Fevizye, Behdinan’ın Leyla Kasımı
Güney Kürdistan’da 1991 yılındaki Büyük Ayaklanmadan (Raperin) önceki neslin hikayeleri ve deneyimleri hala anlatılmayı bekliyor. Güney Kürdistan'ın her şehrinde, her ilçe ve mahallesinde hala gizli kalan hikayeler var. Zamanla, bu hikayeler ve deneyimler, unutularak tarihin tozlu sayfalarına karışıp gidiyor.
İşgalciliğin karanlığını bir mum ışığı gibi yırtarak ortaya çıkan bu serüvenlerin hafızalarımızda sürekli canlı kalması için ders olarak okullarda okutulması gerekiyordu ki gelecek nesiller işgalcinin atalarımızın başına, toprağımıza ve ülkemize neler getirdiklerini bilsin.
Genelde Behdinan bölgesi, özelde Duhok şehri o kadar çok hikaye barındırıyor ki bazen insan duyduklarına inanamıyor. Bir ateşin yanında oturmuş büyükannenin bir başınızı okşayarak size bir efsaneyi anlattığını düşünüyorsunuz.
Fevziye, şu an sırtındaki ağrılardan ızdırap çeken Kürdistanlı bir anne. Sırtındaki eklemlerde yaşadığı problemleri anlatıyor. O, genç bir kızken, bir ateş parçası olarak işgalci Irak devletinin başkentini sallamak için neler yaptığını, hayatının o onur dolu dönemini anlatıyor.
Eylül Devrimi'nin başarısızlıkla sonuçlanmasından kısa bir süre sonra, Fevziye’nin ağabeyi Abdurrahman Hamdi, onu Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) örgütlenmesine katıyor. Onlar bu kez sadece yapacakları eylemin Kürdistan'ın köylerinin yakılmasına yol açmaması için gözlerini Bağdat'ta ve Musul’a dikmişti.
Her iki kardeş, Kürdistan'dan Bağdat'a patlayıcı ve mühimmat naklini Fevziye’nin yapması konusunda anlaşmıştı. Ne de olsa kadın olduğu için, Kürt kıyafetleri ile düşmanın gözü daha az üzerinde olacaktı. Baas neferlerini vurmak ve cezalandırmak da ağabeyinin göreviydi.
Duhok'tan Bağdat'a bir kaç defa silah ve patlayıcı taşıyıp, bazı devrimci eylemler gerçekleştiriyorlar. Bağdat'ı öyle bir sallıyorlar ki Baasçılar kentin en fakir mahallesinde oturan iki Kürt kardeşin böyle eylemler gerçekleştirebileceğini akıllarına bile getiremiyor.
Yıl 1977. Baas yöneticileri, bu eylemlerden yabancı organizasyonları sorumlu tutuyor. İsrail istihbaratı Mossad veya İran olabilir diyor. Hatta, Tarık Aziz, Mossad'ı Bağdat'ı bombalamakla suçlayan bir açıklama bile yapıyor. Bu yüzden Baas muhbirleri, başketten gözlerini dört açıyor.
.jpg)
Günlerden bir gün Fevziye, Bağdat'ın kalabalık pazarlarından birine alış-veriş için gider. Kardeşi Abdurrahman ise o gün yapacağı eylem için hazırlık yapar. Ancak evin etrafının Irak güvenlik güçleri ve casuslar tarafından kuşatıldığından habersizdir. Etrafı sarılan Abdurrahman, yapacak bir şey kalmadığını gördüğünde, Baasçıların eline düşmemek için bombasını kendinde patlatır ve şehit düşer.
Baasçıların ödü kopar ve bu Kürt direnişçinin cesareti onları şaşkına çevirir. Bütün sokakları sıkı denetim altına alırlar. Kardeşinin şehit olduğundan ve Baasçıların sokağı kuşattığından habersiz olan Fevziye, eve döndüğünde yakalanarak Bağdat’taki emniyet merkezine kaçırılır.
Üç gün boyunca ağır işkence görür. Fakat ağzından en ufak bir bilgi bile alamazlar. Sonra kardeşinin parçalanmış bedenini gösterirler ve kardeşini bedenindeki bir işaret sayesinde zar zor tanır. Ama bir karar vermiştir, ya kardeşi gibi şehit olacak ya da sırlarını sonsuza dek saklı tutacak.
Bir kaç ay süren ağır işkenceden sonra artık ondan ümidi keserler ve henüz 18 yaşında bile olmayan bu kıza müebbet hapis cezası verirler. Ama ellerinde bunun için de hiç bir delil veya kanıt yoktur.
Bir kaç ay boyunca ailesi ve akrabaları Fevziye’den haber alamaz. Sonradan Fevziye’nin tutulduğu hücrede siyasi nedenlerle tutuklanan Kürt kadınlar aracılığıyla ailesine bir mektup yazılır ve böylece zindanda tutulduğu öğrenilir.
Saddam Hüseyin 1979'da cumhurbaşkanı olduğunda, Fevziye ve diğer siyasi mahkumlar genel aftan yararlanarak serbest bırakılır. Kadın cezaevinde Fevziye ile birlikte sadece 5 Kürt kadın siyasi mahkum vardır. Diğer tüm kadınlar farklı suçlamalarla tutukludur.
Onlar Fevziye’nin neden tutuklu olduğunu bilir, bu yüzden ona "bomba anne" lakabı takılır. Serbest bırakıldığında af kapsamına giremeyen kadınlar "bomba anne nasıl serbest bırakıldı da biz kaldık” diye şikayet eder. Fevziye özgürlüğüne kavuştuktan sonra da örgütsel çalışmalarına devam eder.

1984'te kalan tek erkek kardeşi Peşmerge iken, işgalcilere karşı savaşta şehit olur. Artık Fevziye ve diğer kız kardeşleri, ağabey ve kardeşlerinin yerini dolduracaklarına dair söz verir ve Kürdistan Demokrat Partisi saflarında mücadelelerine devam eder.
"Behdinan’ın Leyla Kasım’ı” Fevziye, şu an çocukları ve eşiyle birlikte Duhok'ta yaşıyor. Kendisine, “Kürdistan Bölgesi hükumeti emeklerinize ve fedakarlığınıza karşılık size bir şey sundu mu?” diye sordum.
Soruma karşılık gözlerinde belli bir öfke belirdi ve; “Biz mükafat için mi mücadele ettik! Şu kazandığımız özgürlüğün bedeli dünyanın tüm serveti ile satın alınabilir mi?” diyerek yanıt verdi.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın