İTC'den günümüze: Kürt meselesinde, aydınların yaklaşımları ve liberal bakışın bastırılması

27-08-2025
Hüsamettin Turan
Etiketler Hüsamettin Turan Köşe yazısı İttihat ve Terakki Cemiyeti
A+ A-

Osmanlı'nın son döneminde iktidarı elinde tutan İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC), Birinci Dünya Savaşı'nın yenilgisiyle tarih sahnesinden silinse de, onun zihniyeti ve devlet anlayışı, ardılları olan Kemalistler eliyle Cumhuriyet dönemine taşındı. Bu süreklilik özellikle Kürt meselesine bakışta kendisini açık biçimde gösterdi.

Cumhuriyet'in ilk yıllarında, uluslararası konjonktürün etkisiyle daha yumuşak bir dil tercih edilse de, Lozan Antlaşması sonrasında 1921 Anayasası yürürlükten kaldırılarak yerine Türkçülüğü esas alan 1924 Anayasası getirildi. Böylece ademi merkeziyetçi yapının yerini otoriter ve homojenleştirici bir devlet anlayışı aldı. 1925 Şeyh Said İsyanı ve onu takip eden Dersim Katliamı sonrasında Kürt meselesi tamamen tabu haline getirildi.

1930'larda devletin temel politikası, "Kürt yoktur, dağ Türkleri vardır" anlayışıyla şekillendi. İsmet İnönü'nün doğu gezisi sonrasında hazırladığı rapor, Kürtlerin sürgün edilmesini, batı illerine dağıtılmasını ve boşalan bölgelere Karadeniz'den veya dışarıdan nüfus yerleştirilmesini öneriyordu. Bu, resmî ideolojinin temel dayanağı haline geldi. Kürt kimliği, dili ve kültürü kamusal alanda yok sayıldı; asimilasyon devlet politikası haline getirildi.

1960 askeri darbesi Türkiye'nin siyasal rejiminde birtakım demokratik açılımlar sunsa da, Kürtlere yönelik politikada herhangi bir değişiklik getirmedi. Çıkarılan genel aftan 1959'da tutuklanan 49 Kürt aydınının yararlandırılmaması, devletin Kürtlere yönelik yaklaşımındaki sürekliliği bir kez daha teyit etti.

Bu dönemde dikkat çekici bir girişim, Ahmet Hamdi Başar'ın 1962'de çıkardığı Barış Dünyası dergisidir. "Limancı Hamdi" olarak da bilinen Başar, Atatürk döneminde önemli görevlerde bulunmuş bir bürokrattı. Liberal ekonomi anlayışını savunan bir aydın olarak, "Doğunun kalkınması Türkiye'nin kalkınmasıdır" başlıklı yazısında Kürt meselesine dikkatle ve yumuşak bir üslupla değindi. Yazısında şu noktalara vurgu yaptı:

Kürt çocuklarının kendi dillerinde eğitim görmemeleri eleştirildi.

Kürt diliyle gazete veya yayın yapılmaması sorgulandı.

Türkiye'nin, Osmanlı'dan devraldığı yasakçı zihniyeti değiştirmediği, yalnızca Babıâli'nin İstanbul'dan Ankara'ya taşındığı belirtildi.

Başar yazısını şu cümleyle sonlandırıyordu: "Bünyemizde kangren olmaya yüz tutmuş bir yara vardır. Aklın, ilmin ve insanlığın gösterdiği yolu tutarak bu yarayı tedavi etmeye, bünyemizi kurtarmaya çalışalım."

Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir liberal aydın, Kürtlere demokratik bir perspektiften yaklaşmaya cesaret etmişti. Ancak bu girişim, hem sağ hem de sol yayın organlarının sert tepkisiyle karşılaştı. Millî Yol dergisi, Barış Dünyası'nı "komünistlik" ve "Türk düşmanlığı"yla suçlarken, dönemin güçlü sol platformu Yön dergisi onu "kapitalizmin ve sermayenin savunucusu" olmakla itham etti. Bu ironik durumda sağ ve sol cenah, Kürt meselesi söz konusu olduğunda aynı çizgide buluşmuş oluyordu.

Kürt aydınları arasında da ayrışma yaşandı. Musa Anter, Barış Dünyası'na destek olurken, sosyalist fikirlerin cazibesiyle Yön dergisine yakın duran 15 Kürt aydını tam tersine Başar'ı liberal sağın sözcüsü olmakla eleştirdi. Bu karşıtlık, daha sonra Kürt ulusal-demokratik mücadelesinde önemli roller üstlenecek olan Dr. Sait Kırmızıtoprak (Dr. Şıvan), Hamdi Turan (Hemreş), Mehmet Ali Aslan ve Mehmet Ali Dinler gibi isimlerin entelektüel formasyonlarında iz bıraktı.

Bu tarihsel kesitte görülen şey, devletin Kürt meselesine bakışındaki sürekliliğin yanında, muhalif aydın çevrelerin de meseleyi doğru temellendirememesidir. Sağ ve sol, farklı ideolojilere sahip olsalar da Kürtlerin ulusal ve kültürel hak taleplerinde aynı refleksi göstererek devletçi çizgide buluşmuşlardır.

Bu refleks yalnızca 1960'larla sınırlı kalmamış, Osmanlı'nın son dönemindeki Ahrar Fırkası örneğinde de görülmüştür. 1908'de liberal bir parti olarak doğan bu hareketin lideri Prens Sabahattin, bireycilik ve ademi merkeziyetçilik savunusuna rağmen, Kürtler söz konusu olduğunda İttihatçılarla aynı zeminde buluşmuştu. Böylece Kürt meselesinde "liberal bakış" daha en başından bastırılmış, meşru görülmemiştir.

Bu eğilim, 1990'larda da kendisini göstermiştir. Turgut Özal'ın son dönem açılımları, Cem Boyner önderliğinde kurulan Yeni Demokrasi Hareketi, ardından Kemal Derviş'in reform girişimleri, farklı siyasi çevrelerce engellendi. "Liboş" yaftasıyla itibarsızlaştırılan bu girişimler, sağ ve sol milliyetçiliğin, Stalinistlerin, İslamcıların ve ulusalcıların ortak saldırısına maruz kaldı. Görünürde birbirleriyle kavga eden bu kesimler, "mevzubahis vatansa gerisi teferruattır" anlayışıyla birleştiler. Bugün hâlâ revaçta olan "Türk-İslam sentezi" bu ittifakın ideolojik zemini olarak varlığını sürdürmektedir.

Şunu görmek gerekir ki, liberal bakış hâlen yaşayan bir anlayış ve çağımızda çözüm üreten bir perspektiftir. Stalinist solun, Kemalist, Baasçı ve faşist ırkçı yaklaşımların çözüm olmadığı ortadadır. Günümüzde Yön çizgisinde olan ve "kapitalist modernite"ye karşı çıkan Apocu görüş de bu bağlamda yeni bir gericilik biçimini temsil etmektedir.

İş dünyasının öncü kesimleri, eğer cesur adımlar atıp barışa katkı sunmak, gelişmek ve dünya ile iletişime geçmek istiyorlarsa, Türkiye'nin önündeki en büyük engelin çözülemeyen Kürt meselesi olduğunu görmek zorundadır. Cem Boyner bu konuda önemli bir örnekti; fakat susturuldu ve pes ettirildi. Kapitalist moderniteyi kuran ülkeler, iç barışı sağlayarak hem daha huzurlu toplumlar yaratmış hem de kalkınmalarını bu zemin üzerine oturtmuşlardır. Bu nedenle çağımızda kapitalist moderniteye karşı çıkış, ilerici değil, gerici bir tutum olarak görülmelidir.

Kürt meselesi çözülmeden ne Türkiye'nin demokratikleşmesi ne de bölgesel barış ve kalkınma sağlanabilir. Liberal bakış, çözüm ve barış perspektifi olarak hâlâ güncelliğini korumakta ve tüm baskıcı ideolojilere karşı bir alternatif sunmaktadır.

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli