Filistinli-Amerikalı siyasi aktivist ve ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze ateşkes heyeti üyesi Dr. Beşar Behbah, Gazze’deki ateşkes süreciyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunarak, İsrail’in çatışmayı sürdürmek için Hamas’ın varlığını istemeye devam ettiğini öne sürdü.
Dr. Beşar Behbah, Rûdaw'a verdiği röportajda Gazze'deki ateşkes süreci, İsrail'in tutumu, Hamas'ın geleceği ve iki devletli çözüm konularında çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Behbah, İsrail’in Gazze’deki savaşı meşrulaştırmak amacıyla Hamas’ın varlığını sürdürmesini istediğini ileri sürdü.
Ateşkes müzakerelerinde çifte standart
Behbah, Hamas’ın Mart ayında tüm rehineleri savaşın sonlandırılması karşılığında serbest bırakmaya hazır olduğunu, ancak İsrail’in önce “ikincil”, ardından “kapsamlı” bir anlaşma talep ederek sürekli fikir değiştirdiğini söyledi.
Ocak ayındaki ateşkes döneminde Hamas’ın hiçbir saldırı gerçekleştirmemesine rağmen Gazze’de 77’den fazla sivilin öldürüldüğünü hatırlatan Behbah, “İsrail ile olan deneyimimiz güven verici değil.” ifadelerini kullandı.
Refah Kapısı ve Filistinli tutuklular
İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nı kapatma ısrarını eleştiren Behbah, Hamas’ın ölü rehinelerin cesetlerini bulmakta zorlandığını belirtti.
Dünya kamuoyunun yalnızca İsrailli rehinelere odaklandığını vurgulayan Behbah, “İsrail hapishanelerinde hâlen yaklaşık 9.000 Filistinli tutuklu bulunuyor. Onlar da bir anlamda ‘rehine’ konumunda, fakat kimse onları hatırlamıyor.” dedi.
Hamas’ın silahsızlanması ve Gazze’nin yönetimi
Behbah’a göre Hamas, ağır silahları teslim etmeye ve yeni silah geliştirmemeye hazır. Ancak kişisel silahların savunma amaçlı kalabileceği bir “silahsızlanma” tanımı üzerinde uzlaşma sağlanabilir.
Arabulucuya göre, Gazze’nin yönetimi için 15 bağımsız Filistinli’den oluşan bir teknokrat komitesi kurulmuş durumda ve bu yapı, başta Hamas olmak üzere tüm taraflarca kabul görmüş durumda.
Güvenlik açısından ise BM denetiminde, Mısır, diğer Arap ve İslam ülkeleri ile Filistin’den oluşacak uluslararası bir güvenlik gücünün Gazze’ye konuşlandırılması planlanıyor.
Tony Blair iddiaları ve iki devletli çözüm
Tony Blair’in “Gazze yöneticisi olacağı” yönündeki söylentileri yalanlayan Behbah, “Gazze’de bir yönetici olmayacak.” dedi.
İki devletli çözüm konusuna da değinen Behbah, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın planının Filistin devletinin kurulmasına zemin hazırladığını söyledi.
Behbah, mevcut ABD yönetiminin Filistin devletini tanımama kararının, “bu adımın Hamas’a bir ödül olarak yorumlanabileceği” endişesinden kaynaklandığını belirtti.
Ancak, “Filistin devletini tanımamak tüm bir halkı cezalandırmak anlamına gelir. Bu yanlış bir tutumdur.” ifadelerini kullanan Behbah, Batı Şeria’daki İsrail işgalinin de kabul edilemez olduğunu sözlerine ekledi.
Rûdaw: Sayın Behbah, anlaşmanın hazırlanışının en başından beri sürece dahil olduğunuzu biliyorum. Bu anlaşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz ve Hamas'ı tüm rehineleri serbest bırakmaya nasıl ikna ettiniz?
Beşar Behbah: Bu anlaşmaya varmak uzun zamanımızı aldı. Bu yılın Mart ayında ilk kez Hamas ile iletişime geçtiğimde, Gazze’deki savaşa son verilmesi karşılığında tüm rehineleri teslim etmeye hazırdı, ancak İsrail bunu reddetti. İsrail, ikincil bir anlaşmaya gitmek istediğini söyledi. Bu yüzden aylarca çalıştık. Bu yılın Mayıs ayında ikincil bir anlaşma hazırdı ve herkes üzerinde mutabık kalmıştı, ancak ne yazık ki İsrail onu iptal etti.
Sonra yeni görüşmeler başladı; sonuncusu bu yılın Ağustos ayındaydı. İsrail, ikincil bir anlaşmayı kabul etti. Hamas, bir hafta sonra aynı anlaşmayı kabul etti, ancak İsrail yine fikrini değiştirdi ve ‘Biz ikincil bir anlaşma istemiyoruz, kapsamlı bir anlaşma istiyoruz’ dedi. Yani, tüm rehinelerin serbest bırakılması karşılığında savaşa son verilmesi talebi Mart ayından beri vardı. Bu nedenle bu yeni bir şey değil, çünkü Hamas savaşın bitmesini istiyordu.
Rûdaw: Sayın Behbah, son birkaç gündeki ateşkes sonrasında Gazze Şeridi'nde birkaç kişi öldürüldü. İsrail üzerindeki bu saldırıları durdurması için herhangi bir baskı var mı?
Beşar Behbah: Ne yazık ki, İsrail ile olan deneyimimiz güven verici değil. Örneğin, bu yılın Ocak ayında ateşkes ilan edildi ve iki ay sürdü. Hamas, bana İsraillilere tek bir kurşun bile sıkmadıklarını bildirdi. Oysa o dönemde Gazze’de 77’den fazla sivil öldürüldü.
Yani olanlar, ne yazık ki İsrail ile olan deneyimimize göre tahmin edilebilirdi. Ancak aynı zamanda herkesin ateşkese uymasını umuyoruz, çünkü ateşkes çok çok önemli. Gazze halkı yoruldu; Gazze’nin yeniden inşasına başlanması ve normal hayata dönmesi gerekiyor. Bu yüzden, önümüzdeki hafta da bu çatışmalar yaşanırsa şaşırmam.
Rûdaw: Sayın Behbah, İsrail'in anlaşmaya uyacağından emin olmadığınızı söylediniz. İsrail, tüm rehinelerin cesetleri teslim edilene kadar Refah Kapısı'nı kapatmakta ısrar ediyor; bu anlaşmanın ihlali değil mi, yoksa İsrail'e bu hak anlaşmada verilmiş miydi?
Beşar Behbah: Canlı rehineler İsrail’e teslim edildi, ancak Hamas (bunu hem Amerikan hem de İsrail tarafı dahil herkes biliyordu) cesetleri bulmanın zor bir iş olduğunu söyledi.
Ana neden, bazı cesetlerin Hamas militanları tarafından toprağa gömülmesi ve daha sonra bu kişilerin suikasta uğraması veya öldürülmesiydi. Bu nedenle, İsrail’in tüm 28 cesedi geri alması zaman alacaktır.
Ben de şaşırdım; tüm dünya İsrailli esirler ve onların cesetleriyle ilgileniyor, ancak İsrail’in 11.000 Filistinli tutuklusu olduğunu, bunlardan yaklaşık 1.950’sinin serbest bırakıldığını ve yaklaşık 9.000 Filistinli tutuklunun hâlâ hapiste olduğunu unuttular.
Onlar da rehine. Kendi istekleriyle mi İsrail hapishanelerine gittiler? Kendi ayaklarıyla mı girdiler? Hayır, İsrail onları kaçırdı ve hapishanelere attı.
Rûdaw: Sayın Behbah, anlaşmanın maddelerinden biri Hamas’ın silahsızlanması gerektiğini öngörüyor. Hamas’ın bu maddeye uymama ihtimali var mı? Çünkü daha önce defalarca silahlarını teslim etmeye hazır olmadıklarını açıklamışlardı. Hamas’ın silah bırakmaya hazır olup olmadığı konusunda elinizde bir bilgi var mı?
Beşar Behbah: Daha önceki görüşmeler, konunun silahsızlanmanın tanımıyla ilgili olduğunu gösteriyordu. Yani, silahsızlanma yalnızca ağır silahların teslim edilmesi anlamına mı geliyor? Hiçbir silahın geliştirilmemesi mi? Hiçbir silahın kaçakçılığının yapılmaması mı?
Silahsızlanma, Gazze’deki halkın kişisel silahlarını elinde tutmasına izin veriyor mu? Amerikalıların düşüncesi şuydu: ağır silahların Filistinli-Arap bir tarafa teslim edilmesi ve Hamas’ın hiçbir silah geliştirmemeye veya kaçakçılığa başvurmamaya söz vermesi, Hamas açısından “silahsızlanma tanımının yerine getirilmesi” olarak kabul edilecekti.
Ancak kişisel silahlar örneğin tüfekler bir kişinin saldırı anında kendisini savunmasına olanak tanıyabilir. Bu nedenle, söz konusu tanım çerçevesinde bu durum kabul edilmişti.
Rûdaw: İsrail ve Amerika, Gazze Şeridi'nde Hamas için gelecekte hiçbir rol olmayacağını sürekli vurguluyor. Hamas buna razı mı ve bu anlaşmada yer alıyor mu?
Beşar Behbah: Hamas, mevcut anlaşmadan aylar önce, Gazze'nin yönetimini bağımsız bir Filistinli teknokratlar komitesine devretmeyi önermişti. Bu öneri, üzerinde çalıştığımız anlaşma taslaklarından bazılarında yer alıyordu, ancak inanın ya da inanmayın, İsrail o maddeyi sildi. Neden? Çünkü İsrail, Gazze'deki savaşın devamını meşrulaştırmak için Hamas'ın kalmasını istiyor. Bu yüzden benim görüşüme göre, Hamas bu işleri teknokratlar komitesine devretmeye hazırdı ve tekrar hazır olduğunu gösterdi. Son zamanlarda, 15 bağımsız Filistinliden oluşan bir komitenin kurulduğunu ve isimler üzerinde anlaşmaya varıldığını öğrendim. Ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü, Filistin Yönetimi, Hamas ve Mısırlılar tarafından da onaylanmışlar. İsrail de isimlere bakmış ve karşı çıkmamış. Peki sorun ne? Günlük Gazze yönetimi konusu. Herkes, sorumluluğun Hamas'tan alınarak bu komiteye verilmesi konusunda hemfikir.
Şimdi konu, Hamas'ın Gazze'nin güvenliğini kontrol etmede oynayacağı rolle ilgili. Gazze'deki durum şu anda kontrolden çıkmış durumda ve daha önce de öyleydi. Yani İsrail, Hamas'a karşı durmaları için grupları ve aşiret çetelerini teşvik etti ve onlara para sağladı. Şimdi bir sonraki adım için belirleyici nokta, güvenliği kontrol etmek amacıyla Gazze'ye bir Arap-İslam gücü ve Filistin polisi gücünün girmesidir. Bugün bana ulaşan bilgiye göre, Amerika Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne bu bağımsız Arap-Filistinli-İslam veya güvenlik gücünün kurulmasına izin veren bir öneri sunmayı planlıyor, çünkü bazı ülkeler Birleşmiş Milletler onayı olmadan ve Filistin Kurtuluş Örgütü ile Filistin Yönetimi'nin daveti olmadan Gazze'ye girmeyi veya güvenlik gücü göndermeyi reddettiklerini belirtmişlerdi.
Rûdaw: Bu aşamadan sonra uluslararası bir gücün Gazze'ye girip güvenliği yöneteceğini mi kastediyorsunuz?
Beşar Behbah: Uluslararası bir güvenlik gücü. Yani Gazze Şeridi'nin yönetimi, 15 kişilik bağımsız Filistin komitesinin elinde olacak, ancak bir de güvenlik idaresi olacak. Güvenlik idaresi Birleşmiş Milletler denetiminde olacak ve çoğunluğu Mısırlılardan, bazı diğer Arap ülkelerinden, Filistinlilerden ve belki bazı İslam ülkelerinden oluşacak. Bunlar Gazze'nin güvenlikle ilgili işlerini yürütecekler ve bir de günlük yaşam işlerini yönetecek Filistin komitesi olacak.
Rûdaw: Tony Blair'in Gazze'nin yöneticisi olacağına dair söylentiler vardı, böyle bir şey mümkün mü ve doğru mu?
Beşar Behbah: Iraklı olduğunuz için biliyorsunuz ki Tony Blair'in adı Irak'ta yaşananlar ve bir milyon Iraklı sivilin ölümüyle bağlantılıdır. Bu yüzden birçok tahmin var. Yani Gazze için bir yönetici olmayacak, kimse Gazze'nin yöneticisi olmayacak. Belki Başkan Trump'ın başkanlık ettiği yürütme komitesinde veya barış komitesinde bir rolü olabilir, çünkü aylardır Gazze'nin yeniden yapılanma planları üzerinde çalışıyor ve bu planlar ABD Başkanı ile tartışılmış ve Başkan bunları beğendiğini söylemişti. Bu nedenle, bir rolü olursa, bu bir yönetici rolü değil, yürütme rolü olacaktır ve sonuçta Gazze'de olmayacaktır.
Rûdaw: Sayın Behbah, iki devletli çözümün kaderi ne olacak? Bazı Avrupa ülkeleri son zamanlarda Filistin devletini tanıdılar, ancak Amerika ve özellikle İsrail bunu hala şiddetle reddediyor. Trump'ın bu konudaki fikrini değiştirmesi mümkün mü?
Beşar Behbah: Benim bilgime göre, Başkan Trump’ın Filistin devletini tanımak konusunda ne ideolojik ne de pratik bir sorunu var. Mevcut ABD yönetimi ise herhangi bir tanımanın Hamas’a ve yaptıklarına bir ödül olarak yorumlanabileceğini düşünüyor. Bu da bir hatadır, normal bir yaklaşım değildir.
Evet, Hamas’ın 7 Ekim’de yaptıkları bir hataydı. Ancak Filistin devletini tanımamak, Hamas’ın yaptıklarına karşılık tüm bir halkı cezalandırmak anlamına gelir ve bu da yanlış bir tutumdur.
Bence Trump’ın kabul edilen ve 20 maddeden oluşan planı, Filistin devletinin kurulmasına giden bir rotayı tartışıyor. Öncelikle Gazze meselesini bitirelim, Gazze’deki savaşı sona erdirelim ve yeniden inşaya başlayalım. Daha sonra Batı Şeria’da yaşananlara odaklanalım.
Batı Şeria her gün İsrailliler tarafından azar azar işgal ediliyor. Son zamanlarda, 7 Ekim’den bu yana İsrailli yerleşimcilerin Batı Şeria’daki Filistinlilere karşı 38.000 eylem gerçekleştirdiğini gösteren bir istatistik gördüm. Bu kabul edilemez.
Sonuçta, dünyada hâlâ kendi devleti olmayan tek halk Filistin halkıdır ve bu sorun artık çözülmelidir.
Rûdaw: Çok teşekkürler Sayın Dr. Beşar Behbah, Filistinli-Amerikalı arabulucu ve Trump'ın Gazze ateşkes heyeti üyesi, Washington'dan bizimle olduğunuz için.
Beşar Behbah: Beni ağırladığınız için teşekkür ederim, size çok teşekkür ederim, Irak halkına selamlarımı iletiyorum.
Trump heyetinden Dr. Beşar Behbah: "İsrail, savaşı sürdürmek için Hamas'ı Gazze'de istiyor!"
— Rudaw Türkçe (@RudawTurkce) October 16, 2025
Ateşkes, silahsızlanma, Filistinli tutuklular... Gazze'deki perde arkası gelişmeler bu röportajda!
👇 Detaylar için: https://t.co/tI3iBM83ee
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın