Deprem Notları - Enkazda oğlunu kurtarmak isterken ölen babanın hikayesini duydum

04-04-2023
Faik Öcal
Etiketler Adıyaman Deprem Faik Öcal
A+ A-

Bu yazı, depremi canlı bir şekilde Adıyaman Besni’de yaşayan, ailesinden bireylerinin son anlarına şahit olan ve yaşadığı ocağı enkaza dönüşen Yazar Faik Öcal’ın notlarından derlendi.

23 Şubat 2023

267-Enkazın içinde Ahmet Haşim’in Bize Göre kitabını görüyorum. Uzun yıllar önce okuduğum bir kitap. Sarsılıyorum. Bize göre değildi insanca yaşamak, insanca ölmek. Bize göre değildi, mutlu mesut bir hayat yaşamak. Bize göre değildi, emeğinin karşılığını almak. Bize göre değildi çocuklarımızı büyütmek, çocuklarımızın mürüvvetini görmek. Zaman durmuştu kalbimizde. Bize göre değildi el emeği, göz nuru sevdalar. Gündüzler bize yetmiyordu, gecelere sığamıyorduk. Kendimizi yanımızdaki göremiyorduk, yanımızdaki bize güç veremiyordu; birbirimize kenetlenemiyorduk. Aramızda uçurumlar vardı. İçi içine sığmayan, bir ötekinin mezarına bakan uçurumlar. Önce uçurumlara yenilmiştik, sonra depreme.

268-Bir pencereyim ben, kimselerin dönüp bakmadığı. Herkes korkusuyla gitti, ben terk edilmişliğimle bir başıma kaldım. Kimseler bakmayacak benden ötelere. Enkazlar önümde büyüyecek. İçim ağaracak, yanacak. Kimseler gelmeyecek. Kuşlar, çocuklar içimde hep korkuyla kaçışacaklar. Bir pencereyim ben, sonsuzluğun karanlık yüzüne açılan. Acıyla bakıyorum dışarıya, boşluklarla doluyor içim, uçurumlar çoğalıyor pervazlarımda. Bir kepçe gelecek, son darbeyi vuracak, beni yerle bir edecek. Bekliyorum o kepçeyi. Bekliyorum ölümcül darbeyi.

269-Aşkla durmuştuk birbirimize. Elimle omzun arasında tabirsiz rüyalar. Sevgiyle bakışmıştık. Gözlerimizde mezarını arayan cesetler. Merhametle kenetlenmiştik. Kalbimizde yarınsız çocuklar, torunlar. Her şeyimizle birbirimize bağlanmıştık. Ayaklarımızın altında tarifsiz kıyametler.

270-Erdem içindeki can kırıklarına rağmen yardım etmeyene yardım etmektir.

271-Kaybedeceğim şeylerin çokluğu beni sonu hüsranla bitecek filmin tek aktörü kılmaktan başka bir şeye yaramıyor.

272-Bugün Adıyaman’da enkazın altındaki oğlunu kurtarmak isterken enkazın üzerine yıkılması ile oracıkta ölen babanın hikayesini duydum, kahroldum. Baba çaresizce yardım bekliyor ama gelen giden yok. Kendisi enkazın altındaki oğlunu çıkarmaya çalışıyor. Enkazları kaldırırken yukarıdan gelen kolon adamın karnının üzerine düşüyor. Adamın ayakları dışarıda, başı içeride kalıyor. Adam çok feci biçimde can veriyor.

273-Deprem iyiliğin dayanılmaz hafifliği ile kötülüğün katlanılmaz ağırlığı arasındaki fay hatlarını kırdı.

274-Hayata hırsla bağladığımız için hayatta kalıp kalmamakla sınanıyoruz.

275-Göğüs kafesim sesini yitirmiş, sözünü kaybetmiş, hükümsüz kalmış acılı kuşlar zindanı. Göğüs kafesimi tanıyamıyorum. Göğüs kafesim ne zaman acılı kuşlar zindanına dönüştü? Ben o kuşların özgürce uçtuklarına inanıyordum. Anlıyorum ki gördüğüm her cesetle göğüs kafesimdeki bir kuş öldü, Gördüğüm her ölümle içimdeki kuşlar sesini yitirdi, sözünü kaybetti, hükümsüzleşti. 

276-Adıyaman ve ilçelerinde hasarlı evlerinden eşyalarını güç bela alanlar eşyalarını koyacak yerleri zor buluyorlar. Şanslı olanlar köy evlerinin alt katlarında toz toprak ve haşerat dolu yerlere koyuyorlar. Çok zor bir durum… Onlar ömürlerini verdiler o eşyaları almak için. Şimdi o eşyalar orada burada, ayakaltında.  Kutsal emekler ev eşyaları arasında kaybolup gitmişler. Alın terleri eşyaların üzerinde kurumuş.

277-Görür görmez sevmiştim pembe montu. Babam da kırmamıştı beni, almıştı. Pembe montumu giyip okula gittiğim günü hiç unutamam. Şimdi hepsi yalan oldu. Küçük cesedim bir yerde, pembe montum başka bir yerde enkaz içinde kaldı.  Pembe montum ile bir kışı çıkarmak nasip olmadı.

278-Toz toprak içinde kaldı düğün fotoğrafımız. Hayatımızın en güzel, en mutlu günüydü. Yüzün tebessüm yurdu, yüzün huzur, yüzün şefkat. Yüzündeki tebessümü dünyalara değişmezdim. Olmadı gülüm, düşündüğümüz gibi olmadı. Tebessümün mezar oldu aşkımıza, hiç yazılmasa da hikayemiz. Böyle oldu. Hiç yaşamamışız gibi, oldu bitti.

279-Şaha kalkmış evler, neyi söylerler böyle. Kimi sustururlar gün ortasında söyle. Kurudu dilimin altındaki ırmaklar. Çölde seraba döndü umut bağladığım yarınlar. Dizime durdu beton kalıplar. Ben böyle gitmezdim lakin kaderde ölmek varmış bir başkasının ellerinde.

280-Hatıran var Karmen. Birçok şeyimize şahit oldun. İlk kitabı ona burada vermiştim. Normal bir romandı.  Sonra ona Mehmet Uzun’un Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık romanını ona hediye etmiştim. Ona olan ilgimi bu romanla dile getirmiştim. Bundan daha güzel bir şey olmazdı. Karmen, seni böyle enkaz olmuş görmek, en az o yitik aşk kadar acı verdi bana. Bağışla beni Karmen. Sen de beni bağışla yitik aşkım.

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

 

 

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli
 

Son paylaşılanlar

İran’ın eski Bağdat Büyükelçisi Hasan Danayifer yazdı

ABD İçin Ortadoğu artık önemini yitirdi mi?

"Atlantic Council" ve "Council on Foreign Relations" gibi ABD ve Avrupa merkezli düşünce kuruluşlarındaki birçok analistin genel kanısı; ABD’nin 2025 Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi temelinde Ortadoğu bölgesine olan ilgisinin azalacağı yönünde.