 26 bölge var. Bizler bunu baz aldığımızda 26 bölge içinde işgücüne katılım oranının en düşük olduğu bölgeler TRC2 ve TRC3 bölgeleri. Diyarbakır, Urfa’da iş gücüne katılım yüzde 45,1 iken Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak illerinden oluşan bölgelerin iş gücüne katılım oranı 44,5 durumunda.

Kadın işgücüne katılım oranında da durum aynı. Türkiye’de yüzde 36,8 olan kadın işgücüne katılım oranı Diyarbakır, Urfa illeri için yüzde 25,5, Mardin, Batman, Siirt, Şırnak illeri için yüzde 25,3 olarak gerçekleşiyor. Yani Kürt illeri hem genel hem de kadın işgücüne katılım oranlarında en kötü durumda. Daha önce belirttiğim gibi uygulanan politikalar da bu sorunu çözmedi aksine daha yeni sorunlar yarattı. Şimdiki politikalara baktığımızda da bölgesel farklar ve yerelin özgünlüklerine göre özgün politikalardan bahsetmek mümkün değil. Ancak hem gençler hem de kadınlar açısından Kürt illerinde ekonomik alanda ciddi sorunlar ve gelecek riskler var. Bunun için hem yerelde hem de merkezi düzeyde özgün ve etkin politikalar şart.

Rûdaw: Diyarbakır’da durum nasıl?

-Diyarbakır 2024 yılı nüfusu 1 milyon 833 bin 684 kişi. Bu nüfusun 907 bin 393 kişi kadın. Diyarbakır’da 15 yaş üstündeki kadın nüfusu 635 bin 197 kişi. TÜİK verileri Diyarbakır ve Urfa’yı birlikte verdiği için bazı rakamları iki ilden vermek zorundayım. Buna göre işgücüne katılan 1milyon 145 bin kişinin 819 binini erkekler, 326 binini kadınlar oluşturuyor. 326 binin kadının 294 bini de istihdamda yer alıyor. Çalışabilir yaştaki kadın nüfusuna göre bu sayı oldukça düşük. Yine istihdamda olan kadınların çalıştıkları alanlar da önemli. Aralık 2023 SGK verisine göre Diyarbakır’da tekstil ve hazır giyim sektöründe 383 işletmede çalışan 19 bin 651 sigortalı çalışanın 9 bin 994’ü kadın. Yani bu  sektörde çalışan kadınların oranı yüzde 50,9. Diğer üretim alanlarında kadın çalışan sayısı oldukça düşük. Kadınlar hizmet sektörü ve ticarette ise büro elemanı, satış elemanı veya nitelik gerektirmeyen iş alanlarında varlar. Yine bölgede tarımda istihdam Türkiye ortalamasının iki katı civarına ve tarımda kadınlar aile işçisi olarak ve genelde ücretsiz aile işçisi olarak varlar. 

Rûdaw: Diyarbakır’da kadın girişimciliğinde durum ne? Türkiye ortalamasının neresinde?

Kadın girişimciliğine baktığımızda Türkiye’de istihdamda olan her 10 kadından biri girişimci statüsünde. Diyarbakır kadın girişimciliği verilerine baktığımızda, 2024 yılı verilerine göre DTSO’ya kayıtlı 21 bin 523 işletmenin 3 bin 210’unda kadınlar var. Bu işletmelerin yüzde 14,91’i demek. 487 işletmede kadınlar sadece temsilci olarak yer alıyor. Yani profesyonel çalışan olarak yer aldıklarını söylemek mümkün.

Rûdaw: Diyarbakır’da kadınlar tarafından kurulan işletmelerin sayısında bir ilerleme var mı?

Kadınların yer aldığı işletme sayısında son 5 yılda ciddi bir artış var. Neredeyse 2 katına çıkmış durumda. Ancak kadınların aktif olduğu işletme sayısı yüzde 40 civarında. Yani kadınlar yer aldıkları işletmelerin tamamında aktif değiller. Hisse sahibiler, işletme yetkilisi olarak görülüyorlar ancak işletme içinde aktif olarak yer almıyorlar.

Rûdaw: Oldukça ilginç… Yani kadınlar kurdukları iş yerlerinde aktif değiller mi?

-Düz bir mantıkla bakarsak ilginç ancak Diyarbakır’ın ekonomik durumuna ve toplumsal yapısına baktığımızda aslında ilginç değil. Hemen açıklayayım; aile işletmelerinde kadın hissedarlığı var. Erkekler tarafından birçok işletme mevcut ekonomik çarktan bir şekilde etkileniyor. Dolayısıyla bu erkek girişimcilerin bazıları yeni bir finans kapısını aralamak, var olan sorunlarını başka bir işletme kurarak giderme yoluna gidiyor. Ama bu işletmeyi kendi adına değil eşi adına ya da kadın bir yakını adına açıyor. Yine kadınlar adına açılan işletmeler de  son yıllarda az da olsa bazı teşvikler var. Bu nedenle resmiyette kadın görünüyor ama fiiliyatta erkekler bu iş yerini yönetebiliyor. Fakat tüm işletmelerin bu şekilde olduğunu söyleyemeyiz. İş hayatına girişimci olarak katılan kadınların sayısında da artış var. Ancak kadınların yer aldığı işletmeler kendi faaliyet kollarında diğer işletmelere göre daha küçük ve mikro düzeyde kalıyor. Burada kadınların bu alana son yıllarda girmesinin, üretim, hizmet ve pazar deneyimlerinin henüz yeterli olmamasının etkileri var.

Rûdaw: Son yıllarda Diyarbakır’da açılan birçok kadın kooperatifleri var. Bu kadın kooperatiflerinde durum ne?

-Son yıllarda kentimizde kadın kooperatiflerinin kurulmasında ciddi bir artış var. Diyarbakır’da 436 karma kooperatif var. Bu kooperatiflerin sadece 59’unda kadınlar yer alıyor. Toplam 30 tane kadın kooperatifi var ancak bu kooperatiflerin yarısı faaliyetlerini sürdürüyor. Kadın kooperatifleri ağırlıklı gıda, el sanatları gibi alanlarda yoğunlaşıyor. Kadın kooperatiflerinde yer alan kadınlar görece çocuk bakım yükümlülüğünden kurtulmuş, 35- 40 yaş üzeri kadınlar. Bakım yükümlülüğü kadınların sürdürülebilir işlerde çalışmasında en önemli sorun alanlarından biri. Özetle kadınların katılabileceği iş alanları sınırlı olup, bu alanlarda sürekli istihdamları mümkün olmuyor. Kazandıkları ücretler ile çocuk bakım sorununu çözemiyorlar ve işten ayrılmak zorunda kalıyorlar. 3 yaş ve altı çocuğu olan kadınların iş gücüne katılım oranı genel olarak kadınların iş gücüne katılma oranının yarısı civarında. Yani bakım yükümlülüğü, ev içi işler kadınların sorumluluk alanları olarak görülmeye devam ediyor. Ekonomiye katılırken de bu sorumlulukları koruyarak sürdürerek katılım sağlıyorlar. Bu da kadınlar için ciddi zaman kullanımı, ek yükler getiriyor. O yüzden kadınlar da bu yükleri azalınca iş gücüne katılıyor ya da geçici işler arıyorlar. Bu kısır döngünün kırılması lazım.

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli