Hüsamettin Turan
Bazı kayıplar vardır, sadece bir insanı değil, bir kuşağı eksiltir.
Bazı kadınlar vardır, adları anılınca sadece bir yüz değil, bir direniş hatırlanır.
Halide Dündar böyle bir kadındı.
Ve biz, ondan sonra biraz daha eksildik.
Ne çok kişi eksildi hayatımızdan...
Yoldaşlar, dostlar, kardeş bildiklerimiz…
Amcalarımız, dayılarımız...
Birer-birer kayboldular bu rüzgârlı, dağlı, dumanlı Kürt coğrafyasında.
Ama Halide’nin eksilişi ...
hepsinin toplamı kadar derin bir boşluk bıraktı içimizde.
O, sadece bir birey değil,
Kürt kadın mücadelesinin sessiz ama güçlü bir taşıyıcısıydı.
Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nde yaşadıkları,
Devrimci Demokrat Kadınlar Derneği’ndeki örgütlenmeleri, öğretmenlik hayatında kurduğu ilişkiler, Kürt kadın dergilerinde özellikle Roza ve Jûjîn’de – yazdığı satırlar…
Bütün bunlar bir halkın suskun kadın tarihine kazınmış notlardır.

Halide Dündar, kendini feminist olarak tanımlamadı belki.
Ama bu, onun kadın kimliğini inşa etme’kten geri durduğu anlamına gelmez.
Tam tersine: O, kimliğini çatışarak kuran bir kadındı.
Devletle, ailesiyle, gelenekle, sakat eliyle,
Kürt siyasetinin erkek egemen diliyle ...
Ve belki de en çok kendi içindeki kırgın çocukla çatışarak büyüdü.
Ben bu dünyada bir iz bırakacağım, demişti bir vakit.
Ve bıraktı.
Çünkü bu topraklarda kadın olmak, yaşamak değil; direnerek iz bırakmaktır.
Hele ki Kürt kadınısan, yolun taşlı, sesin kısık, gövden hedef olur.
Ama Halide yürüdü, sustuğu yerde yazdı, yazamadığı yerde direndi.
Bir halkın kadın hafızasında yeri olan ender isimlerdendi.
Gölgesi sadece yaşarken değil, şimdi gittikten sonra da üzerimizde.
Kütüphanesinde açılmayan kitaplar kaldı.
Pencere kenarındaki fesleğen kurudu.
Ama fikirleri, anıları, öğrettikleri bizimle.
Çünkü bazı kadınlar ölmez; onlar dönüşür, toprağın hafızasına karışır.
Birlikte Van Gölü kıyısında sabah çayı içecektik…
Kulp’ta yaşlı bir ninenin elini öpüp hikâyesini dinleyecektik.
Sur’da bir çocukla bakışıp gülümseyecektik.
Dersim’de bir ağıtın izini sürecektik.
Ama olmadı.
Bu topraklarda planlar değil, vedalar kalıcıdır.
Çünkü Kürt olmak, biraz da eksilerek yaşamaktır.
Halide şimdi yoldaşlarının yanında…
Zozan da orada, Sakine de, Zarife de…
Gülistan gibi ... kayıplarımızın ardına düşmüş tüm kız kardeşlerimizle bir yerde buluşmuşlardır belki.
Biz burada kaldık. Eksildik. Ama vazgeçmedik.
Bir gün, evet bir gün, Midyat'ta bir Asuri ailenin kapısını çalmak istiyorum:
Rahatsızlık verdim, kusura bakmayın, diyeceğim.
Yatak da istemem, yemek de…
Sadece şöyle bir köşeye kıvrılıp birkaç saat uyuyabilir miyim?
Çünkü sizin geçmişinizde,
Benim içimden düşen bir parça var.
Adını bilmiyorum ama hissediyorum…
Beni içeri alır mısınız?
Halide Dündar işte o içimizden düşen parçaydı.
O artık yok.
Ama izi, bir Kürt kadının yürüyüşünde,
Bir öğretmenin bakışında,
Bir mahpusun umut dolu mektubunda yaşamaya devam edecek.
Ve biz,
Eksilerek de olsa,
Onun yolunu sürmeye devam edeceğiz.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın