İsrail-İran savaşının diğer yüzü: İki taraf için önemli bir istihbarat deneyimi

27-06-2025
Rûdaw
Etiketler İsrail-İran İsrail-İran gerginliği istihbarat Savaş Taktik
A+ A-

Dünya kamuoyu geçtiğimiz son 12 gün boyunca, İran ve İsrail'in füze dansına seyirci oldu. Karşılıklı atılan yüzlerce füze, iki ülkenin gökyüzünde süzülen savaş uçaklarıyla İHA’lar haberlere manşet oldu. Günlerce haber sitelerini adeta işgal ettiler. Bu gelişmeler insanlar nezdinde kanlı ve uzun soluklu bir savaşın patlak vereceğine dair derin bir endişe ve korku yarattı. Amerika'nın bu çatışmaya müdahil olması ise savaşın yayılma tehlikesini daha da artırdı. Ancak beklenmedik ve öngörülmeyen bir şekilde, İran ve İsrail ateşkes konusunda iyimser davrandı. Olan bitenlere bakınca akıllara şu soru geliyor: Sahi neler yaşandı?

Şunu anlamalıyız: Kontrolsüz bir güç, zayıflığın göstergesidir. İran ve İsrail gibi iki ülke onlarca yıldır birbirlerinin güç ve kapasitesini, karşılıklı atılacak adımlarını test ediyor. Bu nedenle iki taraf da "kör bir öfkeyle" hareket edemez. Kör bir öfke ile hareket etmek, terör örgütlerinin ve yok olma ya da çökme tehdidi altındaki rejimlerin seçtiği ve benimsediği bir yoldur. Rasyonel bir devlet için her adım, dikkatle yapılan stratejik bir kar-zarar hesaplamasına dayanmalıdır.

Yaşananlar, kontrollü bir savaş mıydı yoksa kör bir operasyon mu?

Bu çatışma eğer "kör bir operasyon" çerçevesinde gerçekleşmiş olsaydı, füzeler daha rastgele şekilde hedeflere yönelirdi. Şehir merkezleri, sivil yerleşim alanları, şehirlerin su, elektrik ve hastane altyapısı hedef alınırdı. Yani toplumun yaşam damarlarını durdurmayı hedefleyen yerler vurulurdu. Gerçi İran savaşın ilk günlerinde füzelerini İsrail’e oldukça rastgele şekilde yönlendirdi, ancak genel olarak gördüğümüz şey, daha çok askeri hedeflerin, radar ve hava savunma sistemlerinin, askeri komuta merkezlerinin ve istihbarat noktalarının hedef alınmasıydı. Yani hedefler daha çok askeri ve stratejik değer taşıyan noktalardı. Diğer bir ifadeyle, “ben askeri olarak vuruyorum, sivillere değil” mesajı verilmek isteniyordu. Bu tür operasyonların iki sonucu olabilir: Birincisi, taraflar masaya oturabilir. İkincisi, bu olay daha kanlı ve yıkıcı bir savaşa dönüşebilir.

Yıkıcı bir savaş, büyük bir şok ve sürprizle başlar. Ancak İran ile İsrail arasındaki bu savaşta saldırılar bekleniyordu; hatta zaman zaman hedeflerin yeri ve saldırı anına dair bilgiler bile sızdırılıyordu. Bu adımlar o tür savaşlarda görülen kasti durumlardır, çünkü karşı tarafa hazırlık fırsatı verir. Belki askeri açıdan doğru olmayabilir ama medya açısından güçlü bir mesaj veriyor. Burada düşmana şu mesaj iletiliyor: “Savunma anlamında hazır olabilirsin, ancak ben seni nasıl vuracağımı iyi biliyorum.” Ya da “en fazla silahı kullanmadan, en güçlü etkiyi nasıl yaratacağımı izle.” Mesajını vermek istiyor. Bu, askeri gücün gösterildiği ama çatışmanın daha da derinleşmesinin önüne geçilen bir tür gövde gösterisidir.

En pahalı askerî tatbikatı

Bir askerî tatbikatta hiçbir savaş aracı nihai sonuç elde edemez; çünkü sonunda senaryo kontrollüdür ve silah sistemleri test edilir. Bir füze, tatbikatta ne kadar başarılı olursa olsun, gerçek düşmana karşı kullanıldığında sonucu aynı olmayabilir. Füzenin hedeflendiği coğrafya, düşmanın sinyal bozucu elektronik sistemleri gibi unsurlar, füze üzerinde etkili olabilir. İşte burada akıllara savaş felsefecisi Carl von Clausewitz’in “savaşın sürtüşmeleri (frictions of war)” kavramını getiriyor. Bu felsefede, beklenmedik ve kontrol edilemeyen faktörlerin askerî operasyonlara engel oluşturduğu ve en basit görevleri bile gerçek bir savaşta zorlaştırdığı anlatılır. Dolaysıyla muharebe meydanı ile muharebenin planlarının çizildiği sayfa üzerindeki durumu birbirinden farklı olabilir.

İran ile İsrail arasında 12 gün süren bu çatışmada, her iki tarafa da savaş araçlarının sahadaki etkinliğini görme fırsatı verdi. Belki bu askerî tatbikat milyarlarca dolara mal oldu, ama İsrail için hava savunma sisteminin yoğun hava saldırılarına karşı ne kadar dayanıklı olduğunu görme imkânı sundu. İran ise füzelerinin gerçek savaş ortamında ne kadar etkili olduğunu ve eksik yönlerini gözlemledi. Eğer bu savaş yaşanmasaydı, her iki taraf da doğrudan olmayan yollarla silahlarının gücünü ölçemezdi. Artık iki taraf da askerî kapasitelerini ve gelecekte bu gücü nasıl yönlendireceklerini daha iyi biliyor. Bu yüzden bu savaş, iki taraf için yalnızca bir maliyet değil, aynı zamanda bir test ve eğitim sahası oldu diyebiliriz.

İstihbarat: Tarafların arasındaki asıl çatışma

fiziksel olarak füze, İHA ve savaş uçaklarıyla bir savaşa girilebilir. Ancak asıl ve en önemli muharebe, istihbarat alanındadır.

Karşı istihbarat açısından da mesele sadece elektronik sinyalleri dinlemek ya da izlemek değildir. Aynı zamanda derin bir istihbarat ve anti-istihbarat savaşıdır. Kriz anlarında insan istihbaratı (HUMINT), yani ajan ağları daha aktif hale gelir ve veri toplamaya yönelir. Bu da karşı tarafın ajan ağlarını tespit etme ve onları yanıltıcı bilgilerle besleyip düşmanı yanlış yönlendirme fırsatı doğurur.

Elektronik savaş istihbaratı açısından ise bu, görünmeyen ama son derece kritik bir savaş hamlesidir. Füze yönlendirilirken GPS sinyalinin yanıltılması (spoofing), radar sistemlerinin elektronik saldırıyla kör edilmesi ya da sahte hedefler (decoy) gösterilerek düşman füzesinin gerçek hedeften uzaklaştırılması gibi teknikler devreye girer. Bu sayede hangi tarafın elektronik savaşta üstün olduğu ortaya çıkar.

Karar alıcıların düşünce yapısının anlaşılması açısından da bu savaş sonunda Tahran, Tel Aviv ve Washington'da yeni bir farkındalık oluştu. İran, İsrail ve ABD'deki karar vericiler savaş baskısı altında sınandı; kırmızı çizgileri nerede, ne kadar ileri gidebilirler, ne ölçüde adım atabilirler ve ne kadar diretirler gibi psikolojik parametreleri test edildi.

İstihbarat dünyasında en değerli bilgi yalnızca düşmanın teorik kapasitesini bilmek değil; asıl olarak, bu kapasitenin savaş baskısı altında nasıl kullanılacağını anlamaktır. Askerî tatbikatlar bir yere kadar ülkelerin kendi kapasitelerini tanımasını sağlar; ama savaş meydanı gerçek sonuçlar ortaya koyar ve daha net bir anlayış kazandırır. Her iki tarafın istihbarat kurumları artık yalnızca teorik değil, aynı zamanda pratik verilerle hem kendilerinin hem de düşmanlarının kapasitesini değerlendirebilecek duruma geldiler.

İsrail açısından:

İsrail’in hava savunma sistemi (Demir Kubbe, Davut’un Sapanı ve Arrow Sistemi) ilk kez bu denli yoğun ve doğrudan bir füze tehdidiyle, üstelik düşman bir devletin saldırısıyla test edildi. Tel Aviv için artık netleşti: Hava savunma sistemleri farklı hız ve irtifadaki füzelerle nasıl başa çıkıyor, hangi katman daha fazla geliştirilmek zorunda? Aynı zamanda bu, İsrail radar sistemlerinin elektronik harp koşullarındaki hız ve etkinliği konusunda adeta bir sınav niteliğindeydi. Şimdi İsrail’in elinde, bu sistemleri yeniden değerlendirmek ve geliştirmek için pratik veriler mevcut.

İran açısından:

İran da ilk defa çeşitli menzillerdeki füzelerini ve İHA’larını dünyanın en gelişmiş hava savunma sistemlerinden birine karşı bu ölçüde yoğun kullanarak test etmiş oldu. İran şimdi pratik açıdan füzelerinin etkinlik oranları, bozulma oranları ve nedenleri, İsrail'e ulaşma süreleri, İsrail'in hava savunma sistemini aşmadaki yetenek ve etkinlik oranları hakkında iyi veriler topladı. Ayrıca İran'ın İsrail'in füze saldırıları ve savaş uçaklarına karşı direniş yeteneği ve hava savunma taktikleri konusunda da bilgi edindi.

Öte yandan İran bu savaş sayesinde istihbaratının ne kadar tehlikeli zaaflara sahip olduğunu ve Mossad'ın İran'daki gizli hücrelerinden habersiz kaldığını anladı. Dahası, Mossad'ın gizli hücrelerinin İHA parçalarını ve onlarca istihbarat ve askeri cihazı İran topraklarına sokma yeteneğini de görmüş oldu. Duruma bakılırsa İran uzun soluklu olarak iç istihbarat savaşıyla meşgul olabilir, çünkü Mossad'ın İran lideri Hamaney'e yakın kişilere kadar sirayet edecek kadar riski artırdığı ortada. Bu nedenle İran, ordu ve istihbarat saflarını temizleme aşamasıyla karşı karşıya kalacak ve bu durum İran tarihinde belki de ilk kez ülkeyi bu şekilde iç işleriyle meşgul edebilir.

Her iki taraf açısından:

Şimdi her iki taraf da karşı tarafın askerî komuta kademesinin psikolojik profili, karar alma refleksi, kriz yönetimi kapasitesi gibi konularda doğrudan gözlem ve analiz verilerine sahipler. Saha komutanlarıyla stratejik karar alıcılar arasındaki ilişki ve koordinasyon düzeyi de test edildi. Bu veriler hem kendi iç değerlendirmeleri hem de düşmanı analiz etmek açısından hayati önem taşıyor. Özellikle gelecekteki olası çatışmalarda, bu veriler HUMINT (İnsan istihbaratı) ve PsyOps (Psikolojik operasyonlar) açısından temel kaynaklar olacak.

Dünya füze ve savaş uçakları ile İHA’ların savaşıyla meşgulken, İran ve İsrail perde arkasında teknoloji, psikoloji ve istihbarat alanlarındaki yeteneklerini karşılıklı olarak ölçüp tartıyordu. Bu savaş, sadece güç gösterisi değil; karşı tarafı tanıma, test etme ve geleceğe hazırlanma savaşıydı. Her zaman düşmanın niyetine değil, kapasitesine göre değerlendirme yapılmalı.

Bu savaşta toplanan tüm veriler artık istihbarat analiz ve strateji masasında. Şu an her iki ülkedeki sessizlik, bir barış arzusu ya da savaştan vazgeçildiği anlamına gelmiyor. Bu sessizlik, bir sonraki hamle öncesi sessizce yapılan ölçme, değerlendirme ve hesaplama sürecinin sessizliğidir. Çünkü bazen füzelerin sesi kesildiğinde, gerçek savaş o zaman başlar.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli