Bir zamanlar küresel finans sistemi üzerinde "Yedi Kız Kardeş" olarak adlandırılan dünyanın yedi büyük petrol şirketi hüküm sürüyordu. Ancak pandeminin ardından teknoloji şirketlerinin kaydettiği dikkate değer büyüme, dengeleri değiştirdi. Artık dünyanın en büyük yedi şirketi teknoloji devlerinden oluşuyor ve bu grup "Muhteşem Yedili" (Magnificent Seven) olarak anılıyor: Nvidia, Microsoft, Apple, Alphabet, Amazon, Meta ve Tesla.
Bu muhteşem şirketlerin en ucuzu 1,43 trilyon dolarla Tesla iken, en pahalısı 4,5 trilyon dolarlık değeriyle Nvidia’dır.
Teknoloji şirketlerinin toplam piyasa değeri 22 trilyon doları aşmış olsa da, son bir hafta içinde bu şirketlerin hisselerinde genel bir gerileme yaşandı ve piyasadan yaklaşık iki trilyon dolar silindi. Alphabet dışındaki tüm büyük teknoloji şirketleri geçen hafta değer kaybetti. Amazon’un değeri %6, Microsoft’un yüzde 7, elektronik çip üreticisi Oracle’ın ise yüzde 11 düştü. Kuantum bilgisayar teknolojisi üzerine çalışan diğer şirketlerde ise kayıplar yüzde 10 ila yüzde 13 arasında değişti.
Düşüş o kadar yaygındı ki, Nvidia’nın bu yılın üçüncü çeyreğindeki belirgin kâr ve gelir artışı dahi teknoloji pazarında olumlu bir hava yaratmaya yetmedi. Yatırım fonu Bridgewater'ın CEO'su Ray Dalio, teknoloji şirketlerinde bir balonun çoktan oluştuğunu net bir dille ifade etti. Nitekim bu ayın başından bugüne kadar teknoloji hisselerindeki toplam kayıp iki trilyon doları buldu.
Son yıllarda teknoloji ve yapay zeka alanındaki gelişmeler şaşırtıcı derecede hızlı olsa da; tacirler ve yatırımcılar, yapay zeka projelerinin geleceğine ve sürdürülebilirliğine yönelik çok büyük bahisler oynuyor. Bu durum, şirket değerlerini ölçülebilir ve tehlikeli seviyelere taşıdı.
Buna dair en temel göstergelerden biri, Amerikan borsasının toplam değerinin, ülkenin gayri safi yurt içi hasılasının (GSYİH) yüzde 200’ünü aşmış olmasıdır. Bu oran, 2000 yılında "dot-com" krizi olarak bilinen internet balonu oluştuğunda dahi yüzde 150 seviyesindeydi.
Amerikan borsasının bir diğer önemli göstergesi olan ve en büyük 500 şirketi kapsayan S&P 500 endeksinde sermaye-kazanç (F/K) oranı 23’e yükseldi. Başka bir deyişle, yatırımcılar gelecekte bir dolar kâr elde edebilmek için bugün 23 dolar yatırım yapıyorlar. Bu, oldukça yüksek bir oran. Teknoloji şirketleri özelinde ise bu oran daha da artarak 28’e ulaştı; oysa on yıllardır normal kabul edilen seviye 18 ila 19 dolar bandındaydı. Yani yatırımcıların bahsi oldukça büyük ve piyasaya giren para, son yıllardaki normal akışın çok üzerinde.
Daha da tehlikeli olan ise; Nvidia, Microsoft, Amazon, Alphabet ve Meta gibi az sayıdaki "muhteşem" şirketin, tek başına S&P 500’ün toplam değerinin yaklaşık üçte birini oluşturmasıdır. Tarih, piyasa değerinin büyük kısmının az sayıda şirkete endekslendiği durumlarda, piyasanın geniş çaplı bir geri çekilme sonrası kendini düzeltmesinin çok zor olduğunu defalarca göstermiştir.
Yüksek harcama, düşük kâr
Bir diğer endişe kaynağı, teknoloji şirketlerinin gerçek kârlarının, yapay zekaya yaptıkları devasa yatırımlarla henüz örtüşmemesidir. Son iki yılda bu şirketler, yapay zeka sistemleri kurmak için hem tekil hem de toplam bazda 30 ila 40 milyar dolar harcadı. Ancak mali raporlarını yayınlayan şirketlerin yüzde 95’inde, bu yatırımlardan henüz kayda değer bir kâr elde edilmediği görülüyor.
Öte yandan, büyük teknoloji şirketlerinin projelerini finanse etmek için devasa borçlanma planları bulunuyor. Bazı tahminlere göre, 2025-2028 yılları arasında veri merkezi ve çip üretimi projeleri için 1,2 trilyon dolar borçlanılması planlanıyor. Bu, yapay zeka altyapısına çok büyük paralar harcandığı, ancak kâr dönüşünün uzun zaman alabileceği anlamına geliyor. Dolayısıyla bu şirketlerin mevcut hisse değerleri, anlık kapasitelerini değil, gelecekte gerçekleşmesi umulan potansiyeli yansıtıyor.
Mali kurumlardan tehlike çanları çalmaya başladı
Mali kurumlar ve gözlemciler de risk konusunda uyarılarda bulunuyor. İngiltere Merkez Bankası, "Amerikan teknoloji şirketlerinin hisse değerlerinin şişkin olduğu ve durumun dot-com dönemine benzediği" yönünde uyarı yaptı. Amerika’da ise Kongre üyesi Alexandria Ocasio-Cortez gibi isimler, "yapay zekadaki mevcut büyümenin, olası bir balon patlamasında 2008 mali krizine benzer riskler yaratabileceğini" dile getirdi. Bu durum, riskin sadece yatırımcılarla sınırlı kalmayıp, daha geniş çaplı bir ekonomik endişeye dönüştüğünü gösteriyor.
Hayali değerlemeler, sermayenin birkaç şirkette toplanması, kâr getirmeyen yüksek harcamalar ve artan uyarılar bir balon oluşumuna işaret etse de; tüm uzmanlar bu konuda hemfikir değil. Bazı yorumcular, yapay zekanın uzun vadede üretimi artıracağını ve piyasanın kendini bu yeni teknoloji çağına uyarlayacağını, dolayısıyla bir balonun patlamayacağını savunuyor.
Şu anki temel soru şudur: Şirketler önümüzdeki bir veya iki yıl içinde yapay zeka yatırımlarını gerçek kâra dönüştürebilecek mi? Eğer bu gerçekleşirse, teknoloji baloncuğu patlama riski azalabilir veya tamamen ortadan kalkabilir.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın