Hüsamettin Turan
1970’li yılların başı, Ortadoğu’nun yeniden şekillendiği, uluslararası güçlerin bölgedeki çıkar çatışmalarını derinleştirdiği bir dönemdi. Bu dönemde Irak ile İran arasında imzalanan Cezayir Anlaşması (6 Mart 1975), yalnızca iki devlet arasındaki sınır ihtilaflarını çözmeyi amaçlamıyordu.
Anlaşmanın asıl ve belki de en tartışmalı boyutu, İran’ın Irak Kürtlerine verdiği askeri ve lojistik desteği sona erdirmesi karşılığında, Irak’ın Şattü’l Arap üzerindeki iddialarından vazgeçmesiydi. Bu durum, Kürt Ulusal Hareketi’ni derinden etkiledi.
Eylül 1961’de başlayan ve 1970’te Otonomi Anlaşması’yla kurumsallaşan Kürt direnişi, 1974’te yeniden silahlı çatışmaya dönmüştü. Ancak Cezayir Anlaşması’yla birlikte İran’ın desteğini çekmesi, bu mücadeleyi askeri olarak sona erdirdi.
Irak Kürtleri için bu gelişme, yalnızca dış desteğin kaybı anlamına gelmiyor; aynı zamanda Kürdistan dağlarının, Peşmergelerin ve halkın devletler arası çıkar hesaplarına kurban edilmesi anlamına geliyordu.
Bu ağır yenilgi ortamında, 26 Mayıs 1976 tarihinde, Kürdistan Bölgesi’nin Haci Omeran bölgesine bağlı Dol Zewî adlı noktada 23 kişilik bir Peşmerge grubunun Irak ordusu ile girdiği silahlı çatışma, Kürt siyasi tarihinde Mayıs Devrimi (veya Gulan Devrimi) olarak anılmaya başladı.
Askeri bakımdan küçük çaplı bir eylem gibi görünse de, bu hamle devrimci iradenin teslim alınamayacağını gösteren bir dönüm noktasıydı. Bu yeni direnişin başını, mülteci kamplarında yeniden örgütlenen Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve lider kadrosu çekti. Mesud Barzani ve İdris Barzani öncülüğünde şekillenen bu yeni mücadele hattı, askeri olduğu kadar siyasi ve moral bir anlam da taşıyordu.
Mayıs Devrimi’nin esas özelliği, Eylül Devrimi’nin yıkıntılarından yeniden filizlenmiş olmasıdır. Devrim, Kürtlerin sadece fiziki değil, ideolojik ve psikolojik olarak da kuşatma altına alındığı bir dönemde gelişti. Cezayir Anlaşması'nın uluslararası düzeyde tanınması ve uygulanmasıyla birlikte Kürtler yalnızlaştırılmış, İran sınırları kapatılmış ve Irak hükümeti tarafından teslimiyet dayatılmıştı. Ancak, bu koşullarda dahi dağlara dönüş gerçekleşti ve yeni bir ulusal direniş başlatıldı.
Mayıs Devrimi, bu yönüyle yalnızca Irak Kürdistanı’nda değil, geniş Kürt coğrafyasında bir moral dayanak haline geldi. Göç, sürgün ve baskı altında kalan halk, mücadelenin yeniden başladığını görerek umut tazeledi. 1976’dan itibaren Kürt Ulusal Hareketi yeniden toparlanmaya başladı ve bu süreç 1990’lı yıllarda Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin temellerinin atılmasına kadar devam etti.
Bugün, Mayıs Devrimi’nin 49. yıldönümünde, ilk şehit Seyyid Abdullah Haci Omerani başta olmak üzere, devrimde yaşamını yitiren tüm savaşçılara yönelik anmalar, Kürt ulusal hafızasında bu olayın nasıl içselleştirildiğini ve geleceğe nasıl aktarıldığını ortaya koymaktadır.
Kürt halkı için Mayıs Devrimi; bir diriliş, bir yeniden başlama ve ulusal iradenin asla teslim alınamayacağının açık göstergesidir.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın